Şampiyonluk istikrarı getirecek mi?

HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK

Sergen Yalçın, Türk futbolunun gördüğü en önemli yeteneklerden biriydi. Raket gibi kullandığı bir sol ayağı, olağanüstü bir tekniği ve en önemlisi aklının ayaklarına hükmettiği bir isimdi. Artılarının yanında eksileri de yok değildi. Belki de artı eksi dengesi at başı gidiyordu. Tembelliğini, tekniği telafi ediyordu ama oyun içindeki ciddiyetsizliği, at yarışı tutkusu ve antrenmanlarda az çalışması Türkiye sınırlarının dışına çıkmasını engelledi. Sarıyer’de bir gecekonduda başlayan futbol yolculuğunda kısa zamanda zirveye çıktı. Zirvede tutunması ise zor oldu. Teknik adam olarak zirveye çıkması uzun yıllar aldı.

DİSİPLİN PROBLEMİ

Türk futbolunun yeterince parlayamamış yeteneklerinden biriydi. Beşiktaş alt yapısından A takım kadrosuna 1991 yılında yükseldi. Beşiktaş’ta efsane Metin-Ali-Feyyaz dönemiydi. Kaptan ‘atom karınca’ Rıza Çalımbay’dı. Beşiktaş’ın kolej takımı olarak tanımlandığı, kulübün başkanlığını efsane Süleyman Seba’nın yaptığı yıllar… Sergen’in önünde örnek alacağı ‘abi’ sayısı oldukça fazlaydı. Ne yazık ki, Sergen’in disiplin gibi bir kavramla arası pek iyi değildi.

Yine de kariyerinin en istikrarlı dönemini yuvası Beşiktaş’ta 1991-97 arasındaki ilk döneminde yaşadı. Ardından Cem Uzan’ın satın aldığı İstanbulspor günleri başladı. Türkiye’nin ‘yükselen iş insanı’ Cem Uzan, üç büyüklerin hegemonyasını yıkmak için satın aldığı İstanbulspor, bu hedefine ulaşamadı ama Sergen Yalçın, Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman gibi o döneme damgasını vuran yıldızları bünyesine topladı.

KİRALIK DÖNEMİ

Ocak 1999’da Sergen’in kariyerinde yeni bir sayfa açıldı. Cem Uzan’ın İstanbulspor’u ‘büyük yapma’ projesi fiyaskoyla sonuçlanınca, Sergen’in yolu bir başka hayalperest Fadıl Akgündüz nam-ı diğer Jet Fadıl’la kesişti. Yerli araba ‘İmza’ için kolları sıvayan Jet Fadıl, gurbetçilerden Jetpa aracılığıyla topladığı yüzlerce milyon Alman markını reklam amaçlı alanlarda hovardaca harcıyordu. Bunlardan biri de futbol kulübü satın almaktı. Memleketinin takımı Siirtspor’u alıp adına Jetpa’yı ekleyen Fadıl Akgündüz, Sergen Yalçın’ın bonservisini aldı. Tapusu Siirt Jetpa’da olan Sergen’in kiralık yılları böylece başlamış oldu.

Hangi takımlara gitmedi ki? Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor… Futbolumuzun 4 büyüklerinde top koşturan ilk futbolcu oldu. Kiralık serüveni Fenerbahçe ile start aldı. 1999 yılını Fenerbahçe’de geçiren Sergen, aynı yılın aralık ayının ortasında Galatasaray kadrosuna katıldı. Tabi yine kiralık olarak. Adı UEFA listesinde olmadığı için Galatasaray’ın tarih yazdığı 2000 UEFA Kupası kadrosunda yer bulamadı. Türk futbolunun kulüp düzeyindeki en büyük başarısında pay sahibi olmasına UEFA kuralları engel oldu bir bakıma.

LUCESCU ONU İSTEDİ

Galatasaray’dan sonra Trabzonspor’a geçen Sergen, Karadeniz turundan sonra yeniden sarı-kırmızılı ekibe döndü. Tabi ki yine kiralık olarak. Galatasaray, 2000’de Fatih Terim’in ayrılmasıyla yerine Mircea Lucescu’yu getirmişti. 2001-02 sezonunda Lucescu şampiyonluğu getirdi ama başkan adayı Özhan Canaydın yarışı kazanınca ‘gönüllerdeki isim’ Terim’i takımın başına getireceğini açıkladı ve bu uğurda Rumen hocayı gönderdi. Florya’dan Fulya’ya geçen Lucescu’nun kadrosunda görmek istediği isimlerin başında Sergen geliyordu.

Lucescu prensiplere sıkı sıkıya bağlı, disiplini ön planda tutan bir hoca olmasına karşılık, zıt karakterde bir isim olan Sergen’i neden takımında görmek istiyordu? Elbette Sergen’in üstün futbol yeteneği etkiliydi. Bir de giderek olgunlaşıyordu. Saha içi liderliğini de eklemek gerekiyor. 2002-03 sezonunda Beşiktaş 100. yılında şampiyonluğa ulaşırken, şampiyonluğu getiren golü Sergen atıyordu. Ercan Taner’in “Sergen attı, şampiyonluk geldi” sözüyle hafızalara kazınan o andan bahsediyorum. Rakip mi? Galatasaray’dı. Lucescu, kendisini gönderen Galatasaray’a Beşiktaş’ı şampiyon yapıp ders verirken, Sergen bunu sağlayan isim oldu.

TEKNİK ADAMLIK KARİYERİ

Beşiktaş sonrası Etimesgut Şekerspor ve Eskişehirspor macerasıyla futbol kariyerinden temmuz 2008’de emekliye ayrıldı. 1991-2008 arasında 17 yıl süren çalkantılı, bol inişli çıkışlı bir kariyeri oldu. Üçü Beşiktaş’la, ikisi Galatasaray’la 5 şampiyonluk gördü. Dört büyüklerin hepsinde forma giymiş olsa da hep Beşiktaşlı Sergen olarak kaldı. Sahaya yansıttıkları hep yeteneğinin gerisinde kaldı. İstikrarı bir türlü yakalayamadı. Kariyerinde sadece bir kez yılın futbolcusu seçildi.

Teknik adamlık serüveni de futbolculuk günlerinin izdüşümüydü. İstikrar kelimesiyle arası hiç iyi olmadı. Beşiktaş altyapı antrenörlüğünden U21 takımına terfi etti. Sonrasında ise tam 7 farklı takımda görev yaptı. Gaziantepspor’da iki kez bulundu. Başladığı sezonu bitirmeden ayrıldı. En uzun süre 38 haftayla Sivasspor’da kalabildi.

8. durağı Beşiktaş olduğunda takvim yaprakları Ocak 2020’yi gösteriyordu. Bu sezon adeta tarih yazdı. Beşiktaş’ın daha önce Samet Aybaba, Rıza Çalımbay ve Ertuğrul Sağlam ile denediği “evlatlarıyla şampiyonluk” rüyasını gerçeğe dönüştürdü. Hem de favori olarak başlamadığı bir sezonda.

Sergen henüz 48 yaşında. Önünde daha uzun yıllar var. Beşiktaş’ı şampiyon yaparak büyük bir başarıya imza attı. Teknik adamlıkta istikrarı yakalayıp yakalamayacağı önümüzdeki yıllarda belli olacak. Yaşının olgunluğunu tecrübesiyle birleştirirse, uzun yıllar adından söz ettirir. Yoksa bir sezonluk başarısıyla anılır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin