YORUM | LEVENT KENEZ
Sabah Trump izin verdi operasyon başlıyor diye güne savaş karşıtı başlayan bazı kesimlerin, öğleden sonra Trump’ın Kürtlerle ilgili söylediklerine rot-balans yapmak için bu sefer de Türkiye ile ilgili saçma sapan şeyler yazmasıyla bu sefer bir anda milli duyguları kabardı. Operasyon daha başlamadan meyvelerini verecek gibi görünüyor.
Erdoğan’ın uzun bir süredir dile getirdiği sınır ötesi operasyon barış pınarları falan değil sadece oy pınarları operasyonudur. Türkiye’nin makus sosyolojisini bildikleri için yerel seçimler sonrası oluşan havayı dağıtmak için yapılabileceklerden bir tanesini hayata geçirmekten ibarettir.
Orada güvenli bir bölge oluşacakmış, Türkiye’deki Suriyeli göçmenler buralara yerleştirilecekmiş… Bunların hepsi gerçekleşmesi mümkün olmayan fanteziler. Zaten savaştan kaçmış gelmiş insanların Türkiye, Kürtler ve rejim manzaralı 250 metrekare ev 100 metrekare bahçe ile ikna edilmeleri mümkün değil. Zorla, kamyonlarla, kamplardan getirilen insanlardan cuma namaz kılacak kadar bir kalabalık olur ama kimse nihai bir çözümün olmadığı topraklara dönmez.
Sebebi çok basit… İran ve Rusya destekli rejim koalisyonu Suriye’de Türkiye’ye mıntıka temizliği yaptırmaya devam ediyor. Sabırla bekleyen ve yavaş yavaş ilerleyen rejim kaybettiği yerleri almaya devam ediyor. Bunun en temel sebebi bu koalisyonu durduracak bir güç sahada yok. Temizlik bittikten sonra ya da öyle ya da böyle Türkiye’nin girdiği bölgede düzenli orduya karşı koyacak unsurlar dağıldıktan sonra da yine yavaş yavaş ilerlemelerini sürdürecekler. ‘Suriye’de yabancı hiçbir güç bulunmamalı’ sesleri pratiğe dönüşünce ne olduğunu anlarız.
Gelelim seçim pınarları operasyonuna…
Elindeki medya aygıtıyla yakında ülke topyekün savaş havasına girecek. Şanlı mehmetçik ülkenin istiklali ve istikbali için sınır ötesinde savaşırken, şehit düşerken Cehape ile İP ne yapabilir? Savaş karşıtlığını zaten dimdik savunmayan bu iki partinin bu rüzgarda ayakta kalması mümkün değil. Bir süre sonra yine iktidar argümanlarıyla Erdoğan’ın çizdiği çemberde konuşmaya başlayacaklar. Hele ki “CHP-PKK el ele” tezviratı öyle arşa dayanacak ki CHP içinden bile çatlak sesler duyulmaya başlanır. MHP’nin yaladığı kapta aklı kalan İP’lillerin ittifakı bozmak için aradığı sağlam bir argüman kendiliğinden oluşacak.
HDP’nin, şanlı mehmetçiğin savaştığı düşmanın Türkiye şubesi olduğundan hareketle zirve yapacak şeytanlaştırmanın hangi linç boyutlarına varacağını kestirmek zor. Sınır ötesinde savaşırken aslında bombaları sınır içlerine ve sinir uçlarına atacaklar.
Hele hele sınır ötesi çarpışmaların yanında içeride çatışmalar ve PKK ve PKK görünümlü baskınlar yaşanmaya başladığında sokağa çıkma yasaklarından bölgesel OHAL’lere yeniden 90’lara –bu sefer tam anlamıyla– dönüş ışık hızıyla gerçekleşebilir.
Nitekim Erdoğan’ın elinde bir mağduriyet ya da hikayesi olmadan gittiği seçimler ile 27 Nisan muhtırası, 7 kasım-1 haziran olayları ve 15 temmuz gibi şeyler gittiği seçimlerde aldığı oyların kıyaslaması her şeyi anlatıyor.
Şehit tabutlarına el konularak köpürtülen devletin bekası, ülkenin bölünmezliği güçlü bir propagandadır ve bunun karşısında durmak için güçlü bir muhalafete ve medyaya ihtiyacınız vardır ki bu ikisi Türkiye’de yok.
Allah korusun gelecek şehitlerin sayısı asla iktidar için bir sorun teşkil etmemektedir. Çünkü kan dökerek savunulmuş bir ülkeden bahsediyoruz. Çanakkale ve bilimum yerlerde ecdat çok daha fazlasını dökmüştür.
Bölgeden gelecek “halk Türk askerini meğerse yıllardan beri bekliyormuş” haberlerinin, Kızılay’ın sağlık ve yemek hizmetlerinin, Mehmetçiğin çocuklara şeker dağıtırken ki sempatik görüntülerinin ve komutanların bölgeye muzaffer ziyaretlerinin metinleri şimdiden yazılmış bile olabilir.
Ülkedeki çatlak sesleri kesmek ve dağınıklığı toparlamak için bir dış düşman ile savaşmak siyasetin bilinen eski taktiklerinden. Her zaman siyasi olarak hasılatın toplanmadığı da bir gerçek. Türkiye’de istisnasız herkesin meşru bir operasyon olarak gördüğü haklı Kıbrıs çıkarmasından sonra gaza gelen Ecevit sandıkta hüsrana uğramıştı. Yakın zaman önce de Kardak Fatihi Çiller. Hatta daha büyük ölçekte bahsederek Baba Bush Irak Savaşı’nı kazanmış olmasına rağmen ikinci kez seçilemeyen nadir başkanlardan olmuştu.
Son yaşayacağımız olayın seyri çıkardıkları kontrollü yangını yönetip yönetememelerine bağlı.
Trump’la başlamışken onunla bitirelim. Herhalde önünde Ankara’daki elçilik ya da uzmanlarından bir not var. Erdoğan’a diz çöktürmek istiyorsan onu parayla korkut yazıyor ki her terbiye etmek istediğinde ekonomiden giriyor lafa. Halbuki paralarıyla korkut falan yazıyor olması lazım. Evet oldukça haklı bir tespit tabii bunu görmek için de çok büyük Türkiye uzmanı olmaya gerek yok. Herhalde bu kadar açıktan yazılması bürokratlarını çıldırtıyordur. Ama bunun eşikleri var. Her seferinde ekonomini yıkarım yakarım dediğinde gerçekten yıktığında alacağın sonucu alamazsın. Ha kitleler iktidardan gelen gazla soğan yeriz tezek yakarız der ekonomi mahvolup çöpten ekmek toplamaya başladığında “Yenemeyeceğin devle niye kavga ettin?” diye de isyan eder. Şimdiden ilan edilmiş, dış kaynaklı ve füze atımı mesabesinde bir kriz sadece Türkiye’nin Batı’dan daha da uzaklaşması demektir.