TANSAÇ’la bahar gelmez

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Et-Balık Kurumu’nu kast ederek, “Devletten kasap olur mu?” diyerek iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hangi büyük sözü sarf etmişse onunla yüzleşiyor.

1970’li senelerin sonunda kalmış sana yağı, tüp-gaz kuyruklarını her fırsatta “iflas vesikası” diye anlatan AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye tarihinde bir ilk olan patlıcan-biber kuyruklarına gelince nakaratı değiştiriveriyor.

ERDOĞAN’IN ŞAHİDİ BARLAS

Sebep olduğu sefaleti unutturmak maksadıyla, “Merminin fiyatı kaç lira haberiniz var mı?” diyor.

Her devrin iktidar muhibbi Mehmet Barlas da köşesinden bir F-16 savaş uçağının bombardıman masrafları ile Erdoğan’a alkış tuttu.

Dünyanın en büyük ordusunu sevk ve idare eden Amerika Birleşik Devletleri’nde senelik enflasyon nasıl oluyor da yüzde 1-1,5 aralağında geziniyor.

Türkiye’de ise sadece sebzenin fiyatının niye yüzde 300 arttığına cevap vermekten daha kolay olmalı zırvalamak.

Bozacının şahidi şıracı günlerinde her haber ibretlik her beyan arşivlik.

BAHANE DE KALMADI

Devlet aklını derin dondurucuya kaldıran Erdoğan’ın memleketi kasıp kavuran krizin yegâne müsebbibi olduğunda zerre kadar tereddüt yok.

Kendi tabiriyle “başkan”, anayasadaki tanımla “partili cumhurbaşkanı” seçildiği 24 Haziran 2018 tarihine kadar her başarısızlık anında “bürokratlar ayak bağı oluyor” bahanesini kendisine siper ediyordu.

Artık tek bir imzası kâfi. Aile şirketinin başına geçki. Genel Kurul da yönetim kurulu da icra ve denetim kurulları da tek başına kendisinden müteşekkil.

Adeta devletin tapusunu eline geçirdi. Layüsel bir idareci. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, muhalefetin, gazete ve televizyonların, sosyal medyanın, sivil toplum kuruluşlarının, sandığın ve mahkemelerin hükmü kalmadı.

BARLAS FAMİLYASI

Erdoğan, devleti de kendisi gibi yalancı ve itimat edilmeyecek bir mekanizmaya dönüştürdü. Senelik enflasyon Türkiye İstatistik Kurumu’nda (TÜİK) hile üstüne hile yapılarak ancak yüzde 20’ye kadar düşürülebildi.

Çarşı-pazarda halk feryat edince de tanzim satış çadırları (TANSAÇ) ile ekmeğin karneye bağlandığı senelere rücu etti.

Halkın açlık sınırında hayat-memat mücadelesi verdiğini bile bile mermi ile domates, mermi ile patates/soğan arasında illiyet bağı kurabilecek kadar muhakameden mahrum bir reis-i cumhur oturuyor Saray’da.

Ondan daha fazla kralcılık yapan ve Barlas familyasının temsil ettiği kiralık kalemlerin mevcudiyeti tek başına ümitsizlik ve endişe sebebi değil midir?

Her iş yolunda gitse ikisinin temsil ettiği zihniyetten daha ağır bir siyasî ve iktisadî krize hacet kalır mı?

MÜTEVAZILIKTAN MÜTEKEBBİR SİYASETÇİYE

Tevazu ve istiğna vadi ile iktidara gelenlerin İstanbul Üsküdar’da mütevazı apartman dairesinden Kısıklı’da müstakil villaya taşınması ile başlayan kibirlileşme halinin hicap duyacağını beklemek safdillik olur.

Yine de bu ibretlik döneme ait hazin vakaların altını çizmek lazım. Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Twitter hesabında hepimizin telaffuz edip de yazamadığı o hakikati yazdı.

Yılmaz, “Allah kulunu iddiası ile sınar. 17 yıldır sana yağı kuyruğunu istismar etmekten bıkmayan AKP domates-biber-patlıcan kuyruğu ile sınanıyorsun. Kendi doğruları üzerinde yükselmek yerine başkalarının yanlışları üzerinde yükselmenin trajedisi.” ifadelerini kullandı.

BUGÜNÜN BİR DE YARINI VAR

Başkalarının kusurlarını veya döneminin şartları içerisinde mütalaa edilmesi lazım gelen hadiseleri hep kendi ikbaline basamak yapan Erdoğan bugün tek adamlıktan aldığı kuvvetle “yanlış yapıyorsun” diyen herkesi ezip geçebilir. Bugünün bir de yarını var.

İktisat tarihinin sayfalarında sebze kuyrukları ile beraber zikredilecek Erdoğan ve AKP: “Erdoğan devrinde patlak veren krizde ucuz sebze alabilmek için TANSAÇ önlerinde saatlerce kuyrukta bekleniyordu. İnsanlar sabahın erken saatlerinde geldikleri çadırların önünde sıra kapmak için birbiri ile yarışıyordu.”

VATANDAŞ ETTEN VAZGEÇTİ, OT BİLE YİYEMEZ OLDU

Bülent Ecevit’in başbakanlığında patlak veren 2001 krizinde bile böyle bir manzara görülmemişti. O kadar kriz görmüş vatandaş ilk defa “ot” dediği sebzeyi bile alamayacak kadar mahrumiyetle karşı karşıya.

İstanbul’da tanzim satış çadırlarında sebze fiyatları yine el yakıyor. İlk gün 297 ton sebze satıldığı açıklanırken, İstanbul’un günlük tüketimi 9 bin tonu aşıyor.

Altınla yarışan kırmızı ete el sürülemiyordu zaten. Halihazırda ot bile alamıyor vatandaş. Taze soğanın kilosu 20 TL’ye kadar firladı.

Evine ekmek, iki kilo patates götürürken beli iki büklüm olan vatandaş iktidarın ne kadar umurunda? Cevabını Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak sebze çadırlarını gezerek verdi.

Etrafa gülücükler dağıttı. Fiyatlar düşmüş. Ne olmuş yeni fiyatlar? Patates 3 lira, sivri biber 7 lira.

BİR GÜNDE 297 TON SEBZE SATILDI

İstanbul’da belediye tanzim satış çadırlarında bir günde 297 ton sebze satılmış.

Her gün 9 bin ton sebze-meyvenin satıldığı 17 milyonluk İstanbul’da 297 ton sebze satarak enflasyonu düşürdüğüne inanmamızı istiyorlar. 118 ton domates 2,7 ton patlıcan satılmış.

Salatalığı Antalya’dan 4 liraya alan İstanbul Büyükşehir Belediyesi etikete 4 TL yazdı. Günlük zarar 200 bin TL. 31 Mart Seçimi geçince o zarar da “vergi zammı” olarak vatandaşın sırtına bindirilecek

İlk gün toplam 794 bin 150 liralık hasılat elde edilmiş.

İstanbul’un toplam ihtiyacının yüzde 3’üne tekabül eden bir formülle gıda fiyatları aşağı çekilemez. Daha evvel de ifade ettim. İktisatçılar yazmaktan yoruldu.

Üretimi terk ederken, tarım ve hayvancılıkta ithalata müptela olmuşken o memlekette gıda fiyatlarının düşmesini beklemek hoş bir hayalden ibarettir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin