Ahmet Davutoğlu’nun ekibinde yer alan isimlerden eski AKP Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, enpolitik.com yazarlarından Fatma Maraş’ın yazısını paylaştı. Söz konusu yazıda, “Hz. Musa döneminde yaşayan Mısır Kralı II. Ramses (Firavun) bu gün yaşıyor olsaydı, doğan erkek çocuklarını öldürmek gibi bir eyleme girişmezdi herhalde. Ya ne yapardı? diye soranlara “ Yeni oluşumların il ve ilçe parti binalarını mühürletir; toplantılarını dağıtır; kurdukları üniversiteleri kapattırır; araçlarına kamyonları çarptırır; bindikleri helikopteri düşürürdü.” ifadeleri dikkat çekiyor.
1-Hz. Musa döneminde yaşayan Mısır Kralı II. Ramses (Firavun) bu gün yaşıyor olsaydı, doğan erkek çocuklarını öldürmek gibi bir eyleme girişmezdi herhalde.Fatma MARAŞ https://t.co/XaXqxojYzb
— Selçuk ÖZDAĞ (@selcukozdag) December 10, 2019
İşte Selçuk Özdağ’ın paylaştığı o yazı: “Şehir Üniversitesi’ni, siyasi rakiplerinin belini kırmak için o ya da bu şekilde kapatmaya karar veren siyasi irade, aslında, geleceğe dair iktidarı kaybetme korku ve endişelerini yansıtıyor. Tıpkı fi tarihinde yaşamış olan Mısır hükümdarının , o tarihlerde doğan erkek çocuklarını öldürme girişiminin kendi korku ve endişesini yansıttığı gibi.
AMAÇ ÖLÜNCEYE KADAR İKTİDARDA KALMAK!
Amaç, ülkeyi iyi yönetmek değil de, ölünceye kadar iktidarda kalmak olunca bu tür davranış bozukluklarını normal görmek gerekir. Geçmiş hafızamızı şöyle bir yoklarsak; vesayet sisteminin, mütedeyyin kesime karşı sistematik bir şekilde uygulamış olduğu çok yönlü baskıların AKP’yi iktidara taşıdığını hatırlarız. Şimdi ise vesayetin bu davranış biçimini AKP’nin üstlendiğini görüyoruz.
AKP , kendi tabanından büyük miktarda oy kayacağına kesin gözüyle baktığı Davutoğlu ve Babacan hareketlerini , şimdiden ofislerini mühürleyerek, gelecek vaat eden akademik ayağını keserek, ekonomisini zora sokarak bitirmek istenmektedir.
YENİ Mİ AKLINIZA GELDİ!
Madem ki bir eğitim yuvası olan İstanbul Şehir Üniversitesi’ni Davutoğlu mülkiyet devrine dönüştürerek bir yanlış yaptı ise, bu yanlışa iktidar sahipleri neden seyirci kaldı? Davutoğlu yeni bir parti kurma girişiminde olunca mı “Halk Bankası’nı dolandırmış” oluyor? İktidara yakın büyük şirketlerin batıklarını milletin parasıyla ödeyen mevcut yönetim, Şehir Üniversitesi’nin ise kurulması ve işletilmesi için Halk Bankası’ndan aldığı kredi borcunu yapılandırmayarak, ilgilileri haksız yere dolandırıcı ilan ediyor.
Bu şekilde iftiralarla Davutoğlu hareketini milletin gözünde küçük düşüreceğini sanan zihniyet yanılıyor. Kendilerini Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlerden süpürüp atan milletin, yakın gelecekte de Türkiye genelinden sileceğini görüyor olmalılar.
Beylikdüzü’nü yedi bitirdi dediğiniz Ekrem İmamoğlu bu gün İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı’ysa, çek-senet kaynaklı dolandırıcı ilan ettiğiniz Mansur Yavaş da Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı’ysa, bu AKP’nin yürüttüğü yanlış ve saldırgan politikaların neticesidir.
İKTİDARI KAYBETME KORKUSU
AKP’nin benzer politikalarının Davutoğlu ve diğer kurulma aşamasında olan yeni parti ilgililerine yönelik olması, Davutoğlu’nun ve Babacan’ın yakın gelecekte Türkiye’yi yöneteceklerinin göstergesidir. AKP’nin bu telaşı, iktidardan yakın gelecekte gideceğinin kendileri tarafından biliniyor olmasının tezahürüdür.
Artık millet iktidardakilere inanmıyor, güvenmiyor. Söylenenlere bakılırsa, iktidara yakın vakıf ve derneklere aktarılan paralar, Man Ada’sı milyar dolarları, yurtdışı banka hesapları…
ABD Başkanı Tramp’ın, Türkiye Cumhuriyeti Başkanı’na “ mal varlığını gündeme taşırım” demesi ne anlama geliyor? Fazla söze gerek yok. Kişinin, “ Yüzüğümden başka bir maddi varlığım yok, eğer gelecekte ikinci bir yüzüğüm olursa bilin ki ben de yolumu şaşırdım.” başlangıcından, malvarlığı araştırılma noktasına gelmişse, artık söylenecek söz de bitmiştir.
HEPSİ YALAN!
Yeni kurulma aşamasında olan partilerin ofislerini kapatmak, kurdukları eğitim yuvalarını dolandırıcı kelimeleriyle aynı karede zikretmek, iktidarlarına alternatif sunacak olan Davutoğlu hareketini en baştan bitirme girişimidir. Tıpkı Mısır Kralının doğan erkek çocuklarını kundaktayken öldürüp, kendi iktidarına ortak olma olasılığını en baştan bitirme girişiminde bulunduğu gibi.
Vay Danıştay kararıydı, vay Halk Bankası uygulamasıydı. Hepsi yalan. Bunların tamamı bir tek kişinin verdiği kararın resmi kurumlarca uygulanmasından başka bir şey değildir. Bunu duymayan, tecrübe etmeyen kalmadı. Birilerini karalayarak kendisinin iyi olduğunu ifade etmeye çalışmak, milleti korkutarak tekrar mevcut iktidara mahkum etme çabasıdır.
YOLSUZLUKLARI AYYUKA ÇIKTI!
Elektriğe, doğalgaza, temel tüketim maddelerine bir yıl içinde yüzde atmışa varan zam yaparak; memurun, emeklinin, esnafın, çiftçinin cebinden sezdirmeden çalanlar hırsız olmuyor da , kurdukları eğitim yuvası için kullandıkları Halk Bank kredisini “yeniden yapılandırın” diyenler dolandırıcı oluyorsa, ya bu zihniyetin iktidarda kalmasına müsaade etmemek ya da bu ülkeden gitmek gerekiyor.
Yolsuzlukları ayyuka çıkmış kişi ya da kişiler, kendileri ve avaneleri hariç herkese dolandırıcı diyorsa, burada durup düşünmek gerekiyor.
Çok şükür, artık “Millet, ağaca değil; meyvesine bakıyor.”