Soruşturmada görevli KHK’lı Başkomiser: Dink cinayetinde karanlıkta kalan tek bir nokta bile yok

İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli KHK’lı Başkomiser Abdullah Öztürk, Güvenpark YouTube kanalında Hrant Dink cinayetine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Tetikçi Ogün Samast’ın tahliyesi ve ardından yeniden hakkında iddianame hazırlanmasıyla ilgili konuşan Öztürk, 2007 yılında işlenen cinayette karanlıkta kalan tek bir noktanın bile olmadığını delilleriyle anlattı.

Cinayette birinci derecede sorumlu olan dönemin Trabzon İstihbarat şube Müdürü Engin Dinç ve Jandarma Alay Komutanı Ali Öz’e dikkat çeken Öztürk, “Ali Öz’ün Trabzon Jandarma arşivleriyle oynadığı ortaya çıktı. Ogün Samast’ın İstanbul’a Jandarma’nın adamlarının gözetiminde geldiği HTS kayıtlarıyla tespit edildi. Cinayet jandarmanın kontrolünde işlenmişti. Trabzon İstihbarat’ın başında o dönemde bugünün Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç var. İstanbul’da ise Ahmet İlhan Güler İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapıyor. İkisi de görevini yapmıyor ancak suçlanmadılar. Konuyla alakası olman Ankara’da görevli Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılıyor. Halbuki Akyürek ve Yılmazer’in bu cinayeti önleme adına yapabilecekleri hiçbir işlem yok! Bu konuyu çözmeye Ankara’dan başlarsanız sulandırırsınız. Burada sorumlu olan Trabzon ve İstanbul İstihbarat ile İstanbul Valiliği… Valilik de istihbaratı alıyor ancak Dink’e koruma vermiyor. Bunun yerine Vali yardımcısı ile iki MİT elemanı, Dink’i valiliğe çağırıp uyarıyor!” ifadelerini kullandı.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katili Ogün Samast hakkında hazırlanan ikinci iddianame İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Samast, 26 Aralık’ta hakim karşısına çıkacak. Tetikçi hakkında, “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçundan 7 yıl 6 aydan 12 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Peki bu sürece nasıl gelindi? Bütün suç üzerlerine yıkılan masum emniyet müdürleri Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer hiçbir ihmalleri ve sorumlulukları yokken dosyaya nasıl dahil edildiler?

İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli KHK’lı Başkomiser Abdullah Öztürk, Güvenpark YouTube kanalında Hrant Dink cinayetine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Ogün Samast’ın tahliyesi ve ardından yeniden hakkında iddianame hazırlanmasıyla ilgili konuşan Öztürk, yaşanan süreci şöyle anlattı:

  • Aradan 16 yıldan fazla bir süre geçti. Birçok kişi için bilinmez olan bir konu. Dolayısıyla dönemin atmosferi de unutulmuş oluyor. O dönemde Türkiye 1990’lı yılların yıkıntısından yeni çıkmıştı. Yeni bir parti (AKP) ortaya çıktı ve iktidara geldi. Ancak ‘derin yapı’ bundan rahatsız oldu. Kendi varlığı için tehdit olarak gördü AKP’yi…
  • Cumhuriyet mitingleri yapıldı. Necip Hablemitoğlu öldürüldü. 2006’da Rahip Santoro cinayeti geldi. Sonra Zirve Yayınevi katliamları oldu. Demokratik zemini bozmak istediler. Derin yapı, gelen her iktidarı kendisine benzetmek istedi. Türkiye’de azınlıkların güvende olmadığı izlenimi vermek istediler. O dönemde kaos üreterek bir tıkanıklık oluşturmaya çalıştılar.
  • Hrant Dink cinayeti de işte o dönemde işlendi.
  • 2004 yılında Agos gazetesinde bir yazı çıkıyor. Bu yazıda Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen’in ‘Ermeni’ olabileceği belirtiliyor. Hürriyet bunu manşetine taşıyor ve hedef gösteriyor. Ve katledilmesine yönelik taşlar döşeniyor ve ‘milliyetçi duygularla işlenmiş bir cinayet’ izlenimi vermek istiyorlar.
  • Genelkurmay Başkanlığı, Agos’un haberinden sonra uzun bir bildiri yayınlıyor. Ve bunlar daha sonra kenara çekiliyor. Marjinal yayın yapan gazeteler konuyu sürekli gündemde tutuyor.
  • Kemal Kerinçsiz ve Veli Küçük ortaya çıkıyor. Dink’i yargılandığı mahkemeler gidiyor, Dink’in konferanslarına katılıyor ve hedef gösteriyorlar.
  • Hrant Dink cinayetinin üç ayağı var. Biri Trabzon ayağı, ikincisi İstanbul ayağı… Hrant Dink cinayetiyle ilgili binlerce sayfalık ifadeler, mahkeme tutanakları var. Trabzon bu işin mutfağı. Orada planlanıyor, pişirilme aşamasına geliniyor. İstanbul’da ise bu iş uygulanıyor.
  • Trabzon İstihbaratı ve dönemin Jandarma İstihbaratı Dink’in öldürüleceğine ilişkin bilgiyi alıyorlar. Bilgiyi aldıktan sonra Trabzon Jandarma İstihbarat Müdürü, İstanbul İstihbarat Şubeye yazı gönderiyor. Gereğinin yapılması için… Bilgi için de İstihbarat Daire’ye gönderiyor.
  • İstihbaratın toplanma merkezi…
  • Trabzon İstihbarat’ın başında o dönemde bugünün Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç bulunuyor. İstanbul’da ise Ahmet İlhan Güler İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapıyor. Bu yazı kendisine ulaştıktan sonar hemen bu istihbari bilgiyi alıp çalışma yapabilir. İkinci konu acilen bunu adli birimlere gönderek Dink hakkında tedbir alınmasını sağlaması gerekiyor.
  • Engin Dinç, konunun hiç takibini yapmıyor. Ahmet İlhan Güler de hiçbir işlem yapmıyor uzunca bir süre. Bilgi ise İstihbarat Daire’ye geliyor. Daire Başkanı Ramazan Akyürek. Bunlara sadece ‘bilgi’ veriliyor. Şube Müdürü ise Ali      Fuat Yılmazer. Bunlar da sadece İstanbul’a ‘bu konuyla ilgili ne yaptıklarını’ soruyor. Çünkü oraya gidip müdahale etme durumları yok. Onu İstanbul İstihbarat yapmalı.
  • MİT de Hrant Dink’in öldürüleceği istihbaratını alıyor. O dönemde İstanbul Valisi Muammer Güler. Yardımcısı Ergün Güngör. Azınlıklardan sorumlu. İki MİT elemanıyla birlikte Hrant Dink’i valiliğe çağırıp ‘Seninle ilgili böyle bir ihbar var’ diyorlar. Ama yapılması gereken aslında Dink hakkında koruma çıkarmaktır. Bunu yapacak olan da İstanbul Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü…
  • Bu konuyu çözmeye çalışan kim olursa olsun; konuyu Ankara’dan başlayarak çözemezsiniz. Burada sorumlu olan Trabzon ve İstanbul İstihbarat ile İstanbul Valiliği…
  • Hrant Dink öldürülünce Ogün Samast, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal tutuklanıyor. Sonrasında Veli Küçük’ün cinayette çok ciddi faaliyet gösterdiği, Trabzon Jandarma Alay Komutanı Ali Öz’le ilişkileri ortaya çıktı. Ali Öz’ün Trabzon Jandarma istihbaratının arşivleri üzerinde cinayet sonrası oynadığı ortaya çıktı. Onunla birlikte bu cinayet sürecinde görev yapan astsubaylar da yargılandılar ve bunlardan ceza aldılar. Ancak 2014’te işler değişti. Bunlara beraat verildi ve Ramazan Akyürek ile Ali Fuat Yılmazer cezalandırıldılar.
  • Dink’in ailesi ve avukatları ile bizim söylediklerimiz arasında bir fark yok. Bu cinayet karanlıkta kalmış bir cinayet değil. Her şeyiyle çözüldü. Ogün Samast’ın Jandarma İstihbarat elemanlarının gözetiminde İstanbul’a gidiyor. Orada bekleyen 9 jandarma tespit edilmiş durumda, dosyada var.
  • Veli Küçük’ün Ali Öz’le bağlantısı kesin. Veli Küçük’ün bizzat Trabzon İstihbarat Şube içendeki kişilerle irtibatı var. Cinayet öncesi dönemde. İsim de verebilirim. O dönemde Ogün Samast, Pelitli’de takılıyor. Jandarma İstihbarat, Emniyet İstihbaratı Pelitli’ye sokmuyor ve bunu anons ediyor. Cinayetin olgunlaştırılma sürecinin tamamı delillendirilmiş durumda.
  • Dava sürecinde Albay Ali Öz, ‘Ya ben öldürüleceğine dair ihbarın geldiğini hatırlamıyorum’ dedi. Arşivler üzerinde oynama yapıldığı ortaya çıktı. Dolayısıyla konu çok açık ve net. Kıyıda köşede kalmış hiçbir tarafı yok.
  • Ben Engin Dinç’le de çalıştım. Sürekli ‘Muhittin Zenit’e söyleyin konuşmasın, başımıza iş açar’ deyip duruyordu. Engin Dinç için Hrant Dink cinayeti kaçamayacağı bir travmadır. Bizzat sorumluluğunun olduğu bir cinayet. Konuyu biliyor. İstese takibini yapıp, bildirecek. Engelleyebilecek bir pozisyonda ama bunu yapmıyor.
  • Daire Başkanı olarak geldiği zaman ilk yaptığı şey şu; ‘Kardeşim Hrant Dink’le ilgili arşivde ne varsa çıkaracaksınız’ Onları satır satır inceletti. Sonra Muhittin Zenit’i, (Erhan Tuncel’i kullanan polis memuru) yanına çekti. Ben Muhittin Zenit’ten defalarca duydum: ‘Kardeşim cinayetle ilgili yargılanması gereken kişi varsa Engin Dinç’tir. Onu yargılasınlar’ dedi. Ama Engin Dinç’e hiç bir şey olmadı. Ama konuyla hiç alakası olmayan Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek cezalandırıldı.

İsmail Öztürk: Ogün Samast’ın Cemaat’le bağlantısı olsa yüzlerce yıl ceza verirlerdi

Eski Emniyet Müdürü İsmail Öztürk de Ogün Samast’ı yeniden tutuklayabilmek için uyduruk ifadelerle Cemaat’le irtibatının kurulmaya çalışıldığını anlattı. Öztürk, “Ogün Samast’ın Cemaat’le ilgisi olsaydı onu çıkarmazlardı. Bununla ilgili en küçük bir delileri olsaydı yüzlerce yıl ceza verirlerdi. Hrant Dink cinayetinden önce bakıyorsunuz adam Trabzon Jandarma İstihbarat’ın adamı… HTS kayıtlarıyla bu net olarak ortaya çıkar. Suç işlemiş kişinin tek başına ifadesi adli ve yargı açısından tek delil değildir. Onu yan delillerle doğrulamanız gerekir. Samast’ın olay öncesi ve sonrası bütün irtibatlarını ortaya koysanız, herşey buz gibi ortaya çıkar. Ama bütün bunları yapma, bunun yerine o konuyu soruşturma cesareti gösteren insanlara işi yık ve kurtul. Şu anda belki vaziyeti idare ediyorlar ama bu işlere karışanlar; o hakimler savcılar gerçekten hem vicdanları, hem tarih önünde bu yaptıkları yalan işlerin hesabını mutlaka vereceklerdir.” dedi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Vicdanlar ölmüş, onca suç ve zulümden sonra canlanması mümkün değil. Arada vicdanlar hala canlıymış gibi bir durum oluyorsa bu, Lazarus etkisidir. Ölmüş, artık üzerini toprakla örtmek gerek. Aksi halde çürümenin kokusu gelecek tüm nesilleri bozar.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin