Subliminal davada Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek konuştu: Terörist de darbeci de değiliz!

Ahmet Altan ile Nazlı Ilıcak’la birlikte 17 kişinin yargılandığı ve gazetecilerin 15 Temmuz darbe girişimine “subliminal mesajlarla iştirak etmekle” suçlandıkları ilk dava devam ediyor. Davanın 2. gününde çekilen reklam filmiyle 9 ay öncesinde darbe mesajı verdikleri iddiasıyla suçlanan eski Zaman Gazetesi Görsel Yönetmeni Fevzi Yazıcı ile Zaman Tanıtım Pazarlama Müdürü Yakup Şimşek savunma yaptı. İki gündür devam eden Nazlı Ilıcak’ın savunmasında sonra hakkındaki iddianame okunmasıyla Zaman Gazetesi Görsel Yönetmeni Fevzi Yazıcı savunmaya başladı.

“Ben sanatçıyım, terörist değilim”

Yazıcı, yıllarca Zaman’ın görsel yönetmeni olarak yarışmalara katıldığını, dünyada Türkiye’yi temsil ettiğini ve madalyalar kazandığını söyleyerek, “Ben sanatçıyım, terörist değilim. Gazeteyi 17/25’ten önce dizayn ettim. Çok iyi ücret ve imkân verdiği için Zaman’da çalıştım. Benim çalıştığım Zaman’ı bugünün olağanüstü şartlarıyla değerlendirmeyin. Gazeteye “terörist” suçlaması yoktu. Reklam veren reklam veriyordu. Resmî ilan alınıyordu. Hükümet liderleri röportaj veriyorlardı. “Terörist” algısı yoktu.” dedi.

“Reklam filminin içeriğine değil, estetiğine baktım”

İddia edildiği gibi asla terör örgütü üyesi olmadığını anlatan Yazıcı, şöyle devam etti:

“Bu sadece suçlama değil, hakarettir de bana. Bank Asya hesabındaki artışın gazeteden aldığım avans. Ben örgüt üyesi değilim. Darbelere karşıyım. Darbeyi yapanları lanetliyorum. Darbecilikle suçlanmayı kahredici buluyorum. Zaman reklam filmi toplantısına davet üzerine gazetenin görsel yönetmeni olarak katıldım. İçeriğine değil, estetiğine baktım. Reklamın senaristi değilim. Tesadüfen katıldığım bir toplantıda konuşulan reklam filmi nedeniyle darbeyi bilmekle suçlandım. O reklam filmi 15 Temmuz sonrası gelse dehşet içinde reddederdim ama o gün itibariyle kimsenin aklına böyle bir şey gelmemişti.”

Yakup Şimşek: Ben çalıştığım gazeteyi terör örgütü olarak görmedim

Yazıcı’dan sonra kapatılan Zaman gazetesinin Marka Pazarlama Müdürü Yakup Şimşek savunma yaptı: “Gazetede işçi amele gibi çalıştım. Ben çok basit bir iş yaptım. Buradaki çok değerli gazetecilerin yanında hiçbir şey… Ben çalıştığım gazeteyi hiçbir zaman terör örgütü olarak görmedim. Ama 15 Temmuz sonrasında şüphelerim var. Üç çocuğuma da Bank Asya’da hesap açtım ama vallahi talimatla değil. Onlara kendi hesabımdan havale yapabilmek için.”

“Bylock’um yok, 23 yıldır aynı adresteyim”

“Cemaat Bank Asya’dan parasını çektiği dönemde ben para yatırmışım. Bylock’um yok. 23 yıldır aynı adresteyim aynı telefondayım. Turkcell Superonline’a 2015’ten sonra, yani cemaat herkese “üyelikten çıkın” dediği dönemde üye oldum.”

“Ben cezaevinde bir tırnak makasını 6 ayda temin edebildim. Tırnak nedeniyle ameliyat olduktan sonra alabildim.”

“Bu reklam filminin sahipleri burada, benim üzerime kaldı”

“Hidayet Karaca’yı tanıyorum. Ömrümde en fazla bir ya da iki kez telefonla konuşmuşumdur. Konuşmuş olmayabilirim de. Ekrem Dumanlı’yla görüşmelerim burada yer almıyor. Oysa aynı kurumdaydık, en fazla onunla görüşmüşümdür. Lütfen subliminal mesaj gibi algılamayın; bu reklam filmi mevzuu tamamen sahipleri burada olmadığı için benim kucağımda kaldı. Reklam filmini görmek için Fevzi Yazıcı’nın davet edilmesi görsel açıdan bakması içindi. Ali Çolak edebiyatçı olarak çağrıldı. Reklamı yapan kişi Tibet Sanlıman. Reklamla ilgili kararı veren kişi ise Ekrem Dumanlı. Kendisi onayladı ama sonra istifa etti.”

“Bir kere 15 Temmuz, reklam filminden 9 ay 10 gün sonra değil. Gün gün saydım, 9 ay 14 gün sonra. Benim bu filmde nerede yayınlansın diye araştırmak konuşmak dışında bir katkım yok. Yapan eden ajans niye üstlenmiyor? 11 ay yattım, herkese hakkımı helal ediyorum. Babam 83 yaşında, midesi kanamalı. Annem ben hapisteyken ameliyat oldu. Reklamda üç kişi kaçmış, üçü de kararı imzalayan, damgayı vuran… Reklam filmini yapan da “ben yapmadım” diyor. Bana kalıyor.””

“Gözyaşları içinde savunma yaptı” yazmışlar benim için. Tekzip ediyorum”

Dün savunması başlayan Nazlı Ilıcak bugün de savunmasına devam etti:

“Gözyaşları içinde savunma yaptı” yazmışlar benim için. Tekzip ediyorum. Benim kimliğim bir teokratik darbeye uyar mı? Ben niye Fethullah Gülen’in Türkiye’nin başına geçmesini isteyeyim? Cemaat barış sürecine karşı. Ben barış sürecine taraftarım. Ne Oslo Sürecini eleştirdim ne de KCK operasyonlarını onayladım. Cemaat Hakan Fidan’a karşı. Ben “Bir Teoman Koman’a bin Hakan Fidan’ı tercih ederim” dedim. Çünkü ben sivilleşmeden yanayım. Cemaat Hanefi Avcı’ya karşıydı. Ben tutukluyken Hanefi Avcı’nın serbest bırakılması için gazetede yazı yazdım.”

“Ben mağdurların yanında yer alırım, her zaman yer aldım. Ahmet Altan diyor ki “Bu şartlar değişecek. 2 yıl sonra seçim var.” Ben de onu destekliyorum, darbe yönünde bir söz değil ki. Tv’de Balyoz’dan söz eden cümlelerim plan seminerindendir” dedi ve 1. Ordu’daki “liderlerin tutuklanması” konuşmasını okudu. Ilıcak Balyoz seminerinin darbe hazırlığı olduğunu savunuyor: Bizi burada darbeden yargılıyorsunuz, şu seminerdeki konuşmalara bakın!”

“Balyoz tamamen kumpastı demeye mecbur muyum?”

“Ben mecbur muyum Balyoz tamamen kumpastı demeye? Tamamen kumpas olmadığına inanmak niye F…’nün dümen suyuna girmek olsun? Ecevit 70’lerden beri kontrgerilladan söz etti. Kontrgerillayı araştırmak isteyen Doğan Öz suikasta kurban gitti. Biz biliyoruz. Kara propaganda siteleri vardı, kabul ediyorlar. Taraf onları yazınca, sonradan kabul edip kapattılar o siteleri. Hukukun üstünlüğüne saygı duyan biri olarak MGK kararına uymak zorunda değilim.”

“Cizre’yle ilgili İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporu var. Felaket bir rapor. Biz gazeteci olarak bunu konuşmayacak mıyız? FETÖ’nün yaptığını ayıralım. Kötü niyetle hareket ediyor. Ama bunlar (yolsuzluklar) irdelensin diyen bir gazeteci iyi niyetli. Benim Twitter’da 1 milyon 300 bin takipçim vardı. Paylaştığım, RT yaptığım her şeye katıldığım anlamına gelmez. Fuat Avni’nin tweetlerini paylaşmış olmam onlara katıldığım anlamına gelmez, ben sadece duyurmuş oldum.”

“Kitabımı hükümet üyelerinin de açıklama yaptığı dönemde yazdım”

“F… yanlısı dezenformasyon”la suçlanan kitabımı hükümet üyelerinin böyle açıklamalar yaptığı zamanda yazdım. 15 Temmuz’da belki bir cadı avı gerekliydi. Öyle büyük bir badireden geçti ki Türkiye. Gazete yazım için tuttuğum notlarımı örgüt belgesi gibi anlatmışlar. Ben kısa kısa not alıp irticalen sekreterime yazdırırdım. Dursun Çiçek’in İrticayla Mücadele Eylem Planı’nı yazdığım yazı Balyoz propagandası gibi gösterilmiş. Arada hiç ilişki yok. Savcıya göre Ergenekon, Balyoz’dan söz etmek F…’cülük kriteri. Cumhurbaşkanı, Başbakan bunlardan söz edince bir şey olmuyor.”

“DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel sadece Gülen cemaati aleyhine dava açmadı, Merve Kavakçı’nın da evini bastırdı. Ben itikat sahibi benim sahip çıktığım insanlardan tabanı olan bir cemaatin içyüzünü anlamakta geciktim, hemen farkedemedim. Kaçmam, bu yaştan sonra Türkiye dışında yaşamam imkânsız. Evlerim var, torunlarım var. 3 müebbet talebine rağmen tahliye istiyorum.!

Savunmaların ardında duruşmaya, Çarşamba günü saat 10.00’da tekrar toplanmak üzere ara verildi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin