YORUM | BÜLENT KORUCU
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sezen Aksu’yu ‘dilini koparmakla’ tehdit etti. Bir camide, hem de mihraba geçip mikrofonu eline alarak yaptı bunu. Korkunç kelimesi karşılamıyor yaşananı. Ülkenin cumhurbaşkanı, marjinal radikal dinci örgüt jargonuyla böyle cümleler kuramaz.
Cami çıkışında seçilmiş ve tembihlenmiş muhabir görünümlü kişilerin sorularını bile beklemedi. Caminin içinde, imamın namaz kıldırdığı mihrabın önünde cemaate hitap ederek sarf etti o sözleri. Büyük Çamlıca Camii’nde, kendisinin ‘Selatin’ camii gibi gördüğü ibadethanede, “Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir,” dedi. Nasıl koparacak o dili? Cumhurbaşkanı, bu sözün nereye varacağını düşünemiyor olamaz.
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Erdoğan’a ‘halife’ gözüyle bakan binlerce fanatik var. Sezen Aksu’ya dönük suikast eylemi için emir telakki etmez mi? O dili koparmak için harekete geçmez mi? Evinin önünde gösteriyle başlayan eylemlerin nereye varacağı kestirilebilir mi? Emniyet güçleri, böyle bir tehdit ve ihtimali bertaraf etmek için kılını kıpırdatır mı bu saatten sonra. Yüzlerce trol hesabıyla linç kampanyası düzenlediler. Yetmedi, MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Serçeysen serçeliğini bil” diye eleştirdi. Cüppeli Ahmet’ten Diyanet’e oradan İhsan Şenocak’a varıncaya kadar bütün savaşçılar meydana sürüldü. Sonunda Erdoğan bizzat devreye girdi.
Zam yağmuru vatandaşın gündemini oluşturmaya devam ettikçe anketlerde can sıkıcı sonuçlar engellenemiyor. Tek çare gerginlik, kutuplaştırma ve giden seçmeni ideolojik kaygılarla geri döndürme… Elektrik ve doğalgaz faturalarının posta kutularına ulaşmasıyla birlikte herkes zamları derinlemesine hissetti. Yükselen hoşnutsuzluğu bastırmanın ve gündem değiştirmenin yolu kutuplaştırma ve yapay tartışmalar. En kolay yolu ise “Yetişin din elden gidiyor” vaveylası. 5 yıldır o şarkı piyasada elden gitmeyen din bugün mü gidecek. Yoksa elden giden din değil de iktidar mı? Erdoğan, 2017’de çıkan “Şahane bir şey yaşamak” adlı parça üzerinden koparılan yapay fırtınayla yelkenlerini şişirmeyi umuyor.
Şarkı yayınlandığında hükümette olan AKP, yani bandrolü Bakan Nabi Avcı’dan almışlar. Erdoğan, onların da dilini koparacak mı? Peki ya şarkının yapımcısı Polat Yağcı’nın neresini kesecek? Polat Yağcı kim mi? Erdoğan için seçim şarkısı yazdıran, şarkıcı-türkücü tayfayı öbek öbek Saray’a götürüp biat ettiren, cumhurbaşkanı için yaş günü tertip edip yalakalığın dibine vuran kişi. Erdoğan’a yakınlığı sayesinde müzik piyasasında tekel haline gelen, ondan habersiz uçan kuşun yuvasının devlet eliyle bozulduğu yapımcı. Bu şarkıdan asıl para kazanan, her türlü tanıtımını ve yayın planlamasını yapan kişi. Hadi ondan ve şirketi Poll Production’dan da hesap sorun…
Dini konulardaki samimiyetsiz duyarlılık için AKP’li konuşmacılardan örnekleri önceki yazımda vermiştim. En bilineni Bakan Egemen Bağış’ın ‘Bakara-makara’ gafıydı; bırakın cezayı ödüllendirildi. Peki ya Saray’da Erdoğan’a temenna dizen, yaş günü şarkıları besteleyenler… Onları Cübbeli Ahmet’in dergahından mı toplayıp götürüyor Polat Yağcı? Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses öyle şarkılar söylüyor ki Hayrettin Karaman bile aciz kalır, kılıf uyduramaz. Gündemi değiştirdiği için avuçlarını ovuşturarak takip ettikleri, çaktırmadan benzin döktükleri ‘sahneye külotla çıkanlar’ tartışmasında, Yağcı’nın sanatçıları kaç puan alır? Onlar çarşafla mı şarkı söylüyor? Girin Poll Production sayfası görün. Kimsenin sahnede ne giydiği umurumda değil. Amacım Reis’e maddi manevi rüşvet ödeyene, biat edene her şeyin serbest olması; diğerlerinin gözünün üstünde kaşı var diye infaz edilmesine dikkat çekmek. Hepsinden önemlisi şahsi çıkarları için ülkeyi ateşe vermeyi göze almak, benzin olarak da dini kullanmak. Erdoğan nerede duracak bilen var mı?