Sahte kahramanlar; Okan Bato ve diğerleri

YORUM | ENİS ATABEY

Cemil Meriç, Jurnal’de “Kefen hırsızlığı efkar-ı umumiyenin kahramanlık mertebesine yükselttiği mesleklerden oldu.” diyor. Kendi hırsızlıkları oraya çıkınca, vesayetçi karanlık derin yapılarla ittifak yapan rejimin gerçekten bir paradigması var mı? Her rejim kendi diskurlarını güçlendirmek için kahramanlara ihtiyaç duyar. Sahte kahramanlar üzerinden kendi taraftarlarını ve kamuoyunu konsolide etmek isterler. Oysa tarihte gerçek kahramanların çoğunun isimleri bilinmez, sesleri çıkmaz…

Gelecekte, bugünlerin tarihi yazıldığında kimlerin sahte kahraman, kimlerin gerçek kahraman oldukları elbette ortaya çıkacak. Şimdilerde çıkmaya başladı bile…

Geçtiğimiz hafta gazeteci Tolga Şardan, Okan Bato ‘gerçeğini’ Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) soruşturma dosyasına ilişkin bir takım bilgileri paylaşarak tekrar gündeme getirdi.

Bu konuya gelmeden önce, Savcı Okan Bato hakkında size bir takım bilgiler vereyim. Yargı camiasında herkes kimin kim olduğunu bilir. Okan Bato, Mehmet Moğoltay döneminde mesleğe alınanlardan. Enteresandır ki; 10 yıldan fazla süre hâkimlik yaptıktan sonra 2007 yılında Bandırma Hâkimliğinden İzmir Cumhuriyet Savcılığına tayin ediliyor. Normalde 5 yıldan sonra özellikle de hâkimlikten savcılığa geçmeyi kimse istemez ve HSK da bu taleplere pek sıcak bakmaz. Ancak anlaşılıyor ki; daha o dönemde özellikle İzmir’e tayin olabilmek için o dönemki adıyla HSYK’daki tanıdıklarını devreye sokmuş. Bandırma Hakimliği görevine de Kuyucak’tan gitmiş. Batı bölgelerinde dolaşıp durmuş yani! Bir el tarafından korunduğu çok açık. Buna rağmen emsallerine göre çok geç denebilecek bir tarihte birinci sınıfa ayrılabilmiş; 2013 yılında. Bu da meslekte ve terfilerinde başarılı olamadığını gösteriyor. Uğur Dündar’ın 07.09.2018 tarihli Sözcü gazetesinde yer alan “Kahraman Başsavcı Okan Bato” başlıklı yazısından anlıyoruz ki; Okan Bato’yu geçirdiği soruşturmalara karşı “HSK Başkan Vekili Mehmet Yılmaz ve Başmüfettiş Ali Rıza Karakan” korumuş. İlişkiler ağını görüyor musunuz? Yandaş medyada da Okan Bato’yu nasıl yücelttiklerini hatırlıyorsunuzdur.

Bato, 13 Kasım 2015 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekilli olarak atanıyor. 15 Temmuz öncesi ve sonrası yaptığı hukuksuzluklar ayrı bir yazı konusu. Bu hususlara şimdilik girmiyoruz. Zamanı gelince hepsi soykırım örgütünün yargı ayağını oluşturmaktan 5237 Sayılı TCK’nın 76, 77 ve 78. Maddelerinden de yargılanacaklar. Deliller elde…

Konuyu takip etmeyenler için Şardan’ın aktardığı bilgileri özetleyelim. İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Bato hakkında 2019 yılında ön soruşturma başlatılıyor. HSK müfettişleri hazırladıkları ön inceleme raporunu HSK’ya sunuyor. HSK 12.05.2020 tarih ve 2020/8850 sayılı karar ile “soruşturma izni verilmesi” talebine, dönemin HSK Başkanı, Adalet Bakanı olan Abdülhamit Gül iki gün sonra onay veriyor. İzin sonrası yürütülen soruşturmada, müfettiş raporunu 18 Şubat 2021’de değerlendiren HSK Birinci Dairesi, 2021/1861 sayılı kararıyla dosyayı, gereği için HSK İkinci Daire’ye gönderiyor. HSK 2. Dairesi 28.02.2023 tarihinde karar veriyor. Bato hakkındaki soruşturmada temelde iki iddia var; “Görevinin gereklerine aykırı hareket edip, maddi menfaat temin ederek usul ve yasaya aykırı işlemler yapmak..” ve “haksız mal edinmek…”

Tolga Şardan’ın aynı konudaki ikinci yazısından anlaşıldığı üzere, HSK 2. Dairesi Okan Bato hakkında sadece “haksız mal edinme” konusunda “kovuşturma izni” veriyor. Yazıda “maddi menfaat temin etme” iddiasında yönelik olarak kovuşturma izni verilip verilmediği belirtilmiyor.

Bato, yakın ilişki içinde olduğu kişiler lehine, hakkında soruşturma yürüttüğü iş adamı Ahmet Küçükbay’ın şirketlerinden 3,5 milyon TL’lik ilan verilmesini sağlıyor. Yine yakın ilişkisi olan Çağrı Durak’ı kullanarak, hakkında soruşturma yürütülen iş insanı Metehan Kavuk’tan, dosyaların kapatılacağı vaadiyle para istiyor. Müfettiş raporunda bu iddiaların sübuta erdiği belirtiliyor. İş insanı Metehan Kavuk istenen 5 milyon doları vermeyince Okan Bato tarafından hakkında yakalama kararı çıkartılıyor. Müfettişler Bato’nun malvarlığında “Tasarruf edebileceği miktarın 10 katı mal varlığının” bulunduğunu tespit ediyor.

15 Temmuz’a kadar 20 yıldan fazla süre yargı mensubu olarak görev yapmış biri olarak söyleyebilirim ki; maaşla geçinen bir savcısının normal yollarla 2019 yılı itibari ile 9 milyon TL den fazla malvarlığına sahip olması hiç normal bir durum değildir.

Müesses nizamın gizli-açık unsurları, sahte kahramanları Bato’yu bu soruşturma ve kovuşturmalardan en az zayiatla kurtaracaklardır. Okan Bato hakkında TCK’nın 252. Maddesinde düzenlenen “rüşvet” suçundan işlem yapılmayıp, sadece “‘haksız mal edinme, mal kaçırma veya gizleme suçu” kapsamında olayı değerlendirip göstermelik bir müeyyide ile olayı unutturacaklardır.

Bu kararın altında imzası olan HSK Başkanvekili ve HSK 2. Daire Başkanı Mehmet Akif Ekinci, önceden İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği yaptı. Çağlayan Adliyesi’nde başka bir yargı mensubu adına gelen kargoyu teslim alıp, meslektaşına haber vermeyip, yanlışlık oldu diyerek iade etmeyecek bir yapıya sahiptir. Bunu halen görevde olan, o dönem HSK Başkanvekili ile birlikte çalışan savcı arkadaşımdan duymuş ve hayret etmiştim. Bu nitelikteki insanlar mı adaleti sağlayacak? Olay sembolik de olsa, mecelledeki hakim tanımına, mesleki etik kurallara uygun nitelik bu mudur?

Khaled Hosseini, Uçurma Avcısı romanında şöyle diyor: “Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar hırsızlığın çeşitlemesidir… Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun.

Kendisine ait olmayan bir şeyi alan insan, bu ister bir can olsun isterse bir dilim nan(ekmek) adiliktir. Çalmaktan daha kötü bir suç yoktur…”

Hukuk felsefesinde “hırsızlık” suçunun bütün suçların temeli olduğunu kabul eden görüşler de mevcut. Yazının başında sormuştuk; bu rejimin gerçekten bir paradigması var mı? diye. Bu rejim birçok hukuksuzluğa imza attı, suç işledi. Bu suçların hepsinin anası hırsızlıktır. İnsanların, haksız-hukuksuz yere mallarını gasp ettiler, özgürlüklerini çaldılar, mesleklerini ellerinde aldılar, aile bütünlüklerini bozdular.. her şeyden önemlisi de ülke insanın geleceğini yok ettiler.

Cemil Meriç ile başladık onunla bitirelim; “Kahramanlık, hatada ısrar etmemektir.” Kahraman olmak isteyenler; organize hırsızlıkların üzerine gidin… Hukuku geri getirin.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Kader bir gün teraziyi tekrar elinize verirse mesleğine ihanet edenlerin ve hırsızların hükmünü vermekte tereddüt etmeyeceksiniz. Unutmayınız zalim fırsat bulunca misliyle yapar.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin