Tarihin hiçbir döneminde böyle yalan söylenmedi [Tarık Toros, yazdı]

Sadece ülkenin değil, saatlerin de ayarı bozuldu. İlla değiştirmek istiyorlarsa, yapacakları şey “ileri saat” uygulamasından vazgeçmekti. Yani Ekim ayında saatleri geri alıp bir daha oynamayacaklardı. Bu durumda çocuklar sabah ezanından önce okula gitmek zorunda kalmayacak, millet zifiri karanlıkta yollara düşmeyecekti. Yazın saatleri ileri almazsanız, hayatın etkileneceği yok, güneşin saat 04 veya 05’te doğmasının da… Sadece, 20.30’da batacağına 19.30’da batacaktı. Avrupa ile de yazın saatler eşitlenecekti. Lakin bunu tartışmak dahi yasaktı. Şimdi yılda iki kere, akıllı telefonlar bilgisayarlar tabletler saatleri otomatik ileri-geri alıyor, millet bir de bununla uğraşıyor.

AB İLE KÖPRÜLER ATILDI

Avrupa ile yalnızca saat diliminde ayrışsak keşke. Türkiye’yi yönetenler esasen çoktan Batı ile köprüleri attı. Bunu açıktan söyleyemiyorlar henüz ama adım adım uygulamaya geçtiler. İdam cezası gelse bile geriye işlemeyeceği halde sırf Batı’yı tedirgin etmek için meydan meydan konuşuyorlar. Bakanlarını kriz çıkarmak için Hollanda’ya, Almanya’ya yolladılar. Nazi benzetmesi ise tuzu biberi oldu. Ülkedeki antidemokratik ve hukuk dışı uygulamalar, tutuklu gazeteciler ayyuka çıkmış halde. Batı hepsini not etti ve kritik hamlelerle hem ülkeyi hem de dünyadaki tüm Türkleri etkileyecek kararlar aldı.

Kimse farkında değil, Avrupa’nın çok dilde yayın yapan haber kanalı Euronews, TRT’yi ortaklıktan attı. Türkçe yayınları ise yılsonu bitiyor, yakında TÜRKSAT da platformdan çıkarır. Batı, tek hareketle ülkeyi Ortadoğu kulübüne soktu. İngiltere ve ABD, Türkiye çıkışlı uçak yolcusunun cep telefonu dışında kabine elektronik cihaz sokmasını yasakladı. Hem THY büyük darbe yedi, hem de üçüncü havalimanı boşa çıktı. İş Bankası Genel Müdürü açıkladı, “19 yılda kazanabildiğimiz ‘yatırım yapılabilir ülke’ notunu son 3 yıl içinde kaybettik!”

GİDEN, KOLAY GELMİYOR

Bir buçuk sene öncesine kadar vizesiz seyahat ettiğimiz Rusya’ya domates bile satamıyoruz. Almanya çifte vatandaşlığı masaya yatırdı, fişlenme iddiaları var, ülkedeki üçüncü nesil Türk kökenli Alman vatandaşları kara kara düşünüyor. Hadiselerin önüne arkasına bakan yok. Hep Türkiye haklı. Medya da uçmuş, merkezi, ana akımı vs. Atılan başlıklara bakar mısınız: “Bulgaristan’dan skandal karar”, “Almanya’dan akıl almaz uygulama”, “İngiltere’den tuhaf rapor” filan. Gazeteciler egemenlerle kolkola vermiş, iç kamuoyuna çalışıyor.

GİRMEDİK Kİ ÇIKALIM

Bir de AB referandumu çıktı, iyi mi… Yahu, Avrupa Birliği’ne girmedik ki çıkmak için oylama yapalım. Müzakereleri bitirmek de başlatmak da hükümetin elinde. 30 sene önce Turgut Özal tam üyelik başvurusunu yaptı. Başbakanlık muhabiriydim iyi hatırlıyorum, 20 sene önce Mesut Yılmaz AB ile tüm ilişkileri askıya aldı. Bunun referandumu yapılmaz. Ha, AB tam üyelik tarihi vermiştir, bellidir bu, halka sorarsınız. Norveç iki kere yaptı, halkı “hayır” dedi, ancak buna rağmen Norveç Avrupa ortak pazarının içindedir.

APTALLIKTAN KİM ÖLMÜŞ

Tıpkı, ekonomi sıkışınca akla “para basmak” gelir ya… Onun gibi, şimdi Türkiye ihracatçılara “yeşil pasaport” verecekmiş. Yahu, diplomatik pasaportu olan bakanlar sınırdışı edildi, böylelikle arka kapıdan gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Sanki çocuk kandırıyorlar. Ayrıca kimseye de tavsiye etmem. Yeşil pasaportla yurttan çıkış “izne” tabi çünkü. Siz siz olun (iptal edilmediyse şayet) sivil cüzdandan şaşmayın.

YANILMIŞIZ, EVET…

İtibardan tasarruf olmaz dediler. Koca Saray yaptılar, gelen yok. Tarihin hiçbir döneminde bir millete bu kadar yalan söylenmedi. Anayasa görüşmelerini bilinçli olarak halktan kaçırdılar. Dağıttıkları broşürler çarpıtmalarla dolu. Yüzde bir milyon eminim ki oy kullanacakların yarısından çoğu maddeleri bilmiyor. Şu internet çağında hiçbir şey gizli kalmaz diyorduk. Yanıldık. Twitter hesaplarını buzladılar. İnternet sitelerini blokladılar. Medyayı susturdular. Soru soramaz hale getirdiler. Cumhurbaşkanı “meclisi fesih yetkim yok” diyor. Karşısındaki gazeteci maddeyi çok iyi bildiği halde itiraz edemiyor. Bakanlar, “Sanki OHAL varmış gibi algı oluşturuluyor” diyor, dinleyenler alkışlıyor. Gün geçmiyor ki, dünya basını ateş püskürüyor onu da kasıtlı yanlış çevirip basıyorlar. Konuşmaları montajla çarpıtıp öyle veriyorlar. Bu tiyatroya, ne gazeteci ne akademisyen ne siyasetçi gıkını çıkaramıyor.

INSTAGRAM’DAN CANLI

Cemiyet hayatı maşallah, milyonlar zulüm altında inlerken, vur patlasın çal oynasın. Bazen canımız sıkılıyor, “Bu milletin başına gelecek var” diye iç geçiriyoruz. Sonra yine dayanamıyor, “Yok yok, kimse mağdur olmasın, tez zamanda hukuk, demokrasi hâkim olsun yurduma” diye dua ediyoruz. Lakin kaptan otobüsü yoldan çıkaralı çok oldu. Hemen arkasında oturanlar görüyor. Arka sıralarda birbirini yiyen mi ararsın, kulaklığını takmış müzik dinleyen mi, hepsi var. Ülke ilgili şahsi hayal kurmayı bırakalı çok oldu. Yegâne gayemiz; zulme hukuksuzluğa dikkat çekmek, kayda geçmek, hafızasını yitirmiş topluma bunları hatırlatmak. Lakin iş olacağına varır, öyle görünüyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin