‘Saymazsak ekonomisi’ dönemine geçiş yaptık

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Dikiş tutmayan ekonomide, umutları seçimlerin sonuna taşımak için yapılanlara her adımda bir yenisi ekleniyor. Geçen yıl patlayan döviz fiyatlarının ardından gündeme getirilen “Türk modeli” uyutmacasından sonuç alınamayınca, bu kez “saymazsak ekonomisi” modeli dönemine geçildi. 

“Ekonomiden söz ederken tarihe dalmanın ne anlamı var” diyenleriniz olacak ama bazen bugünü görmek ve anlamak için geriye bakmak gerektiğine inanıyorum. Fazla değil 110 yıl kadar geriye gideceğiz.

Osmanlı’nın son dönem Maarif Nazırı Emrullah Efendi desem pek çoğunuz hatırlamayacaksınız. Ama “Şu mektepler olmasa, maarifi ne güzel idare ederdim” dediğimde hemen aklınıza gelecek. 

1858 Lüleburgaz doğumlu olan Emrullah Efendi, Mülkiye’yi (Siyasal Bilgiler Fakültesi) bitirdikten sonra çeşitli yerlerde maarif müdürlüğü yaptı. Yürüttüğü siyasi faaliyetlerinden dolayı İsviçre’ye sürgüne gitmek zorunda kaldı.

Daha sonra kaçmalarına sebep olan II. Abdülhamid tarafından affedilip ülkeye döndü. Hayatının anlamı olarak adlandırdığı Eğitim Ansiklopedisi (Muhitü’l-Maarif) üzerine çalıştı. 1908’de Kırkkilise (Kırklareli) mebusu olarak parlamentoya seçildi.

İttihat ve Terakki’nin ülkeye hakim olmaya başladığı yıllarda iki dönem Maarif Nazırlığı (Milli Eğitim Bakanlığı) yaptı. Emrullah Efendi, bugünkü nesillerin kendisini tanımasını sağlayan sözünü de bakan olduğu dönemde söyledi.

Yalnız, bugünkü siyasetçilerden bir farkla söylemişti. Emrullah Efendi, eğitimci, siyasetçi ve felsefeciydi. Geliştirdiği “Tûba Ağacı Nazariyesi” hâlâ eğitim çevrelerinde yararlanılan bir yaklaşım. 

Bu donanımdaki Emrullah Efendi, aynı zamanda nüktedan bir kişiliğe sahipti. Nükte yapmayı, şakalaşmayı ve kendisini tiye almayı severdi. “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” sözünü de bu bağlamda söylediği bilinir. 

Esma Vildan Türkan’ın Vakıfbank Kültür Yayınları arasında çıkan “Bir Osmanlı Maarif Nazırının Portresi: Emrullah Efendi” kitabı bu alanda yayınlanan en derli toplu çalışmalardan birisi. 

EMRULLAH EFENDİ ESPRİ YAPMIŞTI, BUGÜNKÜLER CİDDİ SÖYLÜYOR

Emrullah Efendi’nin eğitimde reform çalışmalarını şekillendirdiği dönemde söylediği sözleri, zaman içerisinde espri boyutundan sıyrılıp, ciddi sarf edilmiş gibi günümüze kadar geldi. 

Emrullah Efendi bu sözü espriyle söylemişti, bugünkü muktedirlerse çok ciddi bir şekilde sarf ediyorlar… 

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) yasaların belirlediği birinci görevi, Türk parasının değerini korumak ve enflasyonla mücadele etmek. Bunun için de pozisyonu “bağımsız” olarak belirlenmiş.

TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, göreve geldiği 20 Mart 2021’den bu yana Beştepe Sarayı’ndan gelen emirleri uygulamakla görevli memur gibi hareket etti. Türk Lirası da en çok değer kaybını Kavcıoğlu döneminde yaşadı. 

TCMB’nin kurulduğu 1930’dan bu yana Türk Lirasının en çok değer kaybettiği dönem Kavcıoğlu’nun görev yaptığı yıllar oldu. Dolar kuru 7,21 liradan bugün itibariyle 18,61 liraya çıktı.

Aynı Kavcıoğlu, 28 Temmuz 2022’de kamuoyunun karşısına çıkıp değerlendirmelerde bulundu. 

Sadece 2022 yılı enflasyonun öngörüsünde yüzde 180 oranında sapma kaydeden Kavcıoğlu, 3. Enflasyon raporunu açıklarken, TL’nin değer kaybıyla ilgili konuştu. Kavcıoğlu, “Son 10 günü çıkarırsak bir ayda en az değer kaybeden para birimi TL” ifadelerini kullandı. 

NEBATİ, KAVCIOĞLU’NU TAKİPTE GECİKMEDİ

Kavcıoğlu’nun “son 10 günü” çıkararak kendini başarılı gösterme çabasının takipçileri oldu. “Saymazsak” diye özetlenebilecek ikinci vecize 11 Ağustos 2022’de Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’den geldi. 

Nebati, 13. Büyükelçiler Konferansı’nda, dünyanın dört bir yanından gelen Türkiye’nin diplomatik temsilcilerine ekonomimizde her şeyin ne kadar yolunda seyrettiğini anlattı. 

Yılın ilk yarısında ihracat ve turizm gelirlerinin patlama yaptığını anlatan Bakan Nebati, “saymazsak” ekonomisinin temelini ortaya koymuş oldu:

“Ocak-Haziran’da enerji hariç değerlendirildiğinde cari dengede 8,1 milyar dolar, yıllık bazda 35 milyar dolar fazla vermeyi başardık, cari işlemler dengesinde çok daha iyi noktalara geleceğiz.” 

“Saymazsak ekonomisi” kavramını oturtan ise Ticaret Bakanı Mehmet Muş oldu. Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, son 10 günü takvimden çıkarıp veri sunmuştu, Maliye Bakanı Nebati takvimden çıkardığı süreyi 6 ay olarak ortaya koydu. Ticaret Bakanı Muş, önceki gün Bingöl’de yaptığı konuşmayla çıtayı daha yükseğe koydu:

 

“Son yılları saymazsak, AK Parti döneminde enflasyon ortalaması yüzde 8-9 civarındadır.”

CEM YILMAZ BUNLARIN YANINDA ANCAK ÇIRAKLIK YAPABİLİR

Emrullah Efendi’nin esprisini zaman içinde ciddi söylenen bir söz olarak algılayan bu toplum, acaba ülkeyi yönetenlerin bu sözlerini de zaman içinde “ne espriydi ya” diye şaka olarak algılar mı bilmiyorum. 

Söylenen bu sözleri bugün için baktığımızda espri olarak alsak, komedyen Cem Yılmaz bunların yanında ancak çıraklık yapabilir. Ne var ki ciddi olarak söylüyorlar ve bu da bırakın ekonomiyle ilgilenenlerin, hayatın içinde olan hemen herkesin aptal yerine konması demek.  Ülkede yaşayan bir avuç azınlığın dışında toplumun hemen her kesiminin fena halde canını yakıyor.

Toplumla asıl dalga geçense ülkeyi bu hale getiren kişi olmaya devam ediyor. Devletin başında kendisinin olduğunu böbürlenerek anlatan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ülkeyi batırma noktasına “faiz sebep, enflasyon sonuç” inadı yüzünden getirdi. 

Ülkeyi faiz belasından kurtaracağını iddia eden Erdoğan, bu sözünü hayata geçirdikten sonra bankalar tarihlerinde görmediği kadar kârlar elde etti. Erdoğan, “Faiz lobileri çökmeye başladı” sözünü daha geçen hafta dile getirdi:

“Faiz lobilerinin sözcülüğünü yapan mandacı ekonomistlere rağmen Türkiye’yi her yıl ortalama yüzde 5,5 oranında büyüttük. Dikkat ederseniz şu anda faiz lobileri çökmeye başladı. Ve artık faizde tek haneli rakama doğru iniyoruz. Özel sektör bankaları da faizlerini düşürmeye başladılar.”

Erdoğan böyle diyor ama bankalar, son 3 çeyrekte (9 ay) ne karlar elde etti? 

Ülkede faaliyet gösteren 51 banka, geçtiğimiz yıl aynı dönemde 56,9 milyar TL kâr sağladı. Bankaların bu dönemdeki kârı ise 286,2 milyar TL olarak gerçekleşti. Sadece Garanti ve Akbank, son 9 ayda, bütün bankaların geçen yıl elde ettiğinden daha fazlasını kazandı. (Garanti+Akbank 76,9 milyar TL)  (Veriler Bankacılık ve Düzenleme Kurulu’na (BDDK) ait.)

Faiz karşıtı olduğunu söyleyen bir lider, bankaların kârlarını patlatıyorsa, yaşananları ancak başınıza huni koyduğunuzda komedi olarak algılayabilirsiniz. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin