YORUM | ALPER ENDER FIRAT
İnsan bir yolcudur der Bediüzzaman. Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder.
Bu yolculuğun dünya tarafı bir sınanma mahalidir. Akıl baliğ olan herkes sınanır. Servetle, şehvetle ya da devletle. Bazen korkudur bu sınanmanın adı bazen gelecek kaygısı. Bazen dünya cennetidir önüne serilen, bazen ulaşma hayaliyle yanıp tutuşulan bir makamdır.
Bazen ikbal-ı dünya sevdası sınanırken çukura düşürür insanı, bazen de doymak bilmez hırsı ve tamahkarlık al aşağı eder. Hasılı insan olan herkes nefes aldığı müddetçe sınanır, sınanır, sınanır. Kimliği, aidiyeti, inancı ne olursa olsun herkes son nefesine kadar sonucundan kimsenin emin olmadığı bir şekilde sınanır.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Evet bilindik bir şeyi tekrar ettiğimin farkındayım. Hele de din ile barışık, azıcık da olsa dini terbiye almış herkesin bildiği şeyler bu yazdıklarım.
Ancak hizmeti savunan bazı sosyal medya hesaplarında sık sık şöyle mesajlar yayınlanıyor; şu adamlar bir zamanlar Zaman Gazetesi’nde yazıyordu. Altına bir de liste ekliyorlar; İbrahim Kalın’dan, Naci Bostancı’ya Mehmet Barlas’dan Etyen Mahçupyan’a, oradan Alev Alatlı’ya kadar bir dizi ismi sıralıyorlar. Yani şunu demeye getiriyorlar, ‘Bugün bize saldıran bu adamlara bir Zaman Gazetesi maaş veriyordu. Gazetenin yöneticileri bu adamların ne mal olduğunu fark etmekten acizdi, bunların nasıl yalpalayacaklarını göremedi. Bu durum en iyi ifadeyle basiretsizlikten başka bir şey değil. O zaman ey takipçilerim her türlü nefret ve öfkenizi bu yöneticilere kusabilirsiniz.’ Kimin nerede nasıl bir karın ağrısı, öfkesi, hıncı varsa maske takıp hepsini kusuyor. Bu tarz twitler ve mesajlar, hizmeti savunuyor görünen bazı hesaplarca sistematik olarak yapılması enteresan.
Sürekli bu tarz ithamlarda bulunanlara soruyorum: İnsanların hangi sınanmada nereye savrulacağını kim bilebilir, ya da bu mesajları yazan insanların kendileri dünya sınavını geçtiklerinden nasıl emin olabiliyor. Allah muhafaza etsin birkaç sene sonra bir sınanmayla savrulmayacaklarından, çukurlara düşmeyeceklerinden nasıl bu kadar emin olabiliyorlar?
Nihal Bengisu bir zamanlar Zaman’da, Aksiyon’da çalışmış şimdi bambaşka bir yerde duruyormuş, Nabi Avcı Zaman’ın kurucu kadrosunda yer aldıktan 25 sene sonra AKP saflarında durup hizmet aleyhtarı olmuş. Naci Bostancı Zaman’da köşe yazarıyken şimdi AKP’nin kurşun askerine dönmüş ve saire ve saire…
Vakti zamanında sağduyulu yazılar yazıyorlarsa, akl-ı selim önerilerde bulunuyorlarsa kim olsa yazdırırdı. Daha sonra kimin nereye evrileceklerini kim bilebilir. İnsan kendisinin neye döneceğini bilemiyor, hangi taşın altında kalacağını öngöremiyor. Başka birinin neye döneceğini, hangi sınavda hangi tepkiyi vereceğini nasıl bilebilsin? Her daim ettiğimiz ‘Allahım ayaklarımızı kaydırma’ duası sırf bu yüzden değil midir?
Kim insanların kalbini, nereye gideceğini, ne olacağını bilebilir? Kemalettin Özdemir’in, Latif Erdoğan’ın bu hale geleceğini kim bilebilirdi? Ya da bir zamanlar Peygamberin dizinin dibinde oturan vahiy katibinin Müseyleme’nin ordusunda ölmesini nasıl açıklayacaksınız?
İmtihan olunmadığı bir sınavın kahramanlığını yapmak, çok kolay görünüyor olabilir. Ama herkesin sınandığına ve bir hesap günü olduğuna inananların bence bir kere daha düşünmesi gerekir.