YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Aziz Nesin’in çok bilinen bir hikayesidir…
Köyün ağası traktörüne binmiş, kasabaya, pazara gidiyor. Yolda, kasabaya yürüyerek giden köyün çobanı Memet’e rastlayınca, onu da traktöre çağırmış..
Bir süre konuştuktan sonra muhabbet bitmiş ve derken ağa sıkılmış. İşte tam da bu sırada Ağa’nın aklına bir muzırlık gelmiş. Biraz eğlence olur diye traktörü durdurmuş ve Memet’e dönmüş.
“Ula Memet” demiş, “şu yolun kenarındaki mayısı gördün mü?” İşte o mayısı yersen bu traktörü sana veririm.
Memet şaşırmış, afallamış… İçinden “Yav,” demiş “ömrü hayatımda böyle bir şeye sahip olamam, gözümü kapatıp bu b… yersem traktörün sahibi olurum” diye geçirmiş, “Ağam essah mı dediğin?” diye ağanın teklifini garantiledikten sonra, traktörden inmiş, yolun kenarındaki mayısı bir çırpıda yemiş yutmuş.
Ağanın maksadı aslında Memet’le dalga geçmekmiş, böyle bir şey yapacağını hiç hesap etmemiş ama çoban bir anda isteneni yapınca ağalık sözü ortada kalmasın diye mecburen direksiyondan kalkıp traktörü Memet’e teslim etmiş… Ama ağanın canı bu işe bir hayli sıkılmış.
Akşama doğru işleri bitince köye dönerken traktörün yeni sahibi Memet, ağayı da alıp köye doğru yola çıkmışlar.
Çıkmışlar ama, Ağa’nın da canı sıkkın, Memet’in de…
Ağa’nın canı sıkkın, çünkü, biraz eğleneyim derken gül gibi traktörü çobana kaptırmış.
Memet’in canı sıkkın, çünkü, mayısı yediği ve onun karşılığında bu traktörü aldığı duyulunca köyde nasıl aşağılanacağını ve nasıl utanacağını düşünüp bir çıkış yolu aramış…
Bu düşüncelerle köye doğru giderlerken, Memet birden traktörü durdurmuş ve Ağa’ya dönerek:
“Ağam” demiş, “bak şu yolun kenarındaki mayısı gördün mü? İşte o mayısı yersen, traktörü sana geri veririm” demiş.
Ağa zaten büyük pişmanlık içinde, içine oturmuş traktör… Hemen atlamış ve gözlerini kapatarak bir çırpıda yemiş mayısı. Bu sefer de çoban mecburen direksiyondan kalkmış Ağa oturmuş.
Köye yaklaşırlarken Ağa, Memet’e dönüp:
“Ula Memet, bu traktör kasabaya giderken benimdi değil mi? Kasabadan dönerken de benim?” Çoban Memet de “Evet ağam senindir” demiş.
“Peki, o zaman biz bu b… niye yedik?”
Şimdi herkes hükümetin Suriye konusunda geldiği noktaya bakıp bu hikayeyi anlatıyor. Madem yıllar sonra başa dönecektin bu kadar herzeyi niye yediniz?
Bunları size niye yedirdiklerini ben söyleyeyim. Hükümeti yöneten bön kafalılar neo-Osmanlıcılık sevdasına düştüğü için onlara ve onların arkasında duran Türkiye’ye bu b.. yedirdiler.
Elinde bir adet “One Minute” sermayesinden başka bir şeyi olmadan bütün Ortadoğu coğrafyasına nizamat vereceğini, hilafeti yeniden kuracağını zanneden ufuksuz, öngörüsüz, şuursuz AKP’lilerin ham hayalleri, dünyanın gerçek politikalarına çarpınca, milyonlarca insanın ölmesiyle, yerinden yurdundan olmasıyla, Ortadoğu’nun biraz daha çamur deryasına dönmesiyle sonuçlandı.
AKP hükümetinin Suriye’de muhalefeti silahlı bir mücadele için ikna ve teşvik etmesinin önünü açanlar, Suriye Halkının Dostları Grubunu kurup muhaliflerin arkasındaymış havasını estirenler, iç savaş ilerledikçe ortadan kayboldular.
Burada oynanan oyunu görmemek mümkün değil ama oturup sabah akşam Batı’yı eleştirmenin de hiçbir anlamı yok. Dünyanın en kritik, en kadim coğrafyasını, “One Minute” lafından korkup da, hırsız ve öngörülmez bir güruha teslim edileceğini zannetmek, ahmaklığın da ötesinde bir bön kafalılıktır. Buradaki bütün suç, devlet yönetirken burnunun ucunu bile göremeyen, rüya aleminde atına binmiş cenge çıkan saftirik AKP yöneticilerinindir.
Bugün bütün dünya Rusya’nın yayılmacılığına, Ukrayna’yı işgal etmesine, SSCB’yi yeniden ortaya çıkarma gayretlerine nasıl bakıyorsa, AKP’nin neo-Osmanlıcılık sevdasına da öyle bakıyorlar.
Derler ki, Osmanlı’yı özlemeyenin kalbi, Osmanlı’yı yeniden ortaya çıkarmaya çalışanın da aklı yoktur.
Ülkeyi akılsızlar yönetince sadece burnumuz değil boğazımız da pislikten kurtulmuyor.