YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Ülkede muhalif olduğunu söyleyen altı partinin bir araya gelmesi, Sezen Aksu’nun “Sen beni üzemezsin zaten çok üzgünüm” demesi kadar heyecan uyandırmadı. Ya da Tarkan’ın “geççek” sözü kadar umut olmadı.
Düşünsenize hayatı boyunca siyasi bir duruş sergilememiş Tarkan, bugünkü toplumsal muhalefete, siyasi partilerden daha çok ses katıyor.
Siyaset kurumu içinde bulunduğu durumu, yani şu iki sanatçı kadar topluma umut adına bir şey vaat edemeyişini sorguluyor mudur?
Hayır tabii ki sorgulamıyor.
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Sorgulamadığı gibi toplumsal muhalefetin önünde beton gibi durmaya devam ediyor. Hatta Tarkan “Her şeyin sonu var bu çile bitçek, hadi yeter düş babam artık düş yakamızdan” dedikçe ortaya atılıp “Hayır falanların yakasından düşmesin, filanların kahrı bitmesin, şunların derdi tükenmesin, sadece falanlar, filanlar ve bir de şunlar umutlanabilsin” diye şerh düşüyorlar.
Zaten böyle yaptıkları için de bu kadar kötü yönetilen bir ülkede bile bir umut olmuyor, olamıyorlar.
Türkiye siyasetinin o kadar çok bagajı var ki, Titanik batarken bile bu bagajları bir kenara bırakmaya, büyük felakete karşı amasız, fakatsız davranmaya niyetli görünmüyorlar.
Kürtlerin dertlerine kapalı, KHK’lılara karşı belirsiz, hapisteki kadın ve çocuklara karşı duyarsız, ülkedeki bütün zulümlere karşı kaygısız muhalefetin, Sezen Aksu kadar etkili olabilmesi mümkün müdür?
84 yaşında hayatta kimseye zararı dokunmamış, hiçbir kanunsuz işle anılmamış, haza beyefendi bir ihtiyarı göstere göstere öldürüyorlar; Türkiye siyasetinden kimsenin umurunda değil. Üstelik bu cezaevindeki kötü şartlar yüzünden ya da zamanında tedavi ettirilmediği için ölen kaçıncı mahkum.
Sadece siyasi mülahazalarla cezaevinde tutulan Alzheimer hastası Aysel Tuğluk’un ve benzeri siyasi tutsakların durumu da umurlarında değil.
Kürtlere, KHK’lılara, faşizminin penceresinden bakacaksınız sonra bunların sizi AKP iktidarından kurtarmasını bekleyeceksiniz.
Ülkedeki bütün sorunlara AKP-Ergenekon yaklaşımından daha farklı, daha demokratik hiçbir bakış açısı geliştirmeyen bu altılının, iktidara talip olurken ülkenin ezilenlerine en büyük vaadi “AKP kadar zulmetmeyeceğiz.”
Muhalefetteki diğer partilerin, KHK’lar konusunda belirsiz, müphem tavra devam etmelerinin en büyük sebebi, AKP-Ergenekon ittifakının devletten attığı memur tipinden muhalefet partilerinin de ürküyor olması.
Siyasetin değil hukukun dediğini yapan, rüşvet yemeyen ve yedirmeyen, kanunsuz işlere karşı gözünü yummayan memuru, Türkiye’nin bugünkü siyaset anlayışının tehlikeli bulması normal.
Türk siyaseti söz dinleyen memuru sever. Söz dinleyecek, istendiği zaman görmeyecek, istendiği zaman el etek öpecek, kanunun yerine kendi sözünden çıkmayacak memur arzuluyor.
Şimdi muhalefetin hesabı boş arsaya diken eken Nasrettin Hoca’nın hikayesinden farksız. İktidarın siyasi söyleminin asla dışına çıkmayan muhalefet, ekonominin çok daha kötüleşmesini bekliyor. Ekonomi çok daha kötüleşecek, tencere kaynayamaz olacak, millet aç susuz kalacak, tencerenin götüremeyeceği iktidar olmadığından bu hükümeti devrilecek. İşte öyle kendiliğinden pişen armut muhalefetin ağzına düşecek onlar da afiyetle yiyecekler. Oh mis…
İktidar olunca da AKP-Ergenekon rejiminin bugünkü siyasi argümanlarıyla ülkeyi yönetmeye devam edecekler. Uygulamada biraz daha zarif davranabilirler, o kadar…
Sonra Sezen Aksu bu sefer de bu adamların karşısına çıkıp diyecek ki sen beni üzemezsin, zaten çok üzgünüm. Sonra Tarkan “Geççek” diyecek biraz daha sabredin.
Her geleni devşiren, kendine benzeten, yutan bu kahrolası siyaset anlayışı ve rejim kökten değişmedikçe bu devran hep böyle devredecek.
Ülke AKP’yle birlikte bu siyasi figürlerin hepsinden kurtulmadıkça ülkede hiçbir şey düzelmez.
Muhalefet insanların sorgulama kabiliyetini köreltmek için uğraşmaktadır. Bunun için insanların dikkatini olup bitenden uzaklaştırmakta ve bir adamın şahsına yönlendirmektedir. Kötülüğü bir şahısa indirgemektedir. Yaygın olan kötülük yokmuş gibi davranmaktadır. Şahıs dışında bir tane kötülükten bahsetmemektedir. Adeta kötülükleri perdelemektedir. Kötülüğü bir kişiye indirgeyerek yaygın kötülüğü maskelemektedir. İnsanların içindeki sorgulamaları felç etmektedir. Birlik görünerek yani sözde 6 farklı parti bir araya gelerek inandırıcılığını yani maskelemeyi arttırmaktadır. Kötülüğü bir kişiye vermekte fakat ondaki kötülüğü bile sınırlamaktadır. Kötülüğü sadece zamdan ibaret göstermektedir. Kötü adamın yaptığı kötülüklerin bile hepsini ortaya dökmemektedir. İnsanların kötü adamı sorgulama kabiliyetini bile sınırlamaktadır. Onu sadece zamlar üzerinden sorgulamanın yolu açılmakta diğer yollar kapalı tutulmaktadır. O yüzden 6 lider yürürken adımlarını kötü adamın attığı yere getirerek yürümekte ve yolda kendilerine dair bir ayak izi bırakmamaktadırlar. Kendilerini şahsiyetsizleştirmekte ve varlıklarını kötü adam üzerine bina etmektedirler. Yani kötü adam zam yapınca onu eleştiriyor gözükerek varlık alemine çıkmaktadırlar. İnsanlar onların bu yansımasını sanki gerçekten muhalefet varmış gibi algılamaktadır. Aslında muhalefet diye birşey yok. Çünkü yeni rejimi birlikte kurdular. Yeni rejime o kadar önem veriyorlar ki kötü adamı kızdırıp o rejimi değiştirmeye kalkmasından korkuyorlar. Yani yeni rejim muhalefetin kutsalıdır. Kötü adamın tekrar batıya yönelmesinden korkuyorlar. Suriye rejimine benzeyen bazı karakteristik özelliklerin değiştirilmesinden korkuyorlar. Yeni rejim o kadar kutsal ki zarar görmesin diye cumhuriyetin değerlerinden, laiklikten bahsetmiyorlar. Kendi değeri olmayanın başkalarının hakkını hukukunu korumasını beklemek boşunadır.