Sol faşistler!

YORUM | MAHMUT AKPINAR

Hem sosyalist hem faşist nasıl olunabilir? Bunlar birbirine karşıt görüşler, yaklaşımlar değil mi?

Sosyalizm, kapitalizme reaksiyon olarak ortaya çıkmış, emeğin sermaye tarafından sömürülmesine itiraz için ilk defa endüstrileşme sonrası İngiltere’de kullanılmıştır. Karl Marks’ın ideolojiyi sistematize etmesinden sonra dünyaya yayılmıştır. Sosyalizm üretim araçlarının ve sermayenin toplumun/devletin denetiminde olmasını savunan, planlı ekonomiye dayalı siyasi ve ekonomik yaklaşımdır. Sosyalizmin ve sol düşüncenin pek çok çeşidi olmakla birlikte diğer siyasi ideolojilere göre daha evrenseldir, sınırları daha nettir. Dünyada sosyalistler ırkçılığın her türüne karşıdır.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Faşizan söylemlerin ne olduğunu bilir ve uzak dururlar. Mesela Avrupa’da mülteci, göçmen, yabancı kökenlilerin hemen tamamı sol partilere oy verirler. Türkiye’de sağcı, milliyetçi olanlar Avrupa’da solcu olur. Dünyanın her yerinde solcular/sosyalistler, emeği, işçiyi savunur. Her türlü emperyal yaklaşıma, sömürü düzenine karşı çıkar. Otoriteye itiraz eder, ezileni, mazlumu müdafaa eder. Sol ve sosyalist yaklaşımlar halkların kendi dillerini, özelliklerini koruyarak barış içinde ve birlikte yaşamasının hayalini kurar. Onun için SSCB, “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği” olarak kuruldu, her halkın özerk cumhuriyeti vardı. Bu ideal veya hayal cazip geldiği için, başlarda halklar Sovyet rejimini savundu, benimsedi. Ama “halkların kardeşliği” iddiası ile yola çıkan SSCB, zamanla halkları sömüren verimsiz, adaletsiz bir Rus emperyalizmine dönüştü, 70 yıl sonra da çöktü.

Başarısız SSCB uygulamasına rağmen demokratik dünyada hala sosyalist düşünceler, sermayenin sömürüsüne itiraz edip eşitlikçi bir yaşam talep eden sol görüşler revaçtadır. Dünün pek çok kapitalist ülkesi artık demokratik ve yarı sosyalist devlet düzenine sahipler. Emek ezdirilmiyor, sosyal adalet gözetiliyor, imkanlar, kaynaklar hakça ve eşitliğe çok yakın şekilde paylaşılıyor. İnsanlar dili, dini ırkı, sosyal sınıfı nedeniyle ayrıma, dışlamaya maruz kalmıyor. Zira caydırıcı düzenlemeler yapılmış. Toplumun zayıf ve dezavantajlı kesimlerine devlet tarafından insanca yaşayabilecekleri imkanlar sunuluyor. Bu imkanlar çok cazip olduğu için kendi ülkelerinde baskı, zulüm görenler, insanca yaşayabilmek için demokratik ülkelere göçüyorlar. Çünkü buralarda artık bizim solcuların kategorik olarak düşman oldukları vahşi kapitalizm yok. Emperyal dönem ise geride kaldı. Karl Marks’ın itiraz ettiği kapitalizm ıslah edildi ve insanileştirildi. Bugün sosyalist/Marksist ülkelerden daha ileri ve adil sosyalizm uygulamaları demokratik batı ülkelerinde var. Söylemlerinin aksine, dünya standartlarıyla uyumsuz Türkiye’deki solcular dahi rejimle sıkıntı yaşadığında demokratik dünyaya kaçıyor. SSCB ayakta iken de güvenli ve rahat yaşayabilmek için Rusya’ya değil batıya yerleşip, düşüncelerini oradan yayıyorlardı. Zira idealize ettikleri sosyalist düzenin uygulamada baskıcı olduğunu, ifade hürriyeti tanımadığını en iyi solcular bilirler.    

Dış politikaları her zaman eleştiriye açık, ancak sosyalizmin dönüştürücü etkisiyle veya olumlu katkısıyla eski kapitalist batı yeni bir senteze ulaştı. Sosyalizmin emeği, insanı koruyan yanlarıyla, liberal yaklaşımın piyasa ekonomisini, özgürlüklerini sentezleyen sosyal demokrasiler ortaya çıktı. Marksizmin devrimci yöntemleriyle değil, ama sürece yayılmış bir evrimle sosyal adalet, eşitlik, emek sömürüsüne izin vermeme, sosyalist bazı değerler eski kapitalist dünyaya egemen oldu. Sol partiler ve sosyalist yaklaşımlar pek çok demokratik batı ülkesinde ya iktidardır veya ana muhalefet konumundadır. Batıdaki sol-sosyalist partilerin, aydınların tamamı Putin’in Ukrayna’yı işgaline itiraz ediyor, kınıyor. Hiçbirisi sosyalizme, sol düşünceye sığınarak bir diktatörün bağımsız bir ülkeyi işgalini, bir halkı uluslararası hukuka aykırı şekilde bombalamasını meşrulaştırmaya çalışmıyor.     

Bizde ise sol ve sosyalist kesimlerin önemli bir kısmı sanki hala SSCB yaşıyormuş, Putin de Lenin’in varisiymiş gibi Rusya saflarında duruyor. Ruslar bile “Putin bizi temsil etmiyor!” diye kitlesel protestolar yaparken, bizim solcuların epeycesi ezilen, hakları gasp edilen Ukrayna halkına karşı Ruslardan öte Rusçu davranıyor. Türkiye’de zulüm gören Grup Yorum’un gidip Rusya lehine konserler düzenleyip Ukrayna’yı suçlaması bizdeki solun içler acısı halini özetliyor. Bazı solcu aydınlar ise  “NATO” ve “Batı emperyalizmi” söylemleri üzerinden Rus işgalini hafifletme çabasında. 

Dünyada sol, göçmenlerin haklarını savunur, onlara imkanlar tanır, yardım kampanyaları düzenler. Bizde başta CHP’liler, Kemalistler olmak üzere solcuların büyük kısmı en büyük yabancı düşmanıdır. CHP Bolu belediye başkanı, anayasanın eşitlik ilkesine aykırı şekilde “göçmenlere farklı fatura” uygulamasını şov yaparak takdim etti ve sol, Kemalist kesimlerden büyük alkış aldı. Bizim toplum (sağcısıyla, solcusuyla) yüz yıl öncesine kadar aynı devletin vatandaşları olduğumuz, Çanakkale’de savaşmış, dindaşımız, akrabalarımız olan Suriyelilere tahammül edemiyor. Sağ düşünce özünde biraz milliyetçi, korumacı, yabancı düşmanıdır. Ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapıcı çabasına rağmen CHP’liler hala azınlıklar, farklılıklar karşısında MHP’nin sol versiyonu gibi duruyor. Türkiye’de solcuların çoğu yabancılar, Kürtler, dindarlar söz konusu olduğunda sağın en sağında konumlanır. Devlet denilince bireyi, hakları, özgürlükleri unutur, devleti savunmaya yönelir.

Merkez solun ne kadar milliyetçi ve sağcı, devletçi olduğunu biliyorduk ama sosyalist solun, Rus şovenisti olduğunu Putin’in Ukrayna’yı işgaliyle öğrendik. Moskova’da Petersburg’da Putin karşıtı gösteriler yapılırken bizim solcular Putin’i haklı çıkarmak için her taklayı atıyorlar. Birileri çıkıp “Putin Rusya’sının sosyalizmle, Marksizmle ilgisi yok! Bu bildiğiniz Rus emperyalizmi, yayılmacılığı!” demiyor. Oysa mesele solculuk, sağcılık da değil. İdeolojilerden bağımsız ortada aleni bir işgal, tecavüz var. Zayıf, bağımsız bir ülkeyi daha güçlü bir ülkeye boyun eğdirme niyeti var.

Bizdeki solculardan solculuğun gelişmiş, güncel versiyonlarına uyum sağlamalarını, modern anlayışlara göre kendilerini yenilemelerini filan beklemiyoruz. Basit, düz, solcu olsunlar, faşist gibi davranmasınlar, Rus şovenizmini, Putin baskısını “sosyalizm”, “emperyalizm karşıtlığı” gibi satmasınlar yeter!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. “Merkez solun ne kadar milliyetçi ve sağcı, devletçi olduğunu biliyorduk ama sosyalist solun, Rus şovenisti olduğunu Putin’in Ukrayna’yı işgaliyle öğrendik. ”
    Hangi solcudan bahis ediyorsunuz? Sizin de bildiginiz gibi bu kavramlar son yıllarda iyice karisti. Kimin ne olduğu belli degil. Ayni şeyler örnegin cemaat icinde geçerli. Bakin bir eski Kürt politikanıza, bakin bir Ermeni kiyimina, ona bakin aciniza. Arada daglar kadar var. Sanki öz eleştirisini yapmış, herseyden temizlenmiş bir cemaat gibi yazıyorsunuz.
    “Bizde başta CHP’liler, Kemalistler olmak üzere solcuların büyük kısmı en büyük yabancı düşmanıdır.”
    Yabancı düsmanligi ile Suriye mülteci politikası ayrı seyler degil.
    Sizin bu konuda fikriniz nedir?

    “Ruslardan öte Rusçu ” Ben örnegin Ruscu degilim ama, ben sizin gibi Yugoslavya savasini, Vietnam savasini, Libya savasini, Afganistan savasini , Kuba´ya yapilan baskilari, Chile ´de Allendeye onun halkına yapılan baskıları unutmadım.Ben bunları söyleyemez hale geldim, hemen Ruscu oluyorum. Kemalisler gibi sizin de elinizde bir mühür var. Hemen basıyorsunuz damgayı.
    Ama ben size Amerikanci demiyorum.

    Uzun hikaye. Yazilarinizda başarılar dilerim. Saygılarımla.

  2. Siyasal İslamcıların Filistin de filistin, ille de filistin muhabbeti gibi, bizim solcularnı Amerikan karşıtlığı.

    Bugün biri yazdı eski tüfeklerden biri, bizim solcular Amerikaya gider, eğitim görür, döner tu kaka yapar.. Hadi diyelim o ayrı, biraz parayı vurunca oralara tatile gider, mülk alır. Başı sıkışınca ilk oralara gider..

    Bu bir moda gibi.

    İyi geliyor onlara, kitlelere lafım yok, kitleler her zaman edilgendir, zaten onlar ne yaptığını bilmiyor.

    Erdoğan üçgün önce İsraile demediğni bıakmıyordu,kitlesi de o ne derse onu yapıyordu, şimdi yakınlaşacaz diyor, tabi canım tabi yakınlaşmalıyız diyor.

    Liderin beynine endekslenmiş, liderliğin ana söylemine endekslenmiş bir beyin var.

    Bugün sinir sistemleri yönlendirilen kitleleri o nedenle bağlama bile almıyorum bu yorumumun.

    Sözüm, onlardan az ben düşünürüm diyenlere.

    Yoo ben ona da kızarım, buna da diyenleri de gördük. Gözünün önünde tarihi bir Soykırım yapıldı, yapılıyor..
    Çatır çatır yapılırken, amalı fakatlı konuşuyor adam. Tın adam için. Umrunda değil.

    Solcusu sağcısı da değişmiyorda, hadi solcusu bu konuda birkaç tık ileri. Onu gözlemliyorum. Bu soykırıma ses çıkarmama seviyesinde.

    İçten içe sevinme dışında en azından kitle olarak katkıları yok, eline telefon alıp ispiyonlamıyor.

    Onada şükür. Ama ötesi, bi numaraları yok. Geçsin vietnamı, libyayı, duyar kasmayı, gözünün önündekine laf edemiyor.

    Hadi diyelim konjonktür öyle, aç kalınca kendi, ay çiçek yağı artınca demediğni bırakmıyor, al beni al istersen korkmuyorum diyor.

    Bu milletin seviyesi bu, mide. Midesine indirgenmiş bir yaşam düzeyinin solcusu olmaz sağcısı olmaz.

    Hukuku bile araçsal hale getirmiş bir toplum var, hukuk gelsinde, şu bizi sömürenler gitsin de ülke refah olsun.

    Yani, Erdoğan paraya boğsa ülkeyi, gıkı çıkmıyacak.

    Ben dış güçolsam Erdoğanı paraya boğarım. Baksana, hakkı, hukuku, adaleti başarıyı mideye endeksli.

    Şu şak bi 10 milyar olmadı bi şakk 10 milyar oda olmadı şakk bir 10 milyar dolar diyen ekonomist gibi de değil üstelik , gayet bilinçli yazıyorum.

    Ben dış güç olsam, ki öyle yaptıklarından şüphem yok, zorda mı kaldı Erdoğana, bak kardeşim seni ayakta tutacaz, karşılığında şunu istiyoruz deseler yok mu diyecek Erdoğan. Elli kere evet dedi bu güne kadar.

    Şak bir 10 milyar şak 10 daha
    olmadı şakk bir 10 daha
    hadi bilemedin bi 50 milyar dolar.

    Paranın kağıt olduğu hegemonyalar için, ne güzel bir yöntem değil mi. Nitekim olan da.

    Bugün Türkiyeye 50 milyar dolar birden girsin, onca borca rağmen muhakkak bir bahar getirir bu, geçici de olsa, halk yine verir.

    İsterse gebertsin mileti, kimsenin umrunda değil.

    Böyle bir toplumun solcusu da böyle. mikrofonu tutunca eline, sağcısı da böyle.

    Küçük hesapların adamları, büyük büyük laflar ediyor bu memlekette, olay bu kadar basit.

    Oturduu yerden atıp tutyor, işi zora girince de, birbirinden farkı olmuyor.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin