NECİP F. BAHADIR | YORUM
“Türkiye erken seçime ‘doludizgin’ gidiyor!” demek isterdim ama gerçekçi olmak zorundayım. Doğrusu sandığın ufukta belirdiği… Siyasetin seçime sakin biçimde adım adım yürüdüğü… Devlet Bahçeli’nin adımları gibi kontrollü, ağır ve yavaş. Şartlar değişir, bir bakarsınız Bahçeli’nin hızı artar, o zaman başka. “Bu ihtimal yok!” diyemem. Ve Bahçeli orada durduğu sürece denemez de… Ayrıca Türk siyaseti her zaman büyük sürprizlere gebedir.
Ama ‘şimdilik’ biraz zayıf olasılık. Yarın ise ne olacağı belli olmaz. Siyaset gurusu, “Politikada 24 saat uzundur!” diye boşuna söylememiş. Bugün olsa ‘24 saat’ demez, ‘1 saat’ derdi. Devir değişti. Dünyanın dönüş hızı arttı! Hakkını teslim edelim, Süleyman Demirel ne büyük politikacıymış, toprak oldu gitti ama gün geçmiyor ki kendini hatırlatmasın. Türkiye’de sakin bir geceye yatıp, fırtınalı sabaha uyanmak pekala mümkün. İşte o vakit ülke ‘doludizgin sandığa’ koşar.
Erken seçim, 31 Mart gecesi toprağa düştü!
Siz de farkında olmalısınız; Her ‘erken seçim mesajı’ beni fena halde heyecanlandırıyor ve hemen işi gücü bırakıp klavyeye koşuyorum. ‘Erken seçimle’ bu kadar ilgili olmam emin olun kişisel beklentilerimizden dolayı değil. Herşeye rağmen Türkiye’yi ve Anadolu insanını düşündüğüm için. Yaşadığım onca ‘kalp kırıklığı’ ve ‘gönül yarılmasına’ rağmen memleket hâlâ umurumda. Uzaklarda da olsam, AKP iktidarının her gün, hatta her saati ülkenin zararına yazdığını çok net görüyorum.
AKP kaybederse, Türkiye kazanacak! AKP sebep, mevcut tablo sonuç çünkü. Aynel yakin ispatı yapılmış bir formül bu. Erdoğan ülkeyi öyle kirletti ki ortamın iktidar değişikliği ve bir iki seçimle pisliklerinden arınması da olası değil. ‘En az 3 seçim’ diyorum ben, siyasetin bir çamaşır gibi ‘sandıkla yıkanması’ lazım. O zaman da ak-pak bir çehreye kavuşmak garanti değil. Fakat umut var… AKP yazgısı olan tarihin çöplüğündeki yerini alırsa eğer, en azından ülkenin üzerindeki kirlerin bir bölümü dökülür.
Tam burada “Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu / Birinciliği beyaza verdiler” diyen şairi hatırlayalım. Keşke birincilik sadece beyazda olsa AKP maviyi de, sarıyı da hatta siyahı bile kirletmeyi becerdi. Adına ‘AK’ dedi, kitleler beyazın masumluğuna aldandı fakat kader iddiasıyla sınadı günün sonunda hem kendini hem de ülkenin bahtını kararttı.
Dip dalga oluşuyor
Ben erken seçim tohumunun 31 Mart gecesi toprağa düştüğüne inanıyorum. Sandıktan kaçış yok. Erdoğan’ın bütün çabası ve manevraları sandığa biraz daha ötelemek için. Tsunamiye dönüşecek dalga dipte oluşuyor şu an. Dip dalgalarının önünde durulamadığını, siyasi tsunaminin saltanatları, bentleri yıkıp geçtiğini, ‘tahtı bir yana, şahı bir yana savurduğunu’ yaşanmışlıklardan biliyoruz. Ondan gayrı tahtı, baht da kurtaramaz.
Yakın tarih bunun örnekleriyle dolu. Nice iktidar kaybedeceğini bile bile erken seçime gitmek zorunda kaldı. 2002’yi hatırlatmak yerinde olur sanırım. Koalisyon ortaklarından Bahçeli, ‘bayram değil seyran değilken’ Bursa’da yaylaya çıktı ve “Haydi seçime!” dedi. Bırakın ortaklarını, MHP yöneticileri bile “Ne oluyoruz!” şaşkınlığı yaşadı. AKP de yeni kurulmuştu, teşkilatlarını tamamlamakla meşguldü. Türkiye Ecevit ve Yılmaz’ın şaşkın bakışları altında ‘paldır küldür’ seçime gitti.
Sonuç malum…
DSP, ANAP ve MHP baraj altında kaldı. Erdoğan’ın AKP’si Bahçeli’nin açtığı ve taşlarını döşediği yoldan iktidara yürüdü. Ecevit ve Yılmaz düştüğü yerden bir daha kalkamadı. Partileriyle birlikte tarih oldular. Bahçeli ise ‘git – gel manevralarından’ sonra siyasete ve Meclis’e tekrar döndü. Ve bugün yine Ankara nefesini tuttu onun “Haydi seçime…!” diyeceği günü bekliyor. Erken seçim kartını kullanmak Bahçeli’nin alışkanlığıdır. Vazgeçemez, kaderi ve kararteri olmuştur çünkü. Bilmem meramımı anlatabildim mi?
Bahçeli’ye not gelir; gereğini yapar!
O dipten gelen güçlü dalgayı Erdoğan da Bahçeli de iyi bilir. Önünde durulamadığını da tabii. Şunu da ekleyeyim; Biraz hafifleterek söylemem gerekirse Bahçeli’nin kararları ‘tümüyle kendi iradesi’ değildir. Parti organlarında, kurmayları ve arkadaşlarıyla yaptığı istişareler sonucu hiç değildir. Peki nedir o zaman? Bahçeli’ye gece bir not veya sinyal gelir. Ve anında partisinin zararlı çıkacağını bile bile ‘gereğini’ yapar.
Türkiye’nin bir yılda 3 seçim yaptığı doğru… İki tur cumhurbaşkanlığı ve yerel seçim. Bu toplumun seçim yorgunu olduğu, siyasetin sandıktan uzak duracağı anlamına gelmez. Seçim ihtiyaçtan doğar. Şartlar sandığı zorlar. Meclis sadece karar alır. Milletvekillerine ise istemeye istemeye el kaldırmak düşer. Çünkü işin ucunda dönememek de var ki; en az yarısı yeni dönemi göremez. Önümüzdeki seçimde milletvekillerinin en az üçte ikisinin Meclis dışı kalması güçlü ihtimal.
Erdoğan da kaderinden kaçamayacak!
Evet, erken seçim tohumu toprağa düştü… Ama çekirdek yeşereceği toprağı bulamazsa çürür gider. Tarih ve kader tohuma toprağı hazırladı. Bulutlar suyunu verdi, güneş ışığını esirgemedi. Bundan sonra tohumun içindeki cevherin toprağa tutunması ve filizlenmesi mukadderdir. Erdoğan, ustalığını ne kadar konuşturursa konuştursun beyhude… Kaderinden kaçamaz. Sadece o mu? Bahçeli de elbette… Kısaca ülkeyi mahveden yerin dibine batası bir dönem… Dipte bir fay hattını andıran damarda enerjinin toplanmakta olduğunu söylememin sebebi bu.
31 Mart Erdoğan – Bahçeli ortaklığını öyle bir vurdu ki, adeta felç etti. İktidarın azaları işlemez durumda. Kalbin ritmi belli belirsiz son vuruşları atıyor… Ciğerler oksijen üretmekte yetersiz… Beynin ölümü başladı. Böyle mefluç bir siyasi yapının direnci olur mu? Bahçeli’nin haline bakın iktidarın sağlığını görün. Ayakta duramayan, titrek ve minik adımlarını güçlükle atabilen, acıyla kıvranan, yaşadığı ızdırabı yüzüne vuran bir siyasi ittifakın yarınından söz edilebilir mi?
Haa toplum bu mefluç yapıyı taşımakta beis görmez, ölüyü diriltmeye çalışırsa söylenecek tek söz ‘Kendi düşen ağlamaz!’ olur. Ama ben bu seçeneği ihtimal dışı görüyorum.
Yazıya otururken amacım CHP Lideri Özgür Özel’in ‘erken seçim’ mesajını yorumlamak içindi. Hiç ummadığım biçimde giriş faslı o kadar uzadı ki Özel’e yer ve zaman kalmadı. Planım bu değildi ama ne yapalım yazı kendini böyle yazdırdı… Eğer gündem fırsat verirse Özel’in ‘erken seçim çıkışı’ sonraki yazıya. Olmadı, daha sonra… Nasıl olsa erken seçim siyasetin gündeminden düşmez, sık sık arz-ı endam eder.
Tayyip ölürse ya da sağ kalır ne zaman uygun görürse seçim o zaman olur.Ötesi zevzekliktir.