Siyasal İslam’ın gölgesinde ‘dinbazların’ yükselişi!

YORUM | AHMET KURUCAN 

10 bin km’lik bir mesafe, 7 saat zaman farkı, geçim derdinin merkezde olduğu gündelik hayat ve 56 yaşına gelinceye kadar herşeyini verdiğin ülkenin devleti tarafından bir gece terörist ilan edilmiş olmanın verdiği duygusal kopuş nedeniyle Türkiye gündemleri ile çok meşgul olmuyor ve olamıyorum. Bununla beraber kalbimin bir tarafı hala orada atıyor. Zihnimin bir kenarında hala Türkiye bir şekilde kendine yer buluyor.

Son zamanlarda daha sık gelenler-gidenler olmaya başladı Amerika’ya Türkiye’den. Çeşitli vesilelerle oturup konuşuyoruz kendileri ile. Bir tanesinin söylediği şey benim için oldukça önemli bir tespitti.

  • “Cuma günü camilerin normal namaz kılınan mekanı bile yarıya kadar ancak doluyor. Halbuki önceden alt kat, üst kat, yaz günlerinde cami avluları komple dolardı. Şimdi bomboş. Gençler zaten hiç yok.”

Tabii ki o kişi sadece kendi gittiği cami özelinde söylüyor bunu. Dolayısıyla genelleştirilemez. Bununla beraber bu tip gözlemlerini aktaran o kadar çok insan olduğunu duyuyorum ki sormayın gitsin. Sosyal medyadaki haberlerden de farklı bir sonuç çıkmıyor maalesef.

Şimdi sizi zaman tünelinde maziye doğru bir yolcuğa çıkartayım. Hırsızlıkların, yolsuzlukların çarşaf çarşaf sokaklara döküldüğü dönemlerde Ali Bulaç, “AKP dindarlığın içini boşaltıyor.” demişti.

Haklıydı.

İlk elden bilgisi ve tecrübeleri vardı Ali Bulaç’ın. Hem sosyolog hem de bir din alimi olarak yapmış olduğu değerlendirmeler sağlam bir zemin üzerine oturuyordu. Bununla beraber bir noktada yanılıyordu. AKP dindarlığın değil dinin içini boşaltıyordu. Nitekim bu eksendeki düşüncelerimi o yıllarda hemen kaleme aldım. Ali Bulaç’a, “Ali Ağabey yanılıyorsun. Dindarlığın değil dinin içini boşaltıyorlar.” diyerek itirazımı dile getirdim.

Zamanın beni haklı çıkarttığını düşünüyorum. Yukarıda verdiğim tek bir örnek bile bunun ispatı için yeterli.

Neden? 

Çünkü ibadetler içinde Cuma namazının yeri belli. 14 asırlık uygulamalarda da. Bizim kendi ömrümüz içine sığan şahitliklerimizin desteklediği üzere beş vakit namazını kılmayan insanlar bile Cuma namazlarını aksatmazlar. Bilmiyorum ki bu anlatılanlardan sonra “aksatmazlardı” demek belki daha doğru olur. Evet, iki eli kanda bile olsa hatta hutbeyi dinlemeseler dahi  iki rekatlık Cuma namazını mutlaka kılardı bizim insanımız. Dolayısıyla üzgünüm ama bu dindarlığın değil dinin içinin boşaltıldığının göstergesidir.

Daha birkaç gün önce Youtube kanalımda yayınlanan bir programın altına biz izleyici mealen şunları yazmıştı. Doğrudur yanlıştır bilemem ama doğruluk yanının ağır bastığını rahatlıkla ve içtenlikle söyleyebilirim.

  • “Cemaat sahadan çekilince sosyal medya ve TV programlarında ön plana çıkan bir takım din adamları dile getirdikleri söylemlerle insanlarımızın zaten pamuk ipliği ile bağlı olan dinle irtibatını iyice kopartıyorlar. Öyle şeyler dile getiriyorlar ki bunlara cevap verenler de olmayınca özellikle gençlerimiz dinden iyice uzaklaşıyor.” 

Tele-vaiz diye isimlendirilen bu kişilerin bahse medar insanı dinen kopartan yorumlarının konu başlıklarını da vermiş izleyici. Kadere iman’dan başlamış, hadislerin % 99’unun kabul edilemez oluşunu, Emevi İslam’ından İmam Buhari’nin İmam Azam Hazretlerini tekfir iddiasına kadar uzanan onlarca mesele sıralamış.

Hizmet Hareketi örgün eğitimin yanısıra ehli sünnet ve’l cemaat’in ve ana akım İslami yorumların yaygın eğitim ile insanlarımıza sunan en önemli yapıydı. Kimse bunu inkar edemez. Kur’an dersleri, hadis dersleri, ilmihal dersleri, Risale-i Nur  ve Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ‘Pırlanta’ serisi okumaları ile Hizmet sahih bilgi temeline dayalı olarak insanımıza dini eğitim veriyor ve mesafe kazandırıyordu. O izleyicinin dediği gibi o devreden çıkınca meydan istisnalar bir kenara kelimenin tam anlamıyla dinbazlara kaldı. Din ile oynayan demek dinbaz. Şahsi menfaatleri için dini sui istimal eden insan.

Sözün özü; yolsuzluklarına, hırsızlıklarına, şehvetlerine, makam sevdalarına, iktidar hırslarına alet eden siyasal İslamcılar maalesef dinin içini boşalttılar. Klişe söylem içinde ‘21 yıl geri gitsek 50 yıl ileride olacağız.’ 

Yani AKP’nin iktidara geldiği 2001 yılı şartlarına geri dönebilsek bugünkü halimizden belki 50 sene ileride olacağız. Bunun manası açık: 21 yılda ülke tam 50 yıl belki daha fazla kaybetti. Din ise malesef kaybedenler listesinin başında.

Ne diyeyim; Allah akıbet ü encamımızı hayr eyleye.

 

 

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

7 YORUMLAR

  1. Peki kader bu fetvayı niye verdi. Bunun hikmetleri nedir. Son 2-3 asır samimi, islam dünyasında iyi niyetle başlayan bir sürü hareket oldu, oluyor. Belli bir seviyeye geldikten sonra ya kendi kendilerine çelme takiyorlar yada birileri tarafından tirpanlanip etkisiz hale getiriliyorlar. Bu makus talih nasıl kirilabilinir. Allah in inâyeti, yardımı o noktada neden müminler le beraber olmuyor gibi duruyor. Mısır daki musluman kardesler, Türkiye de ki hozmetin başına gelenler etc. Bu kısır döngü nasıl kirilabilinir.

  2. Filistin vahsetine sessiz kalanlara yazıklar olsun! Niye sesiniz çıkmıyor. Çıkarlarınız mu uymuyor. Bu saatten sonra ağzınızla kuş tutsanız da beş para etmez. Bin kere bu vahsete ses etmeyenlere yazlıklar olsun.

  3. Kıymetli hocam yazdıklarınız aşağı yukarı 7-8 yıldır söylenenlerin tekrarı. Farklı bir şey yok yani.

    Alex kardeşim de haklı. İslam dünyasında hep aynı hayal kırıklıkları asırlardır devam ediyor!

    Bence bu neden? Buna cevap bulmak istiyoruz…

    Aynı şeyleri tekrar tekrar dinlemek istemiyoruz artık!

  4. Dindarlık azalıyor, insanlar camiden kopuyor, dinin içi boşalıyor…
    Bu illa kötü bir şey olmak zorunda değil.
    Eğer bu tespitler doğru ise, toplumda hala düşünen, düşündüklerinden sonuç çıkaran insanlar var demektir.
    Öbür türlüsü daha kötü olurdu. İnsanlar din adına işlenen her türlü pisliği görecekler ve bundan bir sonuç çıkarmayacaklar. Bu mu istediğiniz?
    İnsanlardan AKP-MHP seçmeni gibi olmasını mı bekliyorsunuz? Mecliste yargıda rüşvet iddialarının bu iki partinin oyları ile reddedilmesini görsün, yine de ezan bayrak adına bu partileri desteklemeye devam etsin…
    Ayrıca bence yazarın tespitler önemli ama yetersiz.
    Böyle orta yere, muhatabı pek olmayan tespitlerin fazla getirisi yok. Peki niye diğer adımlar atılmaz, gazetecilik yapılmaz?
    Ulaşın tek tek cemaat sorumlularına, gönderin sorularınızı, onlar ne düşünüyor anlamaya çalışın.
    Onlar cevap verir, vermez, o ayrı. F.to diyebilirler, görmezden gelebilirler, başka şeyler söyleyebilirler.
    Söylesinler. Bu da haber değeri taşır.
    En azından bu tavırları daha net bir şekilde ortaya çıkar, gelecek için belge oluşur.

  5. Eskiye dönüş başladı sanırım…
    Hoşunuza girmeyen, sayın yazarlarımızın canını sıkan yorumlar, motivasyon düşüklüğüne sebebiyet veriyor gibi her zamanki kılıflarla meşrulaştırılarak engellenmeye başladı…

    ayran gönüllü hürriyetçilik bu kadar olur.. Geçmiş olsun aca mı diyen heveslilerin heyecanına…

  6. Temcit pilavı tatlansin diye içine bi tutam Ali Bulac serpilmiş sanki. Ali Bulac karşısında haklı çıktığını zannetmek ayrı bir problem, Ali Bulac sayesinde yazıya değer kazandırmaya çalışmak ayrı problem. Bence Ali Bulaci rahat bırakmak lazım.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin