Son seçimden önce baltaları gömmüştüm, yeniden çıkaralım bakalım

TARIK TOROS | YORUM

İlla her olaya bir milat bulunacaksa milletvekili seçilerek dokunulmazlık kazanan Can Atalay’ın tahliye edilmeyip üstüne TBMM üyeliğinin düşürülmesinin miladı, Mayıs 2016’da TBMM’deki dokunulmazlıkların kaldırılması oylamasıdır. O günkü CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Anayasa’ya aykırı olmasına rağmen ‘evet’ diyeceğiz.” dedi.

Şimdi sözümona Anayasa’ya sahip çıkan ana muhalefet, o gün çatır çatır çiğnedi ve Selahattin Demirtaş ile arkadaşları 6 ay sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bugün tutuklu Kürt siyasetinin 1 numaralı sorumlusudur CHP, Anayasa’nın 83’üncü maddesini çiğnedi: “Seçimden önce veya bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.”

***

Bu siyasetin sorumlularının şu ara vozurdamasının tek nedeni var: Suçluların telaşı.

Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesini tek başına Anayasa Mahkemesi veya Yargıtay kararlarıyla okumak eksik olur. Ondan önce, aday gösteren partinin, bunu onaylayan Yüksek Seçim Kurulu’nun, oy veren seçmenin, üye olarak kabul eden TBMM’nin iradeleri hiçe sayılmış, her şeyden önce bunlara büyük hakaret edilmiştir.

***

Artık tecrübeyle sabit olarak, ‘terör, terör örgütü, terörist’ kelimelerini ulu orta kullanmamak icap eder. Politikacılar neyse de öncelikle gazeteci ve akademisyenlerin bundan imtina etmeleri gerekir.

Çünkü bu kavramlar devletlerin veya o gün devleti elinde tutanların gerekçe üretmek için geliştirdikleri argümanlardır. Dünya çapında böyledir.

Can Atalay’a “terörist” diyorlar.

-Niye?

-Hukuk böyle gerekçe ürettiği için.

Halbuki, aynı hukuk daha önce Erdoğan ve arkadaşları için de benzer gerekçeler üretti. Onları içeri attı, siyaset yasağı koydu, hatta partilerini kapattı. O günlerde de Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve yerel mahkemelerde “saygın” hukukçular vardı ve gerekçe üretmekte zorlanmadılar.

AKP tek başına iktidarken TBMM’ye cumhurbaşkanı seçtirmediler ve dönemin Yargıtay Onursal Başsavcısı  “367 krizi!” çıkardı. Neymiş, kişinin cumhurbaşkanı seçilmesi için 367 oy gerekiyorsa oylamada o kadar kişi olmalıymış, değilse oylama yapılamazmış!

Dönemin Anayasa Mahkemesi de bunu onayladı.

***

İktidar nasıl seçmenini sahte gerçeklikle avutuyorsa muhalefet de öyle. Gerçekleri saptırmakta, günahını saklamakta ve bunu farklı hedeflere yansıtmakta üstüne yok.

Tabi artık mızrak çuvala sığmıyor.

Beşli çetenin 1 numarası Mehmet Cengiz’e arsa satan kişiyi İzmir’den aday gösterdiler. İktidar “Kandırıldık!” diyordu, Cemil Tugay isimli bu kişi “Acemiliğime geldi!” demiş çok mu?

Bolu’da Tanju Özcan’ı, Hatay’da Lütfü Savaş’ı tekrar aday gösterdiler. Bu kişilerin sicilini hatırlatmaya lüzum dahi görmüyorum.

“Aday olmasam da eşek gibi çalışırım!” diyen Battal İlgezdi, 15 yıldır yönettiği Ataşehir’den alınınca “Partide Alevi-Kürt kıyımı var.” deyip istifa etti. Yerine aday gösterdikleri isme bakar mısınız: Onursal Adıgüzel. Son iki seçimde çuvallayan CHP Bilgi İşlemi’nin başındaki kişi.

O arada Battal beyin 4 dönemdir milletvekili olan eşi Gamze İlgezdi istifa etmedi CHP’den, neme lazım.

***

AKP’den çok CHP’ye çakan Meral Akşener, “CHP bize 1 lira para yardımı yapmış mı?” diye haykırmış. Onu bilmem de CHP’den geçen 15 milletvekili ile TBMM’de grup kurup seçime girdiklerini ve 2023’te 722 milyon TL Hazine yardımı aldıklarını bilirim. O parayı da Akşener’in oğlu yönetmiş, çantalarla pay edilmiş filan. Partinin saymanının yalancısıyım.

Akşener iddiaları iktidar ağzıyla “Operasyonların dümenlerin ardı arkası kesilmiyor.” deyip savuşturdu sadece.

***

Geçen seçimden önce baltaları gömmüştüm.

Geçti gitti. Yeni başlıyoruz.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin