Dr. Duygu Hakeri
Sıklıkla karşılaştığımız, yaşam kalitemizi düşüren bir durumdur “baş ağrısı.” Mutlaka bir şekilde hepimiz bu rahatsız edici deneyimi yaşamışızdır. Peki nedir “baş ağrısı” ve ne zaman alert olmalıyız?
Baş ağrısının üç yüzden fazla nedeninden söz ediliyor. Ancak en sık rastlananı migren olarak biliniyor. Toplumun yüzde 80’inin mustarip olduğu baş ağrılarının yüzde 10’unda yaşam kalitesini günlük aktivitelerini etkileyecek şekildedir. Çoğu zaman ilaçlara cevap veriyor olsa da ağrı kesici almak, ağrının nedeni ortadan kaldırmaz. Hatta kronikleşen durumlarda ağrı kesici bağımlılığına sebep bile olabilir. Bu sebeple ağrının türü bilinmeli ve tedavi yoluna gidilmeli. Baş ağrılarını ortaya çıkış şekli, süresi ve kısmen nedenlerine göre şöyle gruplandırabiliriz.
Migren; halk arasında “baş ağrısı denince ilk akla gelen ve belki en çok korkulan türdür. Genelde bulantı, kusma eşlik eder. Işık, gürültü ve ruhsal durumdan etkilenir. Hatta yapılan çalışmalar migren hastalarında depresyon ve duygu durum bozukluklarının sık görüldüğünü göstermiştir. Çoğunlukla tek taraflı, çatlama ve sıkışma hissi şeklinde görülür. Birkaç saat sürebileceği gibi bir haftaya kadar da devam edebilir. Krizler halinde gelir ve kriz sonrası yorgunluk hissi yaygındır.
Küme baş ağrısı; daha çok alın, şakaklar ve göz etrafında görülen, bir saat civarında süren, periyodik şekilde ortaya çıkıp aniden sonlanan tarzdaki baş ağrılarıdır. Genellikle erkeklerde görülür.
Gerilim baş ağrısı ise hepimizin belki de en sık karşılaştığı ağrıdır. Ağırlık çökmesi, zonklama, başta sıkışma gibi tarif edilir. Yıllarca baş ağrısı çekenlerin çoğunda görülen ağrı türüdür. Bulantı, kusma eşlik etmez. 5-10 dakika kadar sürer.
Ruhsal nedenli baş ağrıları; fiziksel bir nedene bağlı olmaksızın ortaya çıkan, çoğunlukla da ruhsal bunlatıların ve stresin tetiklediği baş ağrısıdır. Kişinin iş ve sosyal yaşamını önemli ölçüde etkiler. Ağrının ne zaman ve nerede ortaya çıkacağı belli olmaz. Vücudun herhangi bir yerinde aniden tarif edilemeyen ağrılar ortaya çıkabilir. Genellikle ağrı kesicilerle hafiflemez. Kişi ruhsal nedenlerle bu vücut ve baş ağrıları yaşadığını kabullenmez. Tedavisi ise psikoterapidir.
Bu baş ağrılarının yanı sıra organik nedenlerle ortaya çıkan baş ağrıları da vardır ki asıl önem arz edenler bu gruptur. Çünkü çoğunlukla ya hipertansiyon, diyabet gibi bir hastalığın belirtisi ya da beyinde damar anomalisi veya tümör gibi yapısal bir durum kaynaklıdır. Ense kökünden başlayıp başın tepesinde hissedilen ağrılar tansiyon yüksekliğini düşündürmesi gerekirken daha önce hiç olmadığı kadar şiddetli ve ani ortaya çıkan, çift görme, bulantı, bilinç durumu değişiklikleri ile birlikte görülen baş ağrısı ise subaraknoid kanama yani beyin kanamasını akla getirmelidir. Her iki durumda da asıl neden yönelik müdahale ve tedavi yaşam kurtarıcı önem kazanır. Bu yüzden mutlaka acilen bir sağlık kuruluşuna başvurulması gereklidir.
Sadece birkaçından bahsetmeye çalıştığım başımızın ağrısı bazen çok ciddi durumların habercisi olabilir. Asla ağrı deyip geçmemeli. Unutmayalım ki çokça yaşam kalitemizi etkiliyor diye şikayet ettiğimiz ağrı bize gönderilmiş bir uyarı mesajı olabilir. Ağrılarımı hafife almayalım..