YORUM | HAKAN ZAFER
Türkiye için her yönüyle kayıp yıllar. Balığın büyüğü kaçtı maalesef. Sadece devlet, hükümet eliyle olacak iş değil. Bu yönde her eleştirinin, hayıflanmanın muhatabı dinbaz iktidar olamaz, olmamalı. Sen, ben ve ondan oluşan toplumun hiç mi vebali yok? Ortadaki durum; “Gariban millet ne yapsın, plan büyük!” diyerek, bir yumruğa gerek duymaksızın kendini yere yapıştırmayı kader, yan giden balığı izlemeyi mukadder acı bilen kimselerin mesuliyetten kaçışından başkası değil. “Ama bir takım mecburiyetler…” dediğinizi de duyuyorum. Ben de onu söylüyorum. Dön dolaş aynı adamlar, aynı kısır fikirler… Bu mecburiyetlerden arınmak, kendini korku ve aidiyetle uyuşturmasaydı, her seviyeden insanın sorumluluğuydu.
Keşke diyorum, cami cemaatinin, taksi durağının, yanda durmayı mesleğe dönüştürmüş tenyaların kanaatlerine çiçek atıp, nabızlarını yokluyorum diye bileklerini sıkı sıkıya kavrayana dek bilim, sanat ve fikir çevrelerinin kanaati merak edilseydi, her iş ehline verilip, kimse ehil sözünden incinmeseydi…
Geriye, ne bilim yaklaşımları ne sanat akımları ne de fikir disiplinleri çıkarmış, kapağı sıkıca kapatılmış bir kavanozda bir birine akrep pozu kesen düşmanlara dönüşmüş bir toplum kaldı.
Teşrifatçılığı karakter edinip, yontulmuş şahsiyet pejmürdeliğiyle saygınlığı takasa sokanlardan,
Yönetim talebinden başka ideal temeli olmayıp, elde ettiklerinde far tavşanına dönen koca koca beyinlerin, dini olana mesafeli durmadığı için kendi yararına, dinin zararına ne varsa huşu içinde yapa yapa savrulmalarından,
Başörtüsünden uçan halılar icat edip refah ülkesine konanlardan,
Kadro tanrısının kurban sunan, günahının ağırlığından yerinden kalkamayınca bir Pompeili gibi heykele dönmüş kullarından,
Çay ocağından bozma rutubetli yerlerde devşirildikten sonra ortam görmüş, parayla tanışması vakit almışlardan,
Üç – beş kişi toplanabileceği kadar da olsa, idrarıyla alan işaretleyen canlılar gibi köşe kapmacalardan, bu alanlarda yaşanan hiç de doğal olmayan seleksiyonlardan,
İşaretleyip üstüne kurulduğu yerde bir su birikintisi görmeye dursun, kendini boğacak kadar gözünü ayıramayan narsistlerin elinde heba olan kuşaklarız biz, hayıflanmamız ondan.
Ortada bu kadar su birikintisi var ya, ayağımızdaki çizme, belimize kadar sıçrayan çamur da ondan.
Bakıyorum şimdi, onca imkânla koca ülke, hiç olmazsa mahalle, hem fazilet şehrine hem de faziletlilerin şehrine dönebilirmiş meğer.
*****
“Tamam, iyi diyon, güzel diyon da…” diye sözünüz kesilirse, öncesinde yaptığınız tespitler henüz kıvamında iken gömlek cebinden çıkan Aspirin gibi derhal ortaya öneri koymak zorunda bırakılabilirsiniz. Aslında ikisi ayrı ayrı kalemler ve çare söylemeyen tespit de işe yarar yaramasına da millet dövecek adam arıyor.
Vücudun kangrene direnen -hiç olmazsa- bir tarafı için sadece bir tableti şuracığa bırakıyorum:
Kerahet vaktinde uyuduğuna daralan taze dindar gibi, dalıp gitmişlikten sebep, verilen boşluğun yükünü, “kurda kuşa yem olurlar”, “dinden imandan olmasınlar sonra” diyerek gariban kalabalıkların omuzuna yüklemekten vaz geçip, her yolun Roma’dan zaten geçemeyeceğini kabullenerek, eline harita alıp yol arayana güvenmek durumundayız. Haritanın ölçeğini küçültme işinin vakti de kaçan balık gibi geçip gidiyor.
Maalesef bu, Harap olmuş Basra’ya, kendimizi tutabildiğimiz kadar uzaktan bakıp, kerahet uykusunu kötüleyen yanık nameli ninnilerle geçiştiremeyeceğimiz bir kayıp olacak.
sizi cok uyarmaya calistim, yapmayin etmeyin yazdiklariniz anlasilmiyor, vermek istediginiz mesaji alamiyoruz diye, ama neden bu sekil yazilarinizda israr ediyorsunuz anlayamiyorum.
derdiniz edebiyat yapma ise diyecek bir lafim yok.
yok, niyetiniz oyle degil ama mesajinizi basit olarak verme kabiliyetiniz yoksa ona da diyecek birseyim yok.
ama tahminim siz bunu bir tercih olarak goruyorsunuz ve degistirmeye de niyetiniz yok.
siz bilirsiniz, bundan sonra tarzinizi degistirmedikce cok okunacaginizi zannediyorsaniz, yaniliyorsunuz, benden soylemesi…
Hakan Bey, bazı yazılarınız herkesin anlaması için değil, bazı kişilerin anlaması için yazılmış belli ki. Maksadınızı biraz daha açık ifade etmenizi tercih ederim, zira 3 kere okumadan anlaşılmıyor yazılarınız.
Ben ilk okumamda çok net anlıyorum. Sıkıntılarınızın olmadığı yerden yazıyor olabilir. O yüzden size hitap etmiyor gibi gelebilir ama arşivinizde dursun derim.
Arkadaşlar her yazıyı sadece mesaj almak için okuyorlar sanırım, ben özellikle yazılarınızı takip ediyorum, yazı tarzınızı da içeriğinden ayrı tutarak çok beğeniyorum. Israrla bir yazarın yazı yazma tarzına karışılmasını da anlayamıyorum.. Saygılar
Bazı yerlerini 4 defa okudum ama yine anlayamadım şikayet etmiyorum ama daha açık yazılabileceğini düşünüyorum. bi konuşalım programının takipçisi olarak kendimi de şanslı hissediyorum zira Hakan Bey’in düşünce yapısına yabancı değiliz. Anlayış kolaylığı açısından ,
Köşe yazısı ile kitap ya da televizyon programı arasında fark olmalı. Burada bir köşe yazısı okuyor kıvamında yazı beklerdim. sanatçının sanatına burası böyle olmamış şurası şöyle olabilirdi diye yorum yapıp onu budama istemem lakin burada yazar sanat yapıyor ise onu da bilmek isterim