Siyasal İslamcıların Avustralya seçimlerinden alacağı dersler!

ENES CANSEVER – SYDNEY

Federal seçimler yapıldı.

Geçen yıl Ağustos ayında, Liberal Parti’de yaşanan liderlik krizinden dolayı Malcolm Turnbull’dan görevi devralan Scott Morrison, 30. Başbakan olarak ülkeyi yaklaşık 10 ay yönetti.

Ve erken seçim kararını alan Scott Morrison yeniden Avustralya’nın 31. Başbakanı koltuğuna oturdu.

Ben daima mucizelere inandım” diyen 51 yaşındaki Morrison Sydney’de coşkulu bir kalabalığa seslendi.

Morrison’un liderliğini yaptığı Liberal Parti’nin 3. kez üst üste gelen Cumartesi günkü sandık zaferini iki kızının doğum serüvenine benzetti.

Başbakan uzun süren bir tüp bebek tedavisinden netice alamadıklarını, kızlarının mucizevi bir şekilde doğal yollarla dünyaya geldiklerine dile getirerek, iki olay arasındaki sıradışılığın aynılığına dikkat çekti.

Kızları Abbey ve Lilly, nasıl mucizevi bir hediyeyse, bu seçim sonuçlarının da öylesi bir durum olduğunu aktardı coşkulu taraftarlarına.

SESSİZ SEÇMENİN GÜCÜ!

Haliyle ‘Sessiz Avustralyalılar’ diye ifade edebileceğimiz seçmen kitlesi, Liberallerin devamı yönünde irade yansıttı sandığa.

Oyun kuralına göre oynadı.

Mızıkçılık yapan yoktu.

Oyları yeniden sayalım diye sızlananlar da yoktu ortalıkta.

Gelgelelim, ‘Geri ver bakalım şu mazbatayı’ diyebilecek bir kaba güç de yoktu buralarda.

Böylesi ucuz yollara ve belden aşağı oyunlara başvurma tevessülünü hiç kimse aklına getirmedi.

Aklına getirenin aklından kuşkulanılırdı, emin olun. Kıta hayretlere boğulur, şaşılası bir durum olurdu bu.

Bu sonuçla, iki dönem geleneği bir deyime bitti.

Hep öyle olmuştu bugüne değin: İki dönem hizmet ifa eden, tabii bir yıpranmışlıkla veda ediyordu iktidara.

Bu gelenek Liberallerle tarihin raflarına özenle yerleştirildi Avustralya’da.

Parlamentodaki 150 koltuktan75’ni Liberaller66’sını ise İşçi Partililer, 1’ini Yeşiller, 5 koltuğu da bağımsızlar kazanmış oldu.

Gayri resmî sonuçlara göre, koalisyon hükümeti yüzde 41,6 oranında oy aldı.

İktidarı devralma motivasyonuyla seçime giren İşçi Partisi 5 kayıpla, 66’ya düşürdü sandalye sayısını.

2007 yılından 2013 Eylül ayına kadar İşçi Partisi iktidarı gördü ülke.

2013’te gerçekleşen genel seçimlerde Liberal Parti-Ulusal Parti koalisyonu iktidara geldi.

6 yıllık iktidara bir üç yıl daha eklenmiş oldu.

Başbakan Morrison bir dönem daha hizmet etme imkanı buldu böylece.

Ülke, son 10 yılda 6 Başbakan gördü.

Bunlardan, Kevin Rudd ile Julia Gillard İşçi (Labor) Partili;

Tony AbbottMalcolm Turnbull ve Scott Morrison (2. kez) ise Liberal Partili başbakanlardı.

Şayet yeni dönemde olası bir liderlik kavgası çıkmazsa, Morrison en uzun süreli Başbakan olacak Kıta Ülkesi’nde.

Bir bakıma, bu seçim, renkliliğinin yanı başında, ders niteliğinde önemli sonuçları da gösterdi bizlere.

İlkler ve ilginçlikler yaşandı.

İlginç örnekler: Çeyrek asırdan beri bölgesinin müdavimi, hep seçilen ve siyaseti böylelikle sürdüren eski Başbakan Tony Abbott seçilemedi.

Seçim bölgesini önemli sayılabilecek oy farkıyla, bağımsız aday Zali Steggall’a kaptırdı.

Ama asıl üzerinde durulması gereken sonuç: Çok kültürlü ve göçmenlerden oluşan Avustralya’nın huzurunu bozmaya çalışan, göçmen karşıtı ırkçı söylem ve eylemleriyle son dönemde gündem olan Senatör Fraser Anning’in sandığa gömülmesiydi.

Yüzünde yumurta: Sağ kanatlı Fraser Anning koltuk kaybetti

Hatırlanacaktır, Yeni Zelanda’daki terörist saldırı ve Müslümanların ölümüyle ilgili yakışıksız ifadelerinden dolayı, 17 yaşındaki Avustralyalı bir genç Senatör’ün kafasında yumurta kırmıştı.

17 yaşındaki delikanlı Will Connolly, bu hareketiyle, Müslüman, Hristiyan herkesin takdirini kazanarak, yakın tarihe ‘yumurta çocuk’ (egg boy) olarak geçti.

Aslında Fraser Anning’in seçimi kaybetmesi, dünyadaki tüm radikal siyasetçiler için ibret olmalı.

İSTİFA AHLAKI VE 119 YIL ÖNCE KADINLARA TANINAN SEÇİLME HAKKI!

Avustralya parlamenter demokrasiyle yönetilen bir ülke.

Siyaset tarihinde önemli adımlara öncülük etmiş bir ülke.

Mesela, dünyada kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasına 1893’te Yeni Zelanda öncülük etmiş. Hemen ardından 1900’de, yani bundan tam 119 yıl önce Avustralya bu kararı kabul eden ikinci ülke olmuş. Bu iki ülkeyi, bugün dünyada her yönüyle cazibe merkezi olan Finlandiya ve Norveç takip etmiş.

Demokrasi ahlakı bu nedenle buralarda dimdik ayakta.

6 yıldan beri İşçi Parti’nin liderliğini yapan ve 52 yaşında olan Bill Shorten, sandık sonuçlarının açıklandığı akşam, seçim yenilgisi nedeniyle Parti Başkanlığından istifa etti.

Önce yenilgisini kabul etti, sonra da vakit geçirmeksizin görevinden ayrıldığını ilan etti.

Shorten, tüm kamuoyu anketlerinin de tahminlerine göre, büyük bir ümitle iktidar beklerken, karşı karşıya kaldığı yenilgiyi taraftarlarına şu sözlerle ifade etti: “Hepinizin acı çektiğini biliyorum, çünkü ben de öyleyim.”

Acıyı hissedebilen ve uzatmalara gerek kalmaksızın, taraftarlarına acı çektirmeden çekilmesini bilme ahlakı.

Büyük bir olasılıkla, partide beraber çalıştığı mesai arkadaşlarından birine bayrağı devredecek.

Kavgasız ve gürültüsüz bir şekilde bayrağa devretme ahlakı…

Bizim siyaset erbabını ancak ölüm ayırır koltuklardan.

ANTARTİKA’DA BİLE OY KULLANILDI

Avustralya yerlilerine, 1962 yılına kadar oy kullanma hakkı yoktu.

1982’den bu yana devlet, en ücra bölgelerdeki topluluklara mobil sandıklar ulaştırıyor.

Bu seçimde en ücra bölgelerdeki 3 binden fazla seçmen oy kullandı.

Avustralya gibi, nüfusu çok geniş bir coğrafyaya yayılan ülkede, sandığı her noktaya ulaştırabilmek büyük bir lojistik çaba gerektiriyor. Bunu yaparken, tekneler, uçaklar, arazi araçları ve helikopterler kullanıldı. Yalnızca 10 seçmeni olan uzak yerli topluluklara bile ulaşıldı.

Yalnızca yerli toplulukları değil tabi…

Çok sayıda çiftlik ve maden ocağı olan bölgelerdeki seçmene posta yoluyla oy kullandırıldı.

Torres Boğazı’nda en az 274 ada bulunuyor ve bunların 17’sinde yerleşim, dolayısıyla seçmen var.

Burada yaşayan 4,231 kişi seçmen kaydı yaptırdı.

Hatta Antartika’da bile sandık kuruldu.

Evet, bu gerçek.

Bu seçimde 49 Avustralyalı Antartika’da oy vermek için kayıt yaptı.

Bunların arasında, mühendis, iş ve bilim insanları yer alıyor.

Her yıl 500’den fazla Avustralyalı güneydeki Antartika’ya gidiyor ve burada uzun süre geçiriyor.

ERKLERİN AYRILIĞI

Avustralya federal sisteminde siyasi güç, merkezi hükümetle eyaletler arasında paylaşılıyor.

Cumhurbaşkanı konumundaki Genel Valice temsil edilen ve kraliçeye bağlı parlamento; Senato ve Temsilciler Meclisi’nden oluşuyor.

Yasama, yürütme ve yargı adeta saat gibi çalışıyor.

Erkler ayrılığı ideal şekliyle uygulamada.

Yargı yasama ve yürütmeden tamamen bağımsızdır.

Temsilciler Meclisi, daha çok Alt Meclis olarak bilinir ve Avustralya çapında 150 seçim bölgesini temsil eden milletvekillerinden oluşur.

SEÇİMİN SONUCU, HOŞGÖRÜ VE KABULLENME

25 milyon nüfusa sahip Avustralya’da, bu seçimde 16 milyon 424 bin 248 kayıtlı seçmen sandığa gitti.

Seçimin sonucu ne olursa olsun, hoşgörü ve kabullenme duygusu ağır basar.

Kıyamet kopmaz.

Şaibe karışmaz.

Hayat normal seyrinde akmaya devam eder.

Seçmen sadece seçim günü sandığa giderek görev ifa eder.

Sonra da herkes sakince kaldığı yerden hayatına devam eder.

Yine öyle oldu, kıyamet kopmadı, şaibe karışmadı, görevler ifa edildi ve ayını sakinlik baş gösterdi. Herkes ailesiyle hafta sonunun keyfini çıkardı.

Bir şölen oldu sanki, angajmanlar sınırlı, fanatizm yok denecek kadar azdı.

Vatandaş, siyasete angaje değil, siyasetçiyi hiç tanımaz.

Herkes işinde gücünde, günün 24 saati siyasetçiler ekranlardan ahlak dersi vermediği için, çoğu tanınmazlar.

Bize garip gelebilir belki ama bundan bir süre önce bir coffee shop, kendilerinden kahve alan Başbakan Scoot Morrison’u tanımayarak, sıradan bir müşteri muamelesi yaptı.

Etrafında koruma ordusu, zırhlı araçlar ve sayısız Mercedesler de yoktu.

Başbakan alınmadı, gurur meselesi yapmadı. Genç rencide olmadı.

Doğru olan da bu değil mi?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin