YORUM | MAHMUT AKPINAR
Sedat Peker kötülere meydan okuyan ve onlarla amansız mücadele eden bir kahraman!
O, ahlaksızlıklara dersini veren erdem timsali!
O, hırsızları yakalayan ve afişe eden hafiye polis!
O, katillerin ve suçluların izini süren Komiser Kolombo!
O, kirli işleri ve ilişkileri ortaya çıkaran, siyasetçi, bakan, bürokrat demeden organize suç şebekelerini deşifre eden Cesur Yürek!
O, elindeki arşivleriyle, uçkur peşinden koşarken devleti satanların, kamu kaynaklarıyla ahlaksız hayat yaşayanların korkulu rüyası!
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
O, ırz düşmanı siyasetçilerin gencecik kızları önce iğfal edip sonra nasıl öldürdüğünü yakalayan ahlak masası şefi!
O, uyuşturucuların gemilerle, uçaklarla nerelerden yola çıkıp hangi limanlara vardığını, nasıl dağıtıldığını bilen, halkımızın gözünü açan narko terör uzmanı!
O, ülkenin iç güvenliğinin başındaki Süleyman Soylu’nun kirli ve yasadışı işlerini ortaya çıkaran, ülke güvenliğine büyük hizmet veren bir güvenlikçi!
O, bir vatansever!
O, iyilik meleği, ihtiyaç sahiplerine el uzatan gariban babası!
O, gerektiğinde milleti tehdit eden, korku atmosferi oluşturan en büyük milliyetçi!
Dilerseniz daha pek çok unvan, etiket bulabilirsiniz Peker için.
Sedat Peker şu anda Türkiye’de bile yaşamayan, hakkında davalar olan “kaçak” bir kişi. Ama silah sevkiyatlarını bilip ifşa eder, uyuşturucu sevkiyatını bilir afişe eder, fuhuş ve kumar mekanlarında kimler ne tür kirli işler çeviriyor bilir ve kamuoyunu bilgilendirir. Bazı ülkelerde olağanüstü yetkilere haiz savcılar olur. Sanırsınız ki Sedat Peker Türkiye için “olağanüstü savcı”. Dilediği kesimlerin kirli çamaşırlarını ortaya döküyor. Ama gayet seçici. Bunu da ifade ediyor. İşine gelmeyen konulara girmiyor, vurmak istemediği kesimlerin kirli işleriyle ilgilenmiyor. Yani savcılığı, AKP savcılarınınki gibi tamamen politik.
AKP yargıyı “siyasetin köpeği” haline getirince, burada oluşan boşluğu – muhtemelen Ergenekon bağlantılarını kullanarak – Peker dolduruyor. Polis görev yapmayınca Peker polisin yerine geçti. Dahası en etkili siyasi muhalefet haline geldi. Son zamanlarda kısmen canlansa da, muhalefet üzerinde uzun süre ölü toprağı vardı.
Peki, bunları yapması gereken polisler, savcılar, yargıçlar nerde? Anayasaya ve yasalar tarafından kendilerine verilen görevleri neden yapmıyorlar?
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker bunları yapınca “kahraman”, “kurtarıcı” oluyor, “cesur yürek” oluyor, herkesin hayranlığını kazanıyor.
Amenna! Güzel hizmet yapıyor. Milletin gözünü açıyor. Kirli çarşafları ortaya saçıyor. Bundan dolayı müteşekkiriz, iyi ki yapıyor.
Tuhaf olan şu ki bu işleri bir mafya lideri olarak değil, yasal görevleri gereği yapan polisler 8 yıldır hapiste. Bu soruşturmaları açan savcılar, yargılamaları yapma cesareti sergileyen hakimler hala hücrede tutuluyor.
Sedat Peker arşivcilik, kasetçilik yaparak siyaseti dizayn ederken, illegal şekilde insanlar hakkında bilgiler toplayıp sosyal medyada yayınlayarak gündemi değiştirirken asla “kasetçi”, “arşivci” olmuyor. Siyasetçilerin, bürokratların tozunu attırıyor, millet içine çıkamayacak şekilde mahremlerini ortalığa döküyor, ama bunlar asla “İktidara darbe!” olmuyor. Topluma korku vermek için ekranlar önünde aydınları tehdit ediyor. Bunu itiraf da ediyor, ama asla “terörist” olmuyor. Aksine açıksözlü, delikanlı sayılıyor. Dahası kendisine hayranlık besleniyor, gazeteciler övgüler düzüyor, toplum müthiş bir “kamu hizmeti” yaptığına ikna ediliyor. Ama ilginçtir Peker’i yetkisi ve görevi olmayan ve illegal şekilde elde edip işfa ettiği dosyalar nedeniyle “kahraman” ilan aynı kesimler, bunu yasal görev ve yetkisi dahilinde yapan polislere, savcılara, hakimlere hala “paralel”, “terörist” demeye devam ediyorlar.
Beyler! İlkesizlik, ahlaksızlık, ikiyüzlülük de bir yere kadar. Peker’e bu kadar övgü yağdırırken polislerin, savcıların neden hala hapiste olduklarını soramıyorsunuz, buna cesaretiniz yok, yüreğiniz yetmiyor. Bari “terörist” demeyi bırakın!
17/25 Aralık’la ilgili her türlü malzemeyi sonuna kadar kullanıp, bunları yasal görevi gereği ortaya çıkaran kamu görevlilerini hiç anmamak, Reza Zarrab’ın önüne yatırdığı siyasetçiler üzerinden siyaset yapıp büyük risk alan kamu personelini hiç anmamak nasıl bir yüzsüzlüktür?
Kemalistlere, Beyaz Türkler’e göre Sedat Peker devleti kurtarmak, toplumu uyarmak için büyük hizmet yapıyor. Eski yaptığı kirli işlere, karanlık, kanlı faaliyetlere asla bakılmıyor. Tamam, Sedat Peker “kurtarıcımız!”, “kahramanımız!”, “en büyük vatansever!” Ama hiç olmazsa Peker’in illegal şekilde yaptığı bu işleri yasalara uyarak, görevi gereği yapan adamlara sövmeyi bırakın!
Hocam, Ergenekon davasının savcısı Erdoğandı, avukatı Baykal, neler oldu gördük. Avukat savcı kanka imiş sonradan anladık. Şimdi belirsiz bir dava var, savcısı Peker, avukatı Soylu. Bakalım, bu işin sonucunda ne olacak. Olmaz dediğimiz şeyler oldu, bu sefer de yine Pekerle Soylu ve temsil ettikleri zihniyetler dost olmasın.
Bakalım neyin davası bu.
Ülkeyi baştan başa gez dolaş, hâli=hazır şu zamanda bir tane yârı muvafık bulamazsın, muvafık dediğin çıkar münafık!..elbet istisnalar kaideyi bozmaz münafık olmayanların neye maruz kaldığını gördük maalesef!…
İnsanlar kendi hukukunu, emniyetini terörist yaptı. Burada aldanmalarının nedeni ‘kendi’ hukuku, emniyeti dir. Hukuk kurumu açısından kendi hukukudur. Fakat mesele şahıslara indirgendiğinde ‘bak onlar başkası, senin gibi değil’ diyerek yabancılaştırdıkları polisi kendi emniyeti olarak kabul etmemektedir. Yabancılaştırdığı polisle birlikte emniyeti de yabancılaştırmaktadır. Çünkü algı oyunuyla o artık kendi emniyeti değildir. O yüzden o ‘yabancı’ polise terörist derken farkında olmadan emniyet kurumuna terörist demektedir. Yani artık kendi emniyeti yoktur. Cahil ve münafık insanları bu şekilde aldatarak kendi kurumlarına düşman etmektedirler.
Hocam siz aslında sadece polisleri savunmuyorsunuz. Emniyet kurumunu savunuyorsunuz çünkü polis emniyet görevlerini emniyet kurumundan almaktadır. Dolayısıyla iş size kaldığı için emniyet kurumunu da savunmaktasınız. Aslında insanların emniyetini savunmaktasınız. Ama cahil ve münafıklar sizi de o polisi savunduğunuz için terörist kefesine koyacaklarından eminim. Siz aslında emniyeti savunuyorsunuz ama her ses vermeniz sanki “bakın nasıl da terörist polisleri savunuyor” dan öteye gitmeyecektir. Hikaye gerçekten inandırıcıydı. Üzerlerinde silahları olan üniformalı teröristler iktidara karşı ev ev baskınlar düzenliyorlardı. Şimdi bu hikaye şöyle dıştan baktığında inanılabilir. Aslında kimse bu hikayeye inanmamaktadır fakat hikayenin muhatabı cahil ve münafıklar olduğuna göre zaten onlar bu hikayenin böyle yazılmasından dolayı bir teşekkür etmedikleri kaldı.
Peker ise emniyeti temsil etmemektedir. Pekerin hikayesine dıştan baktığımızda ise kendi halinde bir kamerası ile iktidara karşı mücadele eden bir kahraman. Halbuki asıl üzerinde bulunmaması gereken silahlar onda. Ama polisin üzerindeki silahı nasıl oluyor da “sanırsam terörist gördüm. Üzerinde silahı vardı” diye algılayabiliyorlar anlamadım. Demek cahil ve münafık olunca oluyor. Bence insanlar hem cahil hem münafık gibiler. Bir resim ancak bu kadar çarpık görünür.
Emniyetin olmadığı bir yerde mafya ön plana çıkmaktadır. Mafyada insanlar açısından yeterince güçlü bir kurum olabilir. Emniyet kurumunun yerine mafya kurumu. İnsanlar güçlü olan bir şeye sığınmak isterler. Ellerinden emniyet inancı alınmış, iktidar karşısında çaresiz yığınlar pekere sığınmaktadırlar. Yani kendi içinde tutarlı bir davranış. Adamın elinden emniyeti alıyorsun. Emniyeti suçlarına kılıf olarak kullanmaktadır. İnsanlar şoktadır. Eskilerden ellerinde tek kala kala mafya kalmıştır. Kötü bildikleri o mafya bile muhalefet etmektedir. Yani şok ortamında muhaliflerin yanında durmaktadır. Madem kural yok, madem herşey kuralsız, o zaman kuralsızlar dünyasında kendilerinden yana olan mafyada artık onlardan biridir. Çünkü muhalifler gibi düşünmektedir. Yani insanların şu anda yaşadığı standartlar suç örgütleri ile birlikte olmayı gerektirmektedir. Bu insanlar nasıl bir hayat seçti böyle. Ne durumlara düştüler.