HABER-YORUM | HASAN CÜCÜK
Süpermarkete girmişti. Futbolu bırakalı çok olmuştu. Kimse tanımaz diye düşünüyordu. Bir kadın, elini tuttuğu çocuğuna “Bak oğlum, bu tüm Brezilya’yı ağlatan adam.” diyordu. Ülke futbol tarihine ‘uğursuzluğun sembolü’ olarak geçen bu isim, kaleci Moacir Barbosa Nascimento’ydu. Dünya futboluna sayısız yıldızlarını yetiştiren Samba ülkesinin en talihsiz futbolcusu kim diye sorulduğunda cevap olarak adı söylenecek isimdi Moacir Barbosa Nascimento.
1950 Dünya Kupası’na da ev sahipliği yapan Brezilya, kupanın en büyük favorisiydi. 2. Dünya Savaşı sonrası düzenlenen ilk kupaya katılma hakkı elde eden Türkiye, maddi şartlardan dolayı gidemezken, en ilginç katılmama sebebine Hindistan sahipti. Asya kıtası elemelerinde Burma, Filipinler ve Endenozya’nın çekilmesiyle eleme maçı oynamadan kupaya katılma hakkı elde eden Hindistan, FIFA’nın ‘çıplak ayakla’ futbola izin vermediği için katılmama kararı alıyordu. 1934 ve 1938 Dünya Kupası’nın sahibi İtalya, ülkenin en ünlü kulübü Torino’nun uçak kazasında oyuncularını kaybetmesinden dolayı, Brezilya’ya haftalar süren gemi yolculuğuyla giderken, Fransa ve İskoçya, katılmayı geri çeviren diğer ülkeler oluyordu. İlk kez grup maçları uygulamasının yapıldığı 1950 Dünya Kupası, 4 grupta 13 takımla oynandı. Gruplarını lider bitiren takımların oluşturduğu yeni bir grupla şampiyon belirlendi.
Tarih, 16 Temmuz 1950. Stat, Maracana. Tribünlerde tam 220 bin seyirci var. Brezilya Uruguay maçı, kupanın bir anlamda finali. Sambacılar için 1 puan yeterli. Her şey Brezilya’nın zaferine göre ayarlanmış. Avrupa’daki gazeteler, saat farkından dolayı sonucu beklemeden ‘Şampiyon Brezilya’ manşetini atmıştı bile. FIFA, şampiyon Brezilya olacak diye altın madalyaların üzerine 13 Brezilyalı oyuncunun adını yazmıştı. FIFA Başkanı Jules Rimet, Brezilya’nın zaferini tebrik eden konuşmayı Portekizce yazıp cebine çoktan koymuştu. Planlandığı gibi Friaça, Sambacıları 1-0 öne geçiriyordu. Uruguay adına Schiaffino 66. dakikada beraberliği sağlarken, yıllarca bitmeyecek acıyı yaşatan isim 79. dakikada kaleci Barbosa’nın koruduğu köşeden topu ağlara gönderen Ghiggia oluyordu. 220 bin kişilik statta ölüm sessizliği. Statta kalp krizi geçirip ölenler oluyor. Uruguay, 2-1’lik skorla kupaya uzanırken, yıllarca sürecek bir trajedi başlıyordu. Ne zaman sıradan bir takım mutlak favoriye karşı maç kazansa, hezimetin adı ‘Maracanazo’ olarak konuyordu.
Uruguay maçına kadar kupanın en iyi kalecisi gösterilen Barbosa, dar açıdan yediği golden sonra ‘günah keçisi’ ilan ediliyordu. O artık uğursuzluğun sembolüydü. Gözyaşlarıyla sahayı
terk eden Barbosa, Brezilya’nın en iyi kalecilerinden biri olmasına karşın 1950 Dünya Kupası sonrası sadece birkaç kez millî formayı giyme şansı buldu. Barbosa, kariyerine 1962’de nokta koyarken, hayatını karartan kale direklerinden intikamını 1963’te alıyordu. ‘Hediye’ olarak aldığı direkleri evinin önünde yakarak 13 yıllık acısını biraz olsun dindirdi.
Sadece Barbosa olmuyordu ‘uğursuz’ ilan edilen. Uruguay maçına beyaz formayla çıkan Brezilya, bu tarihten sonra tam 69 yıl beyaz formayı giymedi. Brezilya’nın ‘uğursuz’ gördüğü beyaz forma ambargosu geçtiğimiz ay düzenlenen Copa America ile son buldu. Gruptaki ilk maçında Brezilya, Bolivya’yı 3-0 yenerken 69 yıl sonra Sambacılar, mavi yakalı beyaz forma ile sahaya çıktı. Adı uğursuza çıkan Barbosa’nın 1993’te millî takım kampını ziyaretine izin verilmedi. Barbosa’nın millî maçları televizyondan yorumlamasına da yasak getirildi.
Barbosa, 7 Nisan 2000’de 79 yaşında vefat etmeden sadece iki hafta önce “Brezilya’da en ağır suça 30 yıl ceza veriliyor. Ancak sorumlu olmadığım bir suçtan dolayı bana tam 50 yıl ceza verildi.” diyecekti. Dönemin en iyi kalecilerinden biri olan Barbosa, milli formayı 1949-53 yılları arasında 17 kez giydi. Milli forma ile 1949’da Copa America kupasını kaldıran Sambacı eldiven, sadece bir yıl sonra yıllar sürecek ve hayatını mahvedecek bir kabusun başrol oyuncusu oldu.
Barbosa’nın hayatı filmlere ve romanlara konu oldu. “Maracana Darbesi”ni “Bizim Hiroşimamız” olarak tanımlayan tiyatro yazarı Nelson Rodriguez, bunun nedenini de şöyle açıkıyordu: “Brezilya tarihinde ağır bir savaş ve yenilgi yoktur. Ancak 1950 Dünya Kupası’nı dramatik bir şekilde kaybetmek tarihimizin en ağır travması ve yenilgisidir.”
64 yıl sonra 2014’te ikinci kez Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Brezilya’nın rakiplerinden biri de Maracanazo (Maracana Darbesi) idi. Nitekim Brezilya, yarı finalde Almanya’nın rakibi olduğunda maçın Maracana Stadı’nda oynanacak olması akıllara 1950 Dünya Kupası finalini getirdi. Korkulan ise gerçek oldu. Sambacılar, tarihi bir hezimet yaşayıp Almanya’ya 7-1 yenilerek ikinci Maracana Darbesi’ni yedi. Bu kez günah keçisi ilan edilen bir isim yoktu. Travma 1950 finali kadar olmadı ama Brezilya için Dünya Kupası ev sahipliği kabusun adı oldu.