İsveç merkezli bir insan hakları kuruluşu olan Stockholm Center for Freedom (SCF) tarafından yayınlanan 2022 Türkiye İnsan Hakları Raporu hükümet muhaliflerine yönelik baskının artarak devam ettiğini ve bu gruplarla bağlantılı çok sayıda kişinin Türk makamları tarafından geçtiğimiz yıl boyunca gözaltına alındığını ortaya koyuyor.
Türk mahkemelerinin sistematik olarak düzmece iddianameleri kabul etmeyi sürdürdüğü 2022’de siyasi muhalif olarak görülen kişi ve gruplar, suç faaliyetlerine dair ikna edici kanıtlar ortaya konulmaksızın mahkum edildi. Gülen Hareketi mensupları basta olmak üzere gazeteciler, muhalif siyasetçiler, aktivistler ve insan hakları savunucuları cezaevlerine gönderildi. Türkiye’de otoriterlik yıl boyunca zemin kazanmakla kalmadı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gücünü pekiştirmek amacıyla ülkenin zaten kusurlu olan demokrasisinin temel direklerini yıkmak için daha fazla çaba gösterdi.
Human Rights in Turkey: 2022 in Review #StandUp4HumanRights https://t.co/tuGFxlwKwr
— Stockholm Center for Freedom (@StockholmCF) February 20, 2023
Türkiye’de yaşanan hak ihlallerini 8 başlık altında inceleyen SCF raporu, Gülen Hareketi mensuplarına, Kürt siyasi hareketi ve diğer muhalif grup üyelerine, insan hakları savunucuları ile azınlıklara ve mültecilere yönelik baskının geçtiğimiz yıl geldiği aşamayı kayda geçiriyor. Basın özgürlüğü ve kadın hakları alanında yaşanan hak ihlallerini inceleyen rapor, hapishane ve gözaltı merkezlerinde muhaliflere yönelik devam eden işkence ve kötü muamele ile bu çerçevede yürütülen hukuki mücadelenin karşılaştığı sorunları aktarıyor. SCF raporu ayrıca yurtdışında yaşayan muhaliflerini sindirmek üzere Erdoğan hükümetinin kullandığı şiddet ve baskı yöntemlerini örnekleriyle birlikte anlatıyor.
Aslında, önde gelen pek çok hak örgütü ve uluslararası kuruluş 2016’daki darbe girişiminden itibaren artarak devam eden insan hakları sorunlarına ilişkin yıllık değerlendirmelerini farklı vesilelerle paylaşıyor. Ekim ayında World Justice Project tarafından yayınlanan hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye 140 ülke arasında 116. sırada yer almıştı. Türkiye, hükümet yetkileri üzerindeki kısıtlamalar açısından 135, temel haklar açısından ise 134. sırada gösterildi. Avrupa Birliği Komisyonu ise 2022 ülke raporunda demokratik kurumların işleyişindeki ciddi eksikliklerin altını çizmiş, demokratik gerilemenin devam ettiğini vurgulamıştı. Bununla birlikte, Freedom House geçtiğimiz yıla ait Internet Özgürlük Raporu’nda Türkiye’yi 32/100’lik bir skorla “özgür olmayan” ülkeler arasında değerlendirdi.
Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başkanı Síofra O’Leary tarafından açıklanan 2022 istatistiklerine göre, Türkiye, mahkemeye yapılan toplam başvurunun yüzde 26.9’una tekabül eden yaklaşık 20,100 başvuruyla yargılanmayı bekleyen davaların bulunduğu ülkeler listesinin başında yer alıyor. 2016’daki darbe girişiminden bu yana Erdoğan hükümeti tarafından yürütülen büyük cadı avının bir parçası olan tutuklama, kovuşturma ve ihraçlara ilişkin şikayetler, Türkiye aleyhine açılan davaların yarısını oluşturdu.
SCF raporu, Erdoğan hükümetinin Gülen Hareketi’yle bağlantılı olduğu iddia edilen herkesi yıl boyunca amansızca takip etmeye devam ettiğinin altını çiziyor. Rapora göre, bu kişiler ciddi insan hakları ihlallerinin yanı sıra nefret söylemi ve suçlarının, hukuka aykırı kovuşturmaların, işkence ve kaçırmaların hedefi oldular. Cadı avı, yakınları hapiste olan mağdurlara el uzatan yardımseverleri de içine alarak genişledi. Onlarca insan yaşadığı sorunlar, travmalar ve hastalıklar nedeniyle erken yaşta hayata veda ederken, kamuoyu tepkisine rağmen çok sayıda mahkum ve tutuklu hasta tedavi eksikliği nedeniyle aramızdan ayrıldı.
Türk hükümeti, mecliste en büyük üçüncü siyasi parti konumunda bulunan HDP’ye yönelik baskısını 2022’de daha da artırdı. Yargıtay Başsavcısı son olarak kapatılma tehdidi altında faaliyetlerini sürdüren HDP’nin hazine yardımı bulunan hesaplarının bloke edilmesini talep etti. Cezaevinde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile hapis ve siyasi yasak cezası verilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na değinen SCF raporu, Furkan Vakfı Başkanı Alparslan Kuytul ve vakıf gönüllülerinin yaşadığı mağduriyeti de gündeme getiriyor.
2022’de insan hakları savunucuları temelsiz soruşturmalar, kovuşturmalar ve mahkumiyetlerle karşı karşıya kaldı. Türk polisi insan hakları örgütlerinin bürolarına baskın düzenledi ve çok sayıda hak savunucusu gözaltına alındı. Hak ihlalleri, nefret söylemi ve saldırılara maruz kalan azınlık gruplarının ve mültecilerin hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasına da yıl boyunca devam edildi. SCF raporu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yanı sıra bazı muhalefet partileri, özellikle Suriyeliler ve Kürtlere karşı ırkçı bir söylem kullanarak nefret suçlarının artmasına katkıda bulunduğunu iddia ediyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından yayınlanan en son Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi‘ne göre Türkiye, 2022’de 180 ülke arasında 149. sırada yer almıştı. SCF raporu, gazetecileri hapse atmak, basın kuruluşlarına düzenleyici makamlar aracılığıyla mali baskı uygulamak ve dezenformasyon suçlamasıyla sosyal medya kullanıcılarına hapis cezası getiren yasal düzenlemeden yararlanmak suretiyle 2022’de basın özgürlüğüne yönelik baskının devam ettiğini dile getiriyor.
Türkiye’nin yurtdışındaki muhaliflerine yönelik ulus ötesi baskı çabaları 2022’de de azalmadı. Aksine, Erdoğan hükümeti muhalifleri sindirmek için yeni araçlar ve yöntemler geliştirdi. Kasım ayında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, mecliste yaptığı bir konuşmada Gülen Hareketi’yle bağlantılı olduğu iddia edilen 100’den fazla kişinin “istihbarat diplomasisi” sayesinde MİT tarafından zorla Türkiye’ye geri getirildiğini söyledi.
SCF Türkiye İnsan Hakları Raporu son olarak kadına yönelik hak ihlallerindeki artışın yükselen kadın cinayeti vakaları, hak grupları tarafından düzenlenen etkinliklerin yasaklanması ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti protesto eden kadınların gözaltına alınmasıyla geçtiğimiz yıl da devam ettiğini vurguluyor.