MAHMUT AKPINAR | YORUM
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ayağını gazdan çekmiyor, gerilim üretmeye devam ediyor. ABD’nin muazzam güç ve desteğini arkasına alarak bütün mayınlı alanlara çomak sokuyor. Çünkü gerilim durduğunda iktidarı sorgulanacak. Gazze’de devam eden sivil katliamından sonra İsrail gözünü Lübnan’a, özellikle Hizbullah’a dikti. İran, İsrail ile hesaplaşmasını Husiler, Hizbullah gibi bölgedeki vekilleriyle yürütüyor. İsrail her türlü asimetrik savaş yöntemlerini kullanıyor. Ortadoğu her geçen gün ısınıyor.
‘Savaş konsepti değişti’ derken İsrail’in son bir yıl içinde Gazze’de çoluk, çocuk, kadın, BM görevlisi, hekim, öğretmen, gazeteci ayrımı yapmaksızın 41 bine yakın sivili öldürmesinden, şehirleri moloz yığınına döndürmesinden bahsetmiyoruz. Bunlar elbette savaş suçu, uluslararası kuralların işlediği bir düzende yapılamaz. İsrail bunlara ilave insanlık tarihinde şeytanca bir kapıyı daha araladı. Binlerce çağrı cihazını ve telsizi aynı anda patlatarak, içinde çocukların, sivillerin de olduğu 12 insanın ölümüne 300’den fazlasının yaralanmasına sebep oldu.
Bu olay İsrail açısından “şok edici, sofistike bir istihbarat operasyonu” olsa da, sınır, ilke, hedef gözetmeden öldürdüğü için kanlı/kirli bir terör faaliyeti olarak tarihe geçti. Şok ediciydi, çünkü kimse böyle bir saldırı beklemiyordu. Sivil hayatları koruma, belli ilkelerle savaşma yükümlülüğü olan hiçbir “devlet” bunu yapamazdı, yapmamalıydı. İsrail bunu da yaptı ve ilkesizliği, kuralsızlığı daha ileriye taşıdı. Maalesef bu olay insanlık tarihinde ciddi bir kırılmayı, paradigmal bir değişikliği beraberinde getirecek.
Teknoloji çağında yaşıyoruz. Arabadan, telefonlara, mutfak malzemelerine, gündelik cihazlara kadar içinde yazılım, elektronik beyin olmayan pek az alet var. Sosyal medya platformları ve global teknoloji şirketleri insanların her türlü bilgisini, eğilimini, rutinini topluyor, depoluyor. Bu cihazlar üzerinden insanoğlunun 24 saati mercek altında tutuyor, devasa datalar biriktiriyor, onları analiz ediyor, veriye dönüştürüyor ve satıyor. Pek çoğumuz bu cihazlardan, yazılımlardan tedirgindik. Ama bunların hayatımıza kasteden silaha dönüştürüleceğine ihtimal vermiyorduk. İsrail’in Hizbullah’a yönelik yaptığı son operasyon dünyada şok etkisi oluşturdu ve pek çok soru işaretini, kaygıyı beraberinde getirdi.
Cehennemin kapıları açıldı!
İnsanlık tarihi boyunca savaş konseptinde değişiklikler oldu. Önceleri taşla, sopayla, sonra kılıç, ok, mızrak gibi aletlerle savaşıldı. Barut ve ateşli silahlar savaşların niteliğini çok değiştirdi. Uçakların savaşlarda kullanılması önemli değişimdi. I. ve II. Dünya Savaşı’nda savaşlar topyekün ve kitlesel hale geldi. Artık savaşlar sadece orduları değil, 7’den 70’e herkesi etkiliyordu. “Meydan savaşı” konseptinden kıtalara yayılan savaşlara geçildi. Nükleer silahların bulunması ve kullanılması çok sert bir paradigmal değişime sebep oldu.
İsrail’in Lübnan’da 5000’den fazla cihazı aynı anda patlatması bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz türden bir saldırıydı. Hizbullah’ın hedeflendiği söylense de ölenler ve yaralananlar arasında çocuklar, kadınlar, siviller var. Patlamalar evlerde, çarşılarda, hastanelerde yani gündelik hayatın içinde yaşandı. İsrail bununla cehennemin kapılarını açtı ve savaş hukuku, insan hakları, sivil hayatın korunması gibi pek çok kuralı, kriteri yerle bir etti. Her şeyden önce yapılan Uluslararası hukuka ve savaş hukukuna aykırı. Etik, vicdani, ahlaki değil. İnsanlık için utanç duyulacak böyle meşum bir kapıyı, soykırıma uğramış bir toplumun çocuklarının açması ayrıca manidar.
Netanyahu’nun amacı iktidarını korumak!
Netanyahu iktidarını koruyabilmek ve siyonist hedefleri olan kitleyi arkasında tutabilmek için ilkesiz bir savaş yürütüyor. Son yaptığı, “devlet teröründe kendini aşmak!” anlamına geliyor. İnsan hakları, hukuk, sivillerin korunması gibi pekçok uluslararası normu dünyaya dayatan Batı, İsrail’in katliamlarına arka çıkıyor. Böylece İsrail’den öte kendisini sorgulatıyor. Kanlı ve kirli kolonyaL geçmişe sahip Batı, insanlık için umut vaat eden insan hakları, hukukun üstünlüğü, sosyal devlet, refah devleti gibi kavramlarla hayırlı kapılar açmıştı. Taş taş inşa ettiği bu krediyi İsrail zulmüne sahip çıkarak blok blok yıkıyor.
İsrail’in yaptığı bu saldırı ne anlama geliyor?
- İnsanlık tarihindeki savaş konsepti bir defa daha, sivillerin aleyhine ilkesiz şekilde değiştirildi.
- Bundan sonra insanlar kullandıkları elektronik yazılımı, donanımı olan her şeye karşı güvensizlik duyacaktır. Son olay yerküreyi daha güvensiz hale getirdi.
- Böylesi bir saldırı muhtemelen pek çok istihbarat servisinin aklına gelmiştir, ama tepki çekeceği için yapmamıştır. Rusya Çeçen lider Dudayev’i bir cihaza patlayıcı yerleştirip öldürmüştü. Ama böyle kitlesel ve hedef gözetmeksizin ilk defa yapıldı.
- Bundan sonra başka devletler ve örgütler de hayatı kolaylaştıran her alet-edevatı silaha dönüştürüp “düşman”ı yok etmenin yollarını arayacaktır. Bu saldırı her şeyi silaha dönüştürme zihniyetinin önünü açmıştır. Örneğin dünyanın her tarafına böylesi aletler üretip satan Çin bu yolu kullanmaktan çekiniyor idiyse, bundan sonra gündemine alacaktır.
- Bu mesele denetimsiz devletlerin, servislerin istihbaratı ve şiddeti nasıl ilkesizce ve insanlık dışı yöntemlerle kullanabildiğini ortaya koymaktadır. Son olay istihbari ve teknolojik başarıdan öte, kötülüğün, şiddetin sınırsızlığını göstermektedir.
- Bundan sonra teknoloji firmaları töhmet altında kalacak, güvenlik açısından sürekli sorgulanacaklardır.
- Bu saldırı sivil ve gündelik hayatın içine savaşın, şiddetin, ölümün nasıl sorumsuzca sokulabileceğine dair uç bir örnektir. Geleceğin savaşlarını etkileyecek, sivil ve masum insanların öldürülmesi için yeni yöntemlere ilham kaynağı olacaktır.
Netanyahu iktidarı ve İsrail insanları öldürmeye yönelik şeytani bir sayfa daha açmış oldu. BM saldırı için, “Siviller arasında korku yaymaya yönelik şiddet eylemleri savaş suçudur! Bu yeni normal olamaz.” diye açıklamada bulundu. İsrail dünyaya bir güç gösterisinde bulunmak istediyse bunu şok edici şekilde başardı. Ama bu İran’a, Hamas’a, Hizbullah’a boyun eğdirmeyecek, aksine şiddeti tırmandıracak, mukabele arayışına yöneltecektir. İsrail bu saldırıyla “korkulup saygı duyulacak” hale gelmedi, aksine hiçbir vicdani, hukuki, etik sınırı olmayan “güvenilmez devlet” algısını pekiştirdi.
bu konuda tr., normal bir devlet ve idarede olsa idi, neler yapabilirdi?…mesela 2010 lardaki durumunda olsa idi…
Bu yaziyi yazacak sizin gibi cesur insanlarin olmasi ne kadar guzel. Gucluye, uslubunu bozmadan haksiz oldugu noktalara odaklanarak haksizsin diyebilmek gercekten buyuk bir erdem. Tesekkurler.
Terör devleti olduğunu tescilledi. Halkı gerekli tepkiye vermez ise onlar da bu suça ortak olup ileride bedel ödeyebilir.
Kontrolden çıkmış bir dünya!!!!