YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN
Bu yazıyı okumadan önce “Amerika-Türkiye hattında organize işler” başlıklı yazımı okumanızı ve “Zarrab’dan sonra Baran Korkmaz; Erdoğan kara kara düşünüyor” başlıklı Youtube videomu izlemenizi tavsiye ediyorum. Çünkü Sezgin Baran Korkmaz ve ilişkilerine dair temel bazı noktaları bilmezseniz birazdan okuyacaklarınız yerli yerine oturmayacaktır.
Gerek yazı gerekse de videoda detaylıca anlattım.
Her ne kadar ‘işadamı’ olarak tanıtılsa da Sezgin Baran Korkmaz aslında bir tefeci ve bizzat Erdoğan ve çevresinden kurduğu güçlü bağlantıları sayesinde Türkiye’nin köklü firmalarına ‘çöken’ bir isim.
Erdoğan medyası para aklama ve çökülen şirketleri kamufle etmek için Sezgin Baran Korkmaz’dan ‘yerli Robin Hood’ çıkarmaya çalışsa, sayfalar dolusu ‘başarı hikayesi’ yazsa da gerçekte herhangi bir fabrika, üretim filan yok.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Korkmaz’ı bugünlerde dünya medyasına taşıyan olay ise Utahlı ortaklarıyla ABD Hazinesini yüzmilyonlarca dolar dolandırmaları.
ABD’den ‘çalınan’ paralar ise uçaklarla Türkiye’ye taşındı. Neden Türkiye derseniz cevabı basit:
Çünkü Türkiye’de kara para aklamak çok kolay ve cezası yok denecek kadar az. Hele bir de Korkmaz’ın yaptığı gibi Saray ahalisini ‘görürseniz’ size her kapı sonuna kadar açılıyor.
BÜYÜ BOZULDU, ERDOĞAN’IN GÖZÜ AÇILDI!
Baran Korkmaz’ın ortakları yakayı ele verip ABD savcısıyla anlaşınca işin rengi değişti.
Hikâyenin buraya kadar olan kısmını zaten tr724.com’da etraflıca yazmıştık. Yani Baran Korkmaz ve ilişkileri uzun süredir radarımızdaydı.
Baran Korkmaz’ın ABD’li ortakları suçlu bulunduktan sonra Türkiye’de ilginç bir şey oldu. Normal şartlarda hırsızlığı, kara parayı, mala çökmeyi suç ya da ayıp bile görmeyen Erdoğan rejimi bir anda Sezgin Baran Korkmaz ile ilgili soruşturma açtı.
Mali Suçları Araştırma Kurulu, SBK Holding’in kayıtlarına bakmaya başladı.
Sonrasında sürpriz bir şey oldu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı SBK Holding ve ortaklarının mal varlıklarını dondurdu, yurt dışı çıkış yasağı getirdi. Sedat Peker’in on milyonlarca kez izlenen videolarında anlattığına göre bu aşamada devreye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu girdi ve Korkmaz’a ‘kaç’ dedi.
Berat Albayrak’a bağlılığı ile bilinen İstanbul Adliyesi’nde İrfan Fidan ve Hasan Yılmaz’ın el çabukluğu ile el koyma kararı kaldırıldı. Banka hesapları serbest bırakıldı. İrfan Fidan ve Hasan Yılmaz Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen ve Saray’dan gelen emirleri sektirmemeleri ile bilinen yargı bürokratları.
Zaten bu olaydan sonra Fidan Anayasa Mahkemesi’ne üye yapıldı Hasan Yılmaz ise Adalet Bakan yardımcısı oldu.
Yani üst perdeden ödüllendirildiler.
Baran Korkmaz yurtdışına çıktıktan sonra Erdoğan medyası bir anda Korkmaz’ın ‘kirli ilişkilerini’ keşfetti. Düne kadar övgüler dizdikleri, ‘yerli Robin Hood’ diye tanımladıkları Baran Korkmaz’ın rüşvetçi, tefeci ve kanun kaçağı olduğunu keşfettiler (!)
Aslında herhangi bir aydınlanma filan yaşamadılar çünkü Saray’dan öyle bir talimat geldi.
Peki Erdoğan’ın oyun planı neydi?
İşte dananın kuyruğunun koptuğu yer burası. Erdoğan ve Saray ahalisi ABD’de yaşanan gelişmeleri yakından takip etti.
Baran Korkmaz’ın ‘kaçışının’ olmadığını görünce dümeni kırdılar. Baran Korkmaz ile ilgili Erdoğan medyasında olumsuz haberler manşete çıkmaya başladı.
Bir buçuk aydır Sedat Peker’in açıklamalarına üç maymunu oynayan iktidar medyası, bir anda Sezgin Baran Korkmaz’ın kirli ilişkilerini haber yapmaya başladı.
Buradaki oyun planı şuydu: Erdoğan ABD’ye karşı ‘bakın biz de bu adamın peşindeyiz, bizim için de kirli birisi, biz yargı sürecini işletiyoruz, olayın bizimle ilgisi yok’ demek istiyordu. Böylece hem imaj çalışması yapacak hem de iade süreci için zemin hazırlamış olacaktı.
Bir başka ifadeyle Türkiye içinde uzmanlaştıkları ‘algı yönetimi’ meselesini uluslararası bir boyuta taşıyorlardı.
Nitekim Anadolu Ajansı dahil tekmili birden bu plana uygun haberler yaptılar. Ancak ABD bu oyunu ‘yemedi’.
ABD Adalet Bakanlığı Pazartesi günü bir açıklama yaparak Baran Korkmaz’ın Utah’ta mahkeme önüne çıkarılması için iade talebinde bulunduklarını açıkladı. ABD ile Avusturya arasında yapılan anlaşmalar nedeniyle Korkmaz’ın yakın gelecekte Utah’a uçmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Türkiye’nin son dakikada yaptığı hamleler boşa çıktı.
BARAN KORKMAZ’IN DOSYASI DA KAPATILMIŞ MIYDI?
Bu arada Baran Korkmaz dosyasına çalışırken ilginç detaylara ulaştım.
Aslında Baran Korkmaz’ın tefecilik ve çökme işleri emniyetin radarına takılmış. Hatta Ankara merkezli bir operasyon için teknik takipler yapılmış ve dosya ilerletilmiş.
Operasyon için son aşamaya gelinmiş.
Ancak 17 Aralık 2013 büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası Erdoğan emniyete darbe yapıp tüm kadroları dağıtınca Baran Korkmaz’ın dosyası da emniyetin tozlu raflarına atılmış.
Daha sonra da tümden imha edilmiş. Yani Erdoğan kendini kurtarmak için polise darbe yapmasa Türkiye’nin başına bela olan bir konu daha yolun başındayken önlenmiş olacaktı.
BARAN HER ŞEYİ KAYDETMİŞ
Şimdi gelelim son kulislere.
Baran Korkmaz’ın bir süredir ABD’lilerle temasta olduğunu girişte linkini verdiğim videoda anlatmıştım.
Hatta bu ‘temas’larda ‘arşivindeki’ bazı görselleri ve yazışmaları da göstermiş.
Peki Korkmaz’ın arşivinde neler var?
Duyumlara göre çok şey var. Her şeyden önce ‘Saray ahalisi’ ve onların medyadaki uzantılarının uykuları kaçacak.
Üstelik dosyalar sadece Utah merkezli kara para aklama olayı ile sınırlı değil. Malum olduğu üzere Baran Korkmaz’ın adının geçtiği iki ayrı dosya daha var ABD’de.
Bunlardan birisi Bora Jet’e çökülmesi olayı diğeri de özel yetkili savcı Robert Mueller’in Rusya soruşturması.
Bora Jet’e çökmek için Yalçın Ayaslı’ya ‘FETÖ’ iftirası attılar ama Ayaslı dişli birisi ve ABD’de güçlü ilişkileri var. Öyle ki Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Murat Mercan, hakkında o kadar yalan haber yapılan, malına mülküne çökülen Yalçın Ayaslı’nın ayağına gitmek durumunda kaldı.
Baran Korkmaz’ın bu dosya kapsamında anlatacakları içinde Erdoğan’ın yakın halkasından isimler var.
Konuya yakın bir kaynağın ifadesine göre “Erdoğan rejiminin ABD’de çevirdiği tüm film fırıldakların içinden birisi Korkmaz ve yaptığı her şeyin kaydını tutmuş.”
Dolayısıyla Ekim Alptekin’den Berat Albayrak’a Mehmet Ali Yalçındağ’dan Nedim Şener’lere Soner Yalçınlar’dan Ergun Diler’lere çok sayıda rejim aparatı için kâbus dolu günler kapıda.
Korkmaz konuşmaya başlayınca bu kez Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn’in dosyası da tekrar açılacak ve mesele ABD medyasının manşetlerine çıkacak.
Yani Zarrab’dan sonra Korkmaz’la da Erdoğan ve ekibinin kirli işleri dünya medyasının manşetlerine taşınacak.
Peki Korkmaz ne yapar?
En son yapacağı şeyin paşa paşa cezaevinde yatmak olacağı kesin. Etrafına söylediğine göre iddianameye konu olan 133 milyon doları geri ödeyecek ve ceza almamak için savcıya ‘her şeyi’ anlatacak.
Korkmaz birçok yönüyle Zarrab’dan daha önemli bir dosya ve anlatacakları doğrudan Erdoğan ile ilgili.
Yani Zarrab’dan daha büyük bir dosya.
Erdoğan’ın temel bir handikapı daha var. Trump döneminde bir şekilde işlerini hallediyordu. Ancak şimdi Beyaz Saray’da Biden var ve yeni yönetim güçler ayrılığına saygılı.
Yani bir telefonla savcıya mahkemeye müdahale dönemi bitti. Dahası Biden yolsuzlukla ve otoriter liderlerle mücadeleyi programına koydu.
Dolayısıyla Erdoğan için işler daha da zorlaşacak.
HER YERDEN PATLADI
Şöyle bir tablo düşünün ki o da ‘şimdilik’;
Ukrayna’da Nuri Bozkır var ve Erdoğan’ın silah kaçakçılıklarını anlatıyor. Şimdilik Ukrayna’da ama ABD’nin radarında.
Birleşik Arap Emirliklerinde Sedat Peker var, o da uyuşturucudan silah kaçakçılığına kara para aklamaktan cinayete kadar AKP iktidarının kirli çamaşırlarını ortaya döküyor.
Anlattıkları içinde Erdoğan yok denecek kadar az ama ortalık kokudan geçilmiyor.
Reza Zarrab zaten ABD’deydi ve anlattıkları yeni yutulur türden değildi.
Üstelik hala ABD’li savcılarla çalışıyor. Yakında başlayacak Halkbank davasında yeniden kürsüye çıkacak ve bu kez ‘yukarıya’ dair detaylar-deliller verecek.
Avusturya’da tutuklanan Sezgin Baran Korkmaz’ın ABD’ye taşınması an meselesi.
O da kara para dahil Erdoğan ve yakın çevresinin karıştığı pis işleri anlatacak. Elindeki -hayli geniş olduğu söylenen- delilleri ABD’li savcılarla paylaşacak.
Arjantin’de Serkan Kurtulmuş var ve inanılmaz şeyler anlatıyor.
Bunlar şimdilik ortaya dökülenler. Erdoğan rejimi bir çatırdasın, ‘bir tripod bir kamera’ diyecek onlarca kişi sırada bekliyor.
Havuz’un moda tabiriyle ‘büyük resme bakınca’ ne görüyorsunuz?
Zarrab ve Korkmaz olaylarında Amerikan menfaatleri söz konusu olmasaydı. Bu olaylar kamuoyunda bu kadar gündem olup, Akp yi sarsmazdı. AKP’nin ipini Amerika çekecektir. Çünkü Türkiye güçlü bir NATO ülkesidir. Yani Rusya ve Çin’e karşı Uç Beyidir. Şer doğanın aşağılık emellerine kurban etmeyecektir. Zaman en iyi şahittir.