HASAN CÜCÜK | YORUM
Futbolun en prestijli ödüllerinden başında Ballon d’Or (Altın Top) gelir. 1956 yılından itibaren verilen bu ödülünün sahibi genelde orta saha ve forvet oyuncuları olur. Nadiren defans hattında ter döken isimler, rakiplerini geçip Altın Top’un sahibi olur. Kaleciler için Ballon d’Or bir hayaldir. Bu hayali gerçeğe sadece bir isim dönüştürdü; Lev Yashin.
Sovyet futbolunun efsanesi 1963’te ödülün sahibi oldu. Hiçbir kaleciye nasip olmayan bu başarıya ulaşırken zorlu bir süreçten geçti. Özellikle 1962 Dünya Kupası sonrası günah keçisi ilan edilen Yashin, bir yıl sonra küllerinden doğup 34 yaşında Altın Top’un sahibi oldu.
Sovyetler Birliği, 1962 Dünya Kupası’na Avrupa şampiyonu apoletiyle gelmişti. Beklentiler yüksekti. Çeyrek finalde eşleştikleri Şili karşısına mutlak favori olan çıkan Sovyetler beklenmedik bir yenilgi aldı. Sahadan 2-1 mağlup ayrılan Sovyetler’de hedef tahtasına konan isim kaleci Lev Yashin’di.
Arica kentinde tıklım tıklım dolu Estadio Carlos Dittborn’da Sovyetleri’i konuk eden ev sahibi Şili, futbolun fark edilmeyen küçük ülkelerinden biriydi. Avrupa şampiyonası karşısında alınacak bir galibiyetin hayali bile güzeldi. Şili’ye galibiyeti getiren golü Eladio Rojas, 30 metreden atmıştı. Gol sonrası Şilili oyuncular sahada sevinç yumağı oluşturken, yeşil sahalarda ender görülen bir sahne gerçekleşecekti.
Eladio Rojas takım arkadaşlarından ayrılıp, Sovyetlerin kalesine doğru hareket etti. Golü yiyen kaleci Yashin’i kucaklıyordu. Rojas, yıllar sonra bile ”Büyük Lev Yashin’e karşı gol attığıma inanmadım. Heyecandan o kadar bunalmıştım ki tek istediğim ona sarılmaktı. Yashin’e gol atmak bir kupa kazanmak gibiydi.” diyecekti.
Moskova’ya dönüşte ise Yashin’i kabus bekliyordu. Havaalanına akın edenlerin hedefindeki isimdi. Ellerinde taşıdıkları pankartlarda ‘Yashin emekli ol’ ve ‘Emekli olma zamanı’ sloganları, 32 yaşındaki kaleciye yapılan açık çağrılardı. Yashin’in Şili’deki 1962 Dünya Kupası’nda zaman zaman o kadar kusurluydu ki, Fransız gazetesi France Football, ünlü kalecinin kariyerinin geçmişte kaldığını ilan etmekten beis görmüyordu. Yashin, Şili’deki Dünya Kupası’ndan sonraki zamanı ”futbol hayatımın en acı günleri” olarak nitelendirdi.
Eşi Valentina Timofeevna Yashin, 2018 Dünya Kupası öncesinde BBC’ye verdiği demeçte, “Kariyerini bitirmek istedi. Lev, Moskova’ya geri döndüğünde hemen ıslıklandı. Onunla alay ettiler. Hepsinin onun suçu olduğunu düşündüler. Onlara göre, kaybeden sadece oydu, tüm takım değildi.” cümlelerini kurdu. Dairesinin camları kırıldı, posta kutusu tehdit ve aşağılayan mektuplarla doldu.
Ancak pes etmeye niyeti yoktu. Yılların emeğinin bu şekilde heba olmasını izin vermeyecekti.
Lev Yashin’in hayatı zorluklarla geçmişti. II. Dünya Savaşı sırasında 12 yaşındayken, eyaletteki bir mühimmat fabrikasında çalışmak için ailesiyle birlikte Moskova’dan ayrılmıştı. 18 yaşındayken bir fabrika takımında oynarken sinir krizi geçirdi. Ancak Yashin çöküşten bir çıkış yolu buldu. Futbol ona yolu gösterdi. Karanlığın diğer tarafında ışık olduğunun farkına vararak ve sıkıntıdan çıkmanın yolunun sıkı çalışma olduğundan emin olan Lev Yashin, rakipleri kadar eleştirmenleriyle de boğuştu.
Dünya Kupası’nda dibe vuran kariyerini yeniden takip eden sezonda ayağa kaldırdı. Dinamo Moskova, Sovyetler şampiyonluğuna ulaşırken Yashin kalesinde 27 maçta sadece 6 gole izin verdi. Sezonun doruk noktasına 23 Ekim 1963’te ulaştı. İngiltere Futbol Federasyonu’nun 100. yılı kutlamasına İngiltere ile dünya karması arasında özel maça Wembley Stadı ev sahipliği yaptı.
Lev Yashin, Eusebio, Alfredo di Stefano, Raymond Kopa ve Denis Law gibi yıldızlardan oluşan dünya karmasında ilk 45 dakika kaleyi korudu. Öyle inanılmaz kurtarışlar yaptı ki, İngilizler Yashin olduğu müddetçe gol atmalarının mümkün olmadığını inandı. Yashin’in bu performansını Ballon d’Or’a oy veren gazeteciler yeterince görmüştü. 17 Aralık 1963’te Yashin, Altın Top’un sahibi olan ilk ve günümüzde de hala tek kaleci oldu.
189 cm boyundaki Yashin, kariyerinin tamamını Dinamo Moskova’da geçirdi. Siyah giysileri ve şapkasıyla dikkat çeken Rus kaleciye takılan lakap ‘Siyah Örümcek’ oldu. Dinamo Moskova ile yaşadığı 5 lig şampiyonluğunu, 1960 Avrupa şampiyonluğu ile milli takımla taçlandırdı.
20 yıllık kariyerinde kalecilikte devrim yapan bir oyuncu olarak hatırlandı. O bir savunma şefiydi. Savunmasına doğru pozisyonları gösteriyordu. Ve elbette ayaklarıyla iyiydi ve ceza sahası dışında oyuna katılmaktan korkmuyordu. Bu sayede zamanının önündeydi. Efsane eldiven 20 Mart 1990 yılında henüz 60 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Lev Yashin’den sonra hiçbir kaleci bu prestijli ödülün sahibi olamadı. Yeşil sahalar Gordon Banks, Dino Zoff, Sepp Maier, Peter Schmeichel, Oliver Kahn, Gianluigi Buffon, Manuel Neuer gibi efsaneleri görse de hiçbiri Yashin olamadı. Yashin dışında hiçbir kalecinin kazanamadığı Altın Top sıralamasında sadece beş kez bir kaleci ilk 3’te bitirdi. İtalya’dan Dino Zoff, Çekoslovakya’dan Ivo Viktor, iki kez Oliver Kahn ve ardından bir başka Alman, yani Manuel Neuer.
Kalecilerin Altın Top’u kazanmalarının bir daha mümkün olmadığını gören FIFA ödülde değişiklik yapıp yılın futbolcusunun yanına yılın kalecisi ödülünü koydu. Son iki yıldır bu ödülü Arjantinli Emiliano Martinez aldı. Ödüle ise efsane kaleci Yashin’in adı verildi.