HABER-ANALİZ | M. AHMET KARABAY
Suç örgütü lideri Sedat Peker, 2 Mayıs’ta başladığı ifşaatlarında önemli konulara girdi. Birileri için bunlar ilk kez duyulan bilgilerdi. Bilenler ve bugüne kadar anlatmakla dilinde tüy bitenlerin söylediklerinin ise bir teyidi durumunda idi.
Tr724 okuyucuları ile birlikteliğimiz daha bir ayı yeni doldurdu. Buluştuğumuzdan bu yana da maalesef mi desem, yoksa iyi oldu mu kestiremiyorum ama ülke gündemini Sedat Peker (SP) belirler oldu.
SP iki aydan bu yana yaptığı paylaşımların en önemlisini dün yaptı. Bu paylaşımlarda magazin yok, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu dışında kamuoyunun yakından tanıdığı kimse yok, kimin eli kimin cebinde durumuna ilişkin hiçbir şey yoktu.
Bunun için geniş kitlelerde çok fazla yankı bulacağını sanmıyorum. Bütün bunlar, paylaşımlarının etkisini azaltmıyor. Tam tersine içinde magazin olmadığı için konunun saptırılıp insanların ayrıntılarda boğulmasına yol açmayacak.
Tartışanlar doğru yerden tartışmaya çalışacak. Nitekim, benim tartışanlar arasında gördüklerim de bunun işareti diyebilirim.
Bugüne kadar Peker’in son paylaşımlarını hiç izlemediniz/okumadınız ise bunları dönüp mutlaka okumanızı isterim.
Okumayanlara ve “Ben bir suç örgütü liderinin yazdıklarına dönüp bakmayı kendime zül sayarım” diyenlere de saygı duyarım. Bunlar için yazdıklarının bir cümlelik özetini yapmam gerekirse, şöyle diyebilirim:
“Süleyman Soylu, 15 Temmuz’dan hemen sonra kendisini cumhurbaşkanı yapmayı vaat edenlerin talimatıyla kim olduğu bilinmeyen sivillere kaydı olmayan silahlar dağıttı.”
Başta dedim ya, magazin yok, içeriğin saptırılacağı bir bölüm yok. Tartışmak isteyen doğru yerden tartışmak durumunda. O dönem işin içinde bulunan biri olarak yazdıkları çok değerli. Bunu değerli kılan “işin içinde biri olması”.
Silah dağıtmanın ne boyutlarda olduğunu görmek ve anlamak için ekranlardan ve sosyal medyadan yapılan paylaşımların ne olduğu daha bir önem kazanıyor. Sevda Noyan’ın Ülke TV’de ekrana çıkıp, “15 Temmuz kursağımızda kaldı. Biz çok donanımlıyız. Ayaklarını denk alsınlar. Benim listem hazır” demesinin ne anlama geldiği daha iyi anlaşılıyor.
Ülke TV, havuz medyası değil de muhalefetimsi bir yayın organı olsa lisans iptaline giden ceza verilebilecek iken bir iki program durdurma ile geçiştirilen bu yaklaşımın o camiada ne kadar yaygın olduğunu anlamak için program yapımcısı Esra Elönü’nün sözleri ondan daha çarpıcı.
Ev sahibi konumundaki Esra Elönü, “Siz ne diyorsunuz? Çok tehlikeli şeyler söylüyorsunuz” falan demiyor. Yürekten katıldığını ortaya koyan “Dört ayaklarını denk alsınlar” diye konuğunun dediklerini pekiştiriyor.
Sevda Noyan’ın söylediği bireysel bir yaklaşım ise birbirine yakın zamanlarda bu silah konusunu dile getiren bir başka isim vardı. Kocaeli Büyükşehir eski Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun oğlu ve aynı zamanda AK Parti Gençlik Kolları eski başkanı olan İsmail Karaosmanoğlu’nun paylaşımları belki size biraz daha fikir verebilir:
“15 Temmuz’daki hain kalkışmaya kadar hobi amaçlı birkaç çakım vardı sadece. Şimdi, bir mangayı donatacak kadar silah ve mühimmatım var.
Benim gibi de yüzbinler var. Bir daha “başka şekilde” iktidar değiştirmeye niyetlenen olursa deneyeceğimiz çok fantezi var haberiniz olsun.”
BİRİLERİNİ “FETHULLAHÇILAR HAKLI ÇIKACAK” KORKUSU SARDI
Ekrem Dumanlı ve Levent Kenez’in son paylaşımlar üzerinden yaptıkları tartışma, konunun nerelerden ele alınması gerektiği açısından önemli bir video.
Üzerinde asıl durmak istediğim tartışma ise akşam Halk TV’de yapılmış. Ben de bir arkadaşımın uyarısı ile YouTube’a konulan bölümlerinden izledim.
Aytunç Erkin /Gazeteci, Ali Duran Topuz /Gazeteci, Tuba Torun /Hukukçu, Barış Pehlivan /Gazeteci. Programın moderatörlüğünü ise deneyimli televizyoncu Gökmen Karadağ yapıyor.
Can alıcı, ya da onun açısından can yakıcı yorumu ise Sözcü Gazetesinden Aytunç Erkin yapıyor.
Aytunç Erkin’in yaptığı değerlendirmeler gazetecilik açısından yüz karası. Havuz medyası kafası kadar çirkin bir yaklaşım. Erkin’in bir gazeteci olarak gerçeklerin ortaya çıkması için soru sorma, sorgulama, belki yeri gelince şeytanın avukatlığını yapma anlamında yaklaşım sergileme yerine taşıdığı bir endişe var.
“Acaba içeriden biri olan Sedat Peker’in bu açıklamaları, FETÖ’cülerin bugüne kadar söylediklerini haklı çıkarır mı? 15 Temmuz gerçekten AKP tarafından kurgulanmış kontrollü bir darbe girişimi mi idi?”
Sözcü Gazetesi mensubu Aytunç Erkin’in tek endişesi bu. Açık diyemiyor ama dilinin altında söylemek istediği sanıyorum şu:
“Ey Sedat Peker. Paylaşımların FETÖ’cüleri haklı çıkarmaya başladı. Yanlış yola girdin. Kendine gel. Ne güzel, bu kesimi toplum nazarında günah keçisi yapıp bu defteri kapatmıştık. Sen ne yapmaya çalışıyorsun.”
Niyet okuma gibi bir derdim yok. Ama Erkin’i ve o kafadakileri büyük bir endişe sarmış olmalı.
Gerçek ortaya çıkmamalı ki masum Harbiyeli gençler hapiste tutulsun, askeri öğrencileri öldüren eli kanlı katiller ise kanunların koruması altında olmalı.