YORUM | ALPER ENDER FIRAT
AKP Genel Başkanı Recep T. Erdoğan’ın, “İstanbul’da CHP belediyesi ne yapıyor? Bakıyorsunuz anlaşma yapmışlar, ne yazık ki terör örgütü aparatları olarak da bunlar İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde istihdam ediliyor. Aynısı Ankara’da, aynısı değişik yerlerde, sinsi oyunlarını deşifre edeceğiz” sözleri iktidarın seçimlerde kaybettiği belediyeleri elinde bulundurdukları ‘sihirli formül’ ile geri almaya niyetli olduklarını iyice ortaya koydu.
AKP iktidarını bütün badirelerden kurtararak bugünlere kadar ulaştıran bu sihirli formül, önünde engel gördüğü herkesi bir şekilde terörist olarak yaftalayabilmesi ve bu yaftayı muhalefete de kabul ettirebilmesiydi.
Ülkedeki terör tanımını muhalefetin yardım ve yataklığıyla o kadar uyduruk bir çerçeveye indirdiler ki bu tanımlamayla Türkiye’deki herhangi bir kişinin terörist olabilmesi an meselesi haline geldi. Yüzbinlerce kişi falanın akrabası, filan gazeteyi okuyor, şu bankada hesabı var diye terörist ilan edildi ve cezalandırıldı. Bu yolu iktidara açanların, buna zamanında gerektiği şekilde itiraz etmeyenlerin, hatta Saray’ın uydurduğu jargonu ağzını yaya yaya kullananların, bundan sonra başına geleceklere şikayet etmesi elbette ki anlamsızdır.
Öyle ahmakça gerekçelerle insanların mallarına el konulup kayyıma devredildi ki aynı gerekçelerle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını da kolayca terörist ilan edilebilmesi mümkündür. Mesela 15 Temmuz’dan sonra sadece falanın akrabası olmak suçlamasıyla ceza alan ve hapis yatan yüzlerce insan var. Ekrem İmamoğlu’nun akrabaları biraz eşelense, içinden gazete abonesi, Bank Asya’da hesabı olmaktan dolayı ceza almış birileri mutlaka bulunur. Aynı şey Mansur Yavaş için de geçerli. Herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının maruz kaldığı bu duruma neden bu belediye başkanları da maruz kalmasın?
CHP ve diğer muhalefet böyle terörist mi olur, bu iltisak, irtibat saçmalığı nedir, eline silah almamış, cebir ve şiddet yoluyla kimseye fiske vurmamış insanlar nasıl terörist ilan edilebilir diye sormadıkça kayyım belasından kurtulabilmesi mümkün değildir.
Özgürlüğü ve hukuku amasız, fakatsız, gizli ajandasız bir şekilde savunmadıkça İktidarın gözüne kestirdiği hiç kimse irtibattan da iltisaktan da kurtulamayacaktır!
Her neyse muhalefet açılmasına yardım ettiği kuyuya kendisi düşecek. Kurt, belediyeyi yemeye karar vermiş bunun kılıfını bulmak hiç de zor değildir.
AKP’nin seçimlerde kaybettiği belediyelere yeniden göz dikmesinin altında Recep T. Erdoğan’ın muhalefet bloğunu çökertme, onları birbirine düşürme hesapları yatıyor. İstanbul ve Ankara gibi belediyelere çökerek, hem CHP tabanını, hem de HDP tabanını muhtemel bir seçim sürecinde birbirinden iyice ayrıştırma amacı taşıyan bir hamle bu.
Cumhur İttifakı’nın bütün seçim stratejisi muhalefet blokunu parçalama üzerine kurulu olacak, zaten başka bir seçenekleri de yok.
Ülke seçim sürecine girdiği anda olacakları söyleyeyim. İktidar, CHP’li belediyelere terör gerekçesiyle kayyım atadığı bir zamanda, PKK’nın devreye girip terörü tırmandırmasına neredeyse kesin gözüyle bakılabilir. Terörün yeniden tırmandığı bir zamanda da Duran Kalkan ve benzerlerinin, çıkıp HDP mutlaka CHP ile beraber hareket etmeli, AKP’yi devirmenin tek yolu bu diye bir video yayınlayacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok.
Hep aynı basit ama etkili oyun Cumhur İttifakı’nın tek kurtuluşu gibi görünüyor.
Pkk dan bir mesaj türklere verilmek istendiğinde bir kısım tv kanalları duran kalkanın yada murat karayılanın hep aynı fotoğrafıyla yani dağda çekilmiş fotoğrafıyla açıklama yaparlar. Bilerek dağ fotosu kullanılır ki sanki adam sürekli dağdaymış gibi bir algı oluşur. Halbuki o adamlar her yerde cirit atmaktadır. Adamları sadece eski bir fotodan tanıyoruz. Sanki hep aynı yerde duruyorlar. Bizde hergün şu kadar terörist öldürdük diye sayıyoruz parmaklarımızla. Ne zaman pkk dan bir açıklama yaptırılırsa bu haber bir mesaj havasında türklere okutturulur. Sonra bu adamlar yine kayıplara karışır. Adamlar hep türkiyenin çevresindeymiş gibi bir hava oluşur. Ama o adamlar bir türlü bulunamaz. Sadece türklere pkk üzerinden mesaj verilmek istendiğinde birden ortaya çıkarlar ve görevlerini gerçekleştirdikten sonra derinliklere doğru kaybolur giderler.
Bence chp üzerine yürümeyecekler. Chp üzerinden hdp ye yürüyecekler. Yani chp yi pkk ile irtibatlandırıp pkk üzerinden baskı kurarken asıl olarak hdp nin üzerine yürüyecekler. Chp nin elini bağlıyorlar. Hdp operasyonlarında eli bağlı olacak tıpkı 15 temmuzda sanki eli bağlı olduğu gibi. Cihatçıları ‘pkk’ lılar üzerine sürecekler. Mhp, chp, hdp cihatçılara tuzak kurmaktadır. Galiba hdp nin pkk iltisakını göstermek için 15 temmuza benzer bir olay yaşanacak. Bu pkk ya karşı hassas olan insanların duyarlılığında zirve yapacak. Sonra bu öfke pkk dan alınacak yani pkk unutturulacak ve tamamen hdp ye yönlendirilecek. Hdp li kürtler cemaat gibi terörist olacak. Hdp kapatılabilir ve sonrasında hdp operasyonların sayısı artacak.
Bunun neden operasyon olduğunu şöyle anlayabiliriz, hdp baskıya rağmen çok ‘demokrat’ davranmaktadır. Ağzından demokrasi ve demokratik çözümü, ne demekse eksik etmiyor. Yani iki faşist liderin yönettiği rejimde demokrasi, demokrasi demek pek inandırıcı gelmiyor. Çünkü gerçek yüzlerini geçmişten görebiliriz. Demek ki cihatçılar ışid gibi kobanedeki gibi saldırdıklarında yada ona benzer görüntü oluşturulduğunda kendilerini dünya kamuoyuna hazırlamaktadırlar. Dünyada demokrasi mücadelesi olarak gösterilecek. Hdp sayılı isim bu planı bildiğinden şu anda çok tuhaf kaçan tutumların anlamı ortaya çıkmaktadır. Güneydoğu galiba biraz karışacak. Bu süreçte bence duranı yada karayılanı pek sahneye çıkartmak istemezler. Çünkü onlar pkk nın terör tarafını temsil etmektedir. Hdp liderliğinde yani ‘demokratik’ güçler liderliğinde bu mücadele sürdürülecektir. Cihatçıların vahşiliklerine karşı kürtlerin aşırı demokratik duruşunu seyredeceğiz. Adeta pkk yı barışın temsilcisi göstermek için hazırlanan bir proje, 15 temmuz darbesinin ikinci ayağı olacak. Türk ordusunun dağıtılmasının nedeni biraz da bugüne hazırlıktır. Artık projelere çıldıran, itiraz eden kalmadı.