YORUM | TARIK TOROS
Ülkede epeydir film koptuğu için…
Kadın voleybol takımının, şampiyon Çin’i olimpiyatlarda mağlup etmesine dahi sevinemiyor…
Kendinizi bir anda, sporcu kostümlerini savunup/savunmama ikileminde buluyorsunuz.
***
Aynı olimpiyatlarda Alman kadın jimnastik takımının oyuncuları…
Mayoyla yarışmayı reddedip taytla çıktılar.
Bu hareketi, “jimnastikte cinselleştirmeye karşı olmak” için yaptılar, bunu deklare de ettiler.
***
Yakın zamanda, Avrupa ve Amerika’nın kimi kentlerinde…
Reklam panolarındaki çıplaklığın sürüş güvenliğini etkilediği gerekçesiyle yasaklamalar oldu.
İsrail, “yeme alışkanlığı bozukluğu yayılıyor” diye zayıf mankenlerin reklamlarda boy göstermesini engelledi.
Birkaç yıl önce Londra’da şu oldu:
Metro istasyonlarında rastladığımız kimi vitamin reklamlarında bikinili modeller kullanılıyor, “Plaj bedeniniz hazır mı” gibi sorularla ürün satılmaya çalışılıyordu.
Karşı kampanya başladı, “insanları bedenlerinden utandırıyorlar” diye.
Epey imza toplandı.
***
Şimdi…
Verdiğim şu son örnekleri alın götürün Türkiye’ye.
Kutuplaşma neyi gerektiriyorsa o olacaktır.
Türkiye’nin olimpiyatlarda yarışan kadın jimnastikçisi var mı bilmiyorum.
Velev ki var.
Kalçasından ayak bileğine kadar tayt giyip çıksaydı, olay nasıl tartışılacaktı varın tahmin edin.
***
Ülkede epeydir film koptu.
Öyle olmasa, hırsızlık konuşulurdu.
Bir hiç uğruna yitip giden canlar mesele edilirdi.
Yüzde 70’i yurtdışına göçmeyi düşünen gençler gündem olurdu.
Ülkeyi içindekilerle beraber satanlar durumdan pek memnun.
Nasıl olmasın ki…
Devlet olarak olimpiyatlara takım yolluyorlar, maç kazanınca telefon açıp tebrik ediyorlar.
Yandaşları ve muhalif görünümlü aveneleri de şortları üzerinden içeride gündem belirliyor.
***
Ülkenin temel sorunu, kadın bedeni üzerinden siyaset filan değil.
“Türkiye’nin Taliban inancıyla alakalı ters bir yanı yok” anlayışıdır.
Bu laf söylendi ama yeterince iyi anlaşılamadı.
Bugün, kadın voleybol takımı olimpiyatlara gidip maç yapabiliyor.
Şu soruya araştırmadan cevap vereceğinizden eminim:
-Afgan kadın voleybol takımının olimpiyatlardaki durumu nedir acaba?
‘LÜZUMSUZLUK YAPMA !’ Hayatımızın bir çok ortamında bir çoğumuza söylenmiştir. Aileden, Okuldan, Askerlikten, İşyerinden …
İster istemez bu kadar tekrar, şuur altında bir varlık kazanıyor, az çok devam ediyor; bilgi ile kazınmadığı sürece.
Acaba yanlış mı olur ! Kötüleyen, küçük gören olur mu ?! :–(
Fakat bu çekince yüzünden, nice ALTINDAN KIYMETLİ FİKİRKER, zekalar, kapalı kalıp kainatın sonsuzluğuna gidebiliyor.
Tam da lazım olan -çöllerdeki su gibi- bir zamanda;
Şer güçlerin;
hırsızlıklarını, haydutluklarını ortaya çıkardığından dolayı kin kusan zalimlerle birlikte,
parayla, mevkiyle ve yurt dışındaki ağa babalarıyla;
masum, sadece iyiliğe odaklı insanlara, zalimce
saldırdığı bir zamanda…
‘Belka Neden Havlamıyorsun?’
Japon bir yazarın romanı.
Bir bölümünde, mafya 9-10 yaşında bir japon kızını kaçırıyor ve savaş köpeği eğitilen bir kampta saklıyor.
Fakat küçük kız verilen komutları öğreniyor, ve köpeklerle aralarında bir bağlılık oluşuyor.
Bir eğitim gününde, köpeklere komut veriyor, oradakileri parçalatıyor ve ellerinden kurtuluyor…
** ’10 yaşındaki bir kız çocuğu, Türkiyede Hukuku işler hale getirip, Hırsızları, Haydutları Adalet önüne çıkarabilir mi?’ diye bana sorulsa;
Herhalde ‘olmaz böyle bir şey!’ diyemem.
“Domino Etkisi”, etkileyici ve herkesin bildiği. Devrilen küçük bir domino taşı, biraz büyüğünü, o da diğerini, …. en sonunda tonlarca ağırlığında bir kütleyi deviriyor.
Arşimet’in benzer bağlamda bir sözü : “bana bir dayanak noktası verin, dünyayı yerinden oynatayım.”
En somut yeni örnek; Hırsızların, haydutların suçlarını ortaya döken bir kişi, Sedat Peker. Kendilerini muktedir gören Zalimleri insan içine çıkamaz hale getirdi.
Zamanın özelliğinden dolayı ‘Online interkonnekte’ bir Dünyada, değişimler çok farklı, hızlı olabiliyor.
Devletin açtığı yoldan gitmek gibi yasal işlerden dolayı terörle suçlanan Birikimli, Bir menfaat gütmeyen, Asrın bilimleriyle donanımlı insanlar, kanımca sadece Türkiye’nin değil, Dünyanın temel sorunlarına çözümler sunabilir.
Böyle bir atmosferde, gerek yurt içi gerek yurt dışında olsun, akla gelen,
Türkiye veya Dünya için faydalı olabileceği düşünülen (küçük/büyük demeden) fikirleri dile getirmek, istişare edip
HAREKETE GEÇİRMEK önemli.
Bazen küçük görülen işler, büyük neticelere kapı araladığından, küçük değildir. :–)
Moğollar yıllardır söylüyor :
“BİR ŞEY YAPMALI, Hey !”… …
(Eee! Bu dediklerinin Yazıyla ne alakası var?
— Dedim ya, artık “Lüzumsuzluk (!)” yapmaktan çekinmiyorum…)
güzel yazı, teşekkürler.
Tarık bey, yazılarınızı beğenerek okuyorum. Ama bu yazınızda eksik bilgi veriyorsunuz. Ayrıca konuya yeterince ayrıntılı bakmıyorsunuz.
Ne demek istediğimi şöyle anlatmaya çalışayım:
Mevzu Japonya´da olimpiyatlarda sahaya çıkan kadın sporcuların kıyafetlerinden çıktı. Bu konuda aynı sitede sayın Mehmet Efe Caman´ın yazısı da baya fırtına koparttı.
Önce şunu da itiraf edeyim, ben bu konuda sizden çok farklı düşünmüyorum. Ama kolaycılığa da kaçmamak lazım.
Şimdi eleştirdiğim noktalara gelince:
1. Yazınızda Alman kadın jimnastik takımının oyuncularından örnek veriyorsunuz, jimnastikte cinselliğe karşı çıktıklarını, bu nedenle de mayo yerine taytla sahaya çıktıklarını söylüyorsunuz. Ben bu konudaki haberlerin orijinallerine de baktım. O kadınlar söz konusu haberlerde “Her kadın kendi giyeceği kıyafeti kendisi seçsin” de diyor.
Şimdi bu kadınların tutumu ile Türkiye´de bu davranışa destek verenlerin arasındaki fark şu: Bu kadınlar kendileri ile ilgili, kendi hayatlarından aktüel bir problem ile ilgili tavır koyuyor, buna ilaveten tercih kadınlarda olsun diyor.
Türkiye´den ve dindar çevrelerden tartışmaya katılanlar ise dini hassasiyetten kaynaklanan bir tavır sergiliyor. Kendisi ile ilgili olmayan bir konuda sırf dini nedenlerle başkalarının hayatı ile ilgili ahkam kesiyor. Ayrıca bizzat bayan sporcuların ne düşündüğünü de bilmiyoruz, dindarların tutumunda bunun pek bir önemi de yok.
Bence bu iki şey arasında fark var.
2. Türkiye´den, dindar kesimden bu tartışmaya katılanların kendi pozisyonlarını desteklemek için Alman bayan sporcuların çıkışını örnek sunmaları uygun değil. Çünkü bu davranış dürüst değil. Şimdi o bayan sporculara eşcinsel haklarını sorsanız büyük ihtimalle özgürlükçü tutum adına savunurlar. Ama dindar kesim burada onları örnek gösteremez. Çünkü seçici davranır, temel motivasyonu günlük hayatta çıkan bir problemi çözmekten kaynaklanmaz, dini emirlerin herkese uygulanması isteğinden kaynaklanır. Karşı tarafın ne istediği pek önemli değildir.
TR724 editörlerine küçük not: Son günlerde sitenizde biraz fazlaca yorum yaptığımı fark ettim. Niyetim bu siteyi kendi okuyucu yorumlarımla doldurmak değil. Bu konuda kendimi sınırlandıracağım.