İnsanlığın kirli tarihi ya da FIFA (6)
YORUM | M. NEDİM HAZAR
1974 yılında FIFA yönetimini ele geçiren Belçikalı silah tüccarının Brezilyalı yüzücü oğlu Joao Havelange, ilk partnerini seçimden bir önceki gece bulmuştu: Horst Dassler.
Bu iki acımasız kapitalist isme bir de kurt pazarlamacı gerekiyordu, bunun için uzağa gitmelerine gerek yoktu. 1972 Münih Olimpiyatları’nda ünlü saat markası olan Longines’in satış temsilcisi Sepp Blatter bu ikili için tam aradıkları şahıstı.
Blatter’e “FIFA’nın projelerini geliştirmek, bunlara kaynak bulmak ve uygulamak için bir eleman arıyoruz” demişlerdi. Blatter’in ise kafasında başka planlar vardı ama öncelikle çemberin içerisine girmek önemliydi. Bu sebeple tereddüt etmeden teklifi kabul etti.
Bu esnada Dassler, tüm işi gücü FIFA’yı yani futbolu pazarlamak olan bir şirket kurdu: ISL. (International Sports and Leisure – Uluslararası Spor ve Eğlence)
Artık futbol tarihinin en şeytani üçgeni kurulmuştu. Şimdi sıra deliler gibi sponsorlara saldırmaktı.
Bu üçlü (Havelange-Dassler-Blatter) hiç beklemeden işe koyuldular. İlk müşterileri olan Coca Cola’yı Horst Dassler çoktan ayarlamıştı. Sonra diğerleri geldi.
KLM, (ve tabii ki) Adidas, Philips, Canon gibi şirketlerle sponsorluk anlaşması yapıldı ve FIFA’ya deli gibi para akmaya başladı. Artık lamı cimi kalmamış, futbol çok pahalı bir ürün olmuştu.Sepp Blatter bu dönemde, yani FIFA kariyerinin başlarında samimi olarak projeler üretiyor, bu projeler için sponsorlar buluyordu. İlk ve en doğal sponsor yine Coca Cola olmuştu. Havelange ise geri kalmış ülkelerde geliştirme programı uygulamanın verdiği imajın keyfini çıkarıyordu.
Bir önceki FIFA başkanı Stanley Rous giderken yerine gelecek ekibin ekmeğine yağ sürecek son bir hamle yapmış ve 1978 finallerinin Arjantin’de oynanması kararını çıkarmıştı. Ve beklenen olmuş iki yıl sonra, 1976 yılında Arjantin’de faşist bir darbe yaşanmıştı.
Rejim muhaliflere karşı acımasızdı, hepsini eziyor, öldürüyor, işkenceden geçiriyor, sürgüne yolluyordu. General Jorge Rafael Videla Redondo isimli faşist bir diktatör yapıyordu bunları. Ancak Havalange, Videla ile aynı masaya oturup, tokalaşmaktan çekinmiyordu.
Siyasetçilerin sporu kullanması Hitler’den beri bir gelenekti. Videla da tam olarak bunu yapıyordu. Turnuvadan önce yapılan boykot çağrısına, çağrıyı yapan ülkeler de dâhil kimse uymamıştı.
Bütün ülkeler katıldı turnuvaya. Arjantin 78’de Mario Kempes efsaneleşti ve Arjantin kupayı kazandı. Final akşamı FIFA başkanı ile faşist general yan yana maçı izlemişti. Bunun sebebi sadece ve sadece para ve çıkar ilişkisiydi!
Şöyle diyebiliriz; Dünya futbol tarihinde Arjantin 78, kapitalizmin ilk büyük şovu olmuştu.
Ve elbette Dassler bu işlerden ekstra kazanç elde etmeyi bilmiş, bu büyük fırsatı ranta çevirmişti. Adidas o sene muazzam bir gelir elde etti. Günde 15 bin ayakkabı, 500 top üretim kapasitesine ulaşmıştı.
1978 yılı FIFA’nın tepesinde oluşturulan şeytan üçgeninin ilk ortak kazanımıydı. Hem futbol daha da popülerleşmiş, bütün büyük markalar sponsor olmak için sıraya girmiş ve TV yayınlarının da artmasıyla muazzam bir pasta oluşmuştu.
Bir Ortodoks atasözü şöyle der; “Eğer tanrıyı güldürmek istiyorsan, ona planlarından bahset!”
Bu kafa dengi ekibin işleri tıkırında giderken, basit bir memurun yaptığı basit bir hata, Dünya futbol tarihini tekrar değiştirecekti.
Aslında o güne kadar Dassler büyük İranlı dolandırıcı Rıza Sarraf’ın da dediği gibi, rüşveti peşin vermekteydi.
Gelin görün ki, hayat öyle arzu edilen ya da planlanan gibi ilerlemiyordu her zaman.
FIFA’ya değer katan pek çok organizasyonun altında Sepp Blatter’in eli vardı ama hiçbir zaman esas oyuncu olmadığını biliyordu. 11 kişilik FIFA yönetim kurulunda 12. adamdı. Yani oy hakkı yoktu. Kendisiyle çok sonradan yapılan bir röportajda şöyle diyecekti: “Ben aptal değilim ve ömrüm boyunca 12 numara olmak için girmemiştim FIFA’ya!”
Bunu değiştirebilmek için fırsat kollamaya başlamıştı.
İlk fırsat 1981 yılında geldi ve elbette Blatter bunu kaçırmayıp, FIFA genel sekreteri oldu.
Bu hamlesiyle 10 kişiyi birden ekarte etmiş ve FIFA’nın ikinci adamı olmuştu.
Öte yandan Dünya, İspanya 1982’ye hazırlanıyordu.
TV’lerin canlı yayın sistemi çok yaygınlaşmaya başlamış ve sadece yayın hakları için milyonlarca dolarlık bütçeden bahsedilir olmuştu.
Arjantin’deki kötü ve karanlık dönemden sonra İspanya özellikle FIFA için imaj düzeltmesi yapılan bir turnuvaydı. Franco diktatörlüğü dönemi henüz bitmişti ve özgürlük rüzgârları esiyordu.
Ve Havelange stada beraber geldiği Kral Juan Carlos ile şeref tribününde yan yana otururken, kendi âlemimin kralı da benim, havası veriyordu.
FIFA yüzmilyonlarca dolarlık bir bütçeyi yönetirken, bal tutan parmağını yalar misali, FIFA yönetim kurulundakilerin hayatlarında gözle görülür bir lüks dikkat çekmeye başlamıştı. Lüks oteller, yatlar, jetler, kokteyller, Papa dahil dünyanın önde gelen simalarıyla verilen fotoğraflar vesaire… Joao Havelange hayatının ve kariyerinin zirvesindeydi.
Canı dondurma çektiğinde özel jetine atlayıp Roma’ya, golf ve futbol oynamak istediğinde yine uçakla günübirlik Zürih’e gidiyordu.
Lüks yaşam artık bir FIFA kültürüydü!
Ve fakat zirve soğuktu ve o kadar yüksekte durabilmek herkesin harcı değildi. Hele hele para, lüks, imkân, makam gibi zaaflarınız varsa!
Satın alma hakları, stat içi reklam, yayın, forma reklamları gibi tüm reklam tanıtım ve pazarlama işleri için Horst Dassler’in sahibi olduğu ISL tek yetkili kuruluştu.
Dolayısıyla her ay FIFA’ya milyonlarca dolarlık havaleler gidiyordu.
İşte o bitirici yanlış tam da bu dönemde yapıldı.
Yapılan ödemeler rutin akıyordu, her ay belli bir büyüklükte ücret FIFA’nın hesabına havale ediliyordu.
İşte bu transferlerin birinde çok enteresan bir hata yapılmıştı.
1,5 milyon franklık bir ödemenin karşısında Joao Havelange yazıyordu.
ISL muhasebecileri yaptıkları hatayı anında fark edip, parayı hemen geri çekmişti.
Havelange’a elden ve kayıt dışı gitmesi gereken rüşvet faturalandırılmıştı.
Bilin bakalım dakikalar içinde düzeltilen bu hata kimin gözünden kaçmamıştı?
Elbette pusuda fırsat kollayan Sepp Blatter’in…
Eline müthiş bir koz geçmişti artık..
(Devam edeceğiz)