YORUM | Av. NURULLAH ALBAYRAK
“Sebebini bilmiyorum. Bunu herkese yapıyorlarmış…”
5 gün gözaltında kalıp 2 kere çıplak aramaya maruz bırakılan ve Sulh Ceza hakimliğince serbest kalan üniversite öğrencisi bir genç kızın, olay sonrası verdiği röportajda bu utanç verici uygulamayı anlatırken kullandığı cümleler bunlar…
Üniversitede okumak ile silahlı terör örgütü üyesi olmak suçlaması arasındaki ilişkinin nasıl kurulduğu, “Cebir ve şiddet içeren eylem nerede?” sorusunun boşlukta kaldığı gerçeğini bir kenara bırakalım. Nezarethanede polis tarafından yapılan bu uygulamanın ne anlam ifade ettiğine bakalım önce.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
KANUNDA ARAMA ŞARTLARI BELLİ
Gözaltına alınmış bir kişinin hangi durumlarda ve nasıl aranacağı kanun ve yönetmeliklerde belli. Mevzuat, gerekli olduğu takdirde kolluk kuvvetlerine çıplak arama yapma yetkisi vermekte. Ancak bu uygulama sıkı bazı şartlara bağlanmıştır. Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’ne göre: “Kişinin kanunlara göre izin verilmeyecek bir şeyi taşıdığına ilişkin makul şüphenin bulunması ve aramanın amacına başka türlü ulaşılamaması hâlinde, üst araması … giysiler çıkartılmak suretiyle yapılabilir.”
Yani kanunda da belirtildiği üzere, aranacak kişinin üzerinde yasadışı bir şey taşıdığına dair ‘makul şüphe’ olması ve aramanın amacına başka türlü ulaşılamaması gereklidir.
23 üniversite öğrencisi genç kızı gözaltına alıyorsunuz, tamamının üzerlerinde yasadışı şeyler taşıdığından şüpheleniyor, aramanın amacına başka türlü ulaşamayacağınızı varsayıyor ve kitlesel çıplak arama yapıyorsunuz. Ancak arama neticesinde yasadışı bir şey elde edemiyorsunuz. Bu durum makul şüpheden ziyade otorite gücünü kullanarak ezme, baskı altına alma, utandırma veya itaat ettirme saikiyle hareket edildiğinin açık bir göstergesidir.
Üstelik bu utanç verici uygulamayı dayattığınız genç kızların bazılarına bir kere de değil tam iki kere çıplak arama işlemi uyguluyorsunuz. Bir ilde gözaltına alınıp çıplak arama yapılan bir kişinin polisin gözetimi altında başka bir şehre veya merkeze nakledilmesi durumunda ikinci bir çıplak aramaya maruz kalmasının ne kanunen ne de vicdanen kabul edilebilir bir yanı vardır.
Yapılan arama, gözaltına alınan kişinin üzerinde kendisi ve başkaları için tehlike oluşturabilecek bir şey olup olmadığının tespiti amacıyla yapılacaksa bu durumda yönetmeliğin buyurduğu üzere “usulünce” arama yapılması gerekiyor. Usulünce yapılması demek, tabi ki çıplak yapılması demek değil.
GÖZALTINDAKİ KİŞİNİN ONUR VE HAYSİYETİ
Eğer şartları varsa ve çıplak arama yapılacaksa o zaman da yönetmelikte belirlenen kurallara riayet edilmelidir: “Arama, aynı cinsiyetten görevliler tarafından yapılır; arama işlemi kimsenin görmemesini sağlayacak tedbirler alınarak gerçekleştirilir. Arama, kişinin utanma duygusunu en az ihlâl edecek bir şekilde yapılır; önce bedenin üst kısmındaki giysiler çıkarttırılır; bedenin alt kısmındaki giysiler, üst kısmındaki giysiler giyildikten sonra çıkarttırılır. Arama, mümkün olduğunca kısa bir süre içinde bitirilir.”
Mevzuat, gözaltındaki kişinin onur ve haysiyetinin korunması için özen gösterilmesi gerektiğini özellikle vurguluyor. Ancak kız öğrencilerin anlattıkları bunun tam aksi uygulamalarla karşılaştıklarını gösteriyor. Yapılan uygulama kız öğrencilerim aşağılanmalarına ve küçük düşmelerine sebebiyet verdiği için insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlali sonucunu doğurmaktadır.
Gözaltına alınan kişi, silahlı eylem hazırlığında patlayıcı madde ile yakalanmış bir bombacı değil. Suç delili olarak kabul edilebilecek tek şeyi, dünya görüşü veya anayasa ile güvence altına alınmış olması gereken dini ve vicdani inancı olan genç bir üniversite öğrencisi.
İnsan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edilmiş olması nedeniyle etkili bir soruşturma yapılarak sorumluların tespiti ve cezalandırılması zorunludur.
Silahlı terör örgütü üyesi olmak suçlamasıyla gözaltına alınan, tamamının üzerinde yasadışı ya da tehlikeli bir şey taşıdığından şüphelenilen, bu sebeple birden çok kere çıplak şekilde aranan, neden bu şekilde arama yapılması gerektiği kanuni zorunluluk olmasına rağmen kendilerine açıklanmayan, arama esnasında haysiyet ve onur kırıcı muameleler yaşayan, aramalar neticesinde ise üzerlerinde yasadışı hiçbir şey taşımadıkları ortaya çıkan ve son olarak çıkarıldıkları mahkemece 22’si serbest bırakılan 23 üniversite öğrencisi genç kızın hikayesi bu.
Siyasi saiklerle gerçekleştirilen ve kitlesel kırım aşamasını çoktan aşan operasyonlarla gözaltına alınan, inancı gereği çıplaklık konusunda ciddi hassasiyeti olan genç kızlara, ancak şiddet eylemi planlarken suçüstü yakalanmış teröristlere uygulanacak bir arama prosedürünün, mevzuata göre uyulması gereken kurallar da hiçe sayılarak dayatılmasının, söz konusu operasyonel birimlerin veya onların dayandığı siyasi iktidarın uzun süredir içine düştüğü “iffetsizliğin” geldiği boyutu göstermekten başka hiçbir anlamı yoktur.
“Kızlarımızın başörtüsünü açtırmayız” diyenlerin, yüksek insani değerlere sahip insanlar olduklarını düşünürdüm.
Meğerse içlerinde kızlarıma neler yapacak ne alçaklar varmış…