Sahne sırası oğul Kasper Schmeichel’de

HABER-PORTRE | EFE YİĞİT

Danimarka futbolunda Laudrup soyadının özel bir yeri vardır. Finn Laudrup’la başlayan süreç oğulları Michael ve Brian ile devam etmişti. Baba Finn 1967-79 arasında Danimarka milli formasını 19 maçta giyip 6 gole atmıştı. Michael ve Brian ise babalarını gölgede bırakan bir kariyere sahip olmuşlardı. Michael, Juventus, Ajax, Barcelona ve Real Madrid gibi devlerin, küçük kardeşi Brian ise Bayern Münih, Milan, Chelsea ve Ajax’ın formalarını giymişti. Laudrup soyadı gibi ünlü olan bir diğer aile ise Schmeichel oldu.  Baba Peter ile başlayan süreci şimdi oğlu Kasper sürdürüyor.

Danimarka’nın C Grubu’nda Peru ile oynayacağı ilk maç kağıt üzerinde kolay gözüküyordu. Vikingler, 36 yıl aradan sonra kupaya katılan Peru karşısında gerek kadro, gerekse de tecrübe bakımından bir adım öndeydi. Ancak maçın başlamasıyla dalga dalga gelen bir Peru vardı. Danimarkalıların ölüp, ölüp dirildiği pozisyonlarda sahneye kaleci Kasper Schmeichel çıktı. Kurtarılamaz denilen pozisyonları ustalıkla savuşturan Kasper, skorun 1-0 Danimarka lehine olmasını sağlayan isim oldu. Maçtan sonra herkesin birleştiği ortak nokta; Peru oynadı Kasper kurtarıp, Danimarka kazandı. Kasper’in soyadı futbolseverler için oldukça tanıdık geliyor. Efsane kaleci Peter Schmeichel’in oğlu.

Başlangıçta güçlü fiziğiyle futbola forvet olarak başlayan Peter Schmeichel bir kaç hafta forvetlikten sonra asıl yeri olarak kaleye geçtiğinde takvimler 1980 yılını gösteriyordu. Gladsaxe Hero kulübünde futbol kariyerine başlayan Peter, 4 yıl sonra o yılların güçlü takımlarından Hvidovre’ye transfer oldu. Peter artık herkesin gözünün üzerinde olduğu bir oyuncuydu artık. 1987 yılında ise Danimarka futbolunun yükselen değeri Bröndby takımına transfer olduktan sonra sıra kupa ve şampiyonluklara gelmişti. Bröndby’de 5 sezonda toplam 4 şampiyonluk sevinci yaşayan Peter için artık Avrupa kupalarını kaldırmak vazgeçilmezlerin arasında yeralıyordu.

Kupa koleksiyoncusu

Başarılı kalecinin en büyük taliplisi İngiliz kulüpleri Liverpool ve M.United’di. Liverpool o yıllarda M.United’a göre daha başarılı olmasına karşılık Peter Schmeichel, Alex Ferguson’un gayretleriyle ‘kırmızı şeytanlara’ transfer olduğunda takvim yaprakları 1991 yılını gösteriyordu. 550 bin poundluk bir transfer ücreti alan Peter için ilk sezon şampiyonluk hayaline ulaşamadı. İlk şampiyonluk sevincini M.United ile 1993 yılında yaşayan Peter Schmeichel için artık ‘altın yıllar’ başlıyordu. Schmeichel 1999 yılına kadar M. United forması altında 5 şampiyonluk, 3 UEFA Kupası, 1 lig kupası, 1 Avrupa Süper kupası, 1 kez Şampiyonlar Ligi kupası sevinci yaşadı.

1999 yılında ‘artık vücudum Premier liginin ağırlığını kaldıramıyor’ diyerek Sporting Lizbon’a gittiğinde Alex Ferguson ‘Schmeichel M.United için yüzyılın transferidir. Onun yerini doldurmak imkansız’ diyecekti. Zaman ise Ferguson’u haklı çıkaracaktı. Portekizde ilk yılında 17 yıldır şampiyon olamayan Sporting ile şampiyonluk sevinci yaşayan Schmeichel, ‘Burası benim tatmin etmiyor’ diyerek tekrar Premier ligin yolunu tuttuğunda yeni takımı Aston Villa oluyordu. Aston Villa’dan kendisini sürekli isteyen Kevin Keegan kırmayıp bir yıl daha futbola devam kararı alarak M. City’ye transfer oldu. Yaş artık 40 gelmişti ve  ‘sevgili’den ayrılma zamanı gelmişti Schmeichel için. Keegan’in bir yıl daha devam et baskısına ‘Sabah kalkınca insanın içinde heyecan olması ve yeniliklere iştiyak duyması lazım. Benim vucudum artık heyecan duymuyor. Şimdi vücudumu dinlemek zorundayım’ diyerek reddetti.

Danimarka Milli Takımı’nın kalesini 129 kez koruyarak ve en çok milli olan oyuncu olarak futbola veda eden Peter Schmeichel için milli takım kariyerindeki en büyük başarısı 1992 Avrupa Şampiyonluğu’dur.  Peter Schmeichel o günleri ‘Kimse şampiyon olacağımıza inanmıyordu. Bizim için Avrupa Şampiyonası bir turistik gezi olacaktı. Ancak grup maçlarında alınan sonuçlar sonucu yavaş yavaş kendimize güven geldi. Kupayı kaldırdığımızda bile bunun bir rüya olduğunu sanıyordum’ açıklamasını yapacaktı. Turnuvada özellikle Hollanda karşısında yaptığı kurtarışlarla hafızalara kazınmıştı. Peter Schmeichel, 23 yıllık kariyerine 2003’te noktayı koyduğunda yaşamadığı sevinç kalmamıştı. Ünlü file bekçisi, Avrupa’da 4 kez, Dünya’da 2 kez yılın kalecisi seçilmiş, Danimarka, İngiltere ve Portekiz’de şampiyonluk sevinci yaşamıştı.

Peter Schmeichel’in oğlu olmak zor

İşte böyle bir babanın oğlu Kasper Schmeichel. Her başarıyı tadan adını dünyanın en iyi kalecilerinin arasında yazdıran Peter Schmeichel’in oğlu olmak zordu. Hele babasıyla aynı mesleği seçince sürekli gölgede kalmayı kabullenmesi gerekiyordu. Babası gibi ünlü değildi. Devlerin formasını giyemedi ama kariyerinde dönüm noktası 2011’de Leicester City’ye gelmesiyle değişti. 2015’te gelen Premier Lig şampiyonluğunda Kasper’in kurtarışları önemli rol oynadı. Bu şampiyonluktan sonra ilk kez babasının gölgesinden sıyrılma imkanı buldu.

Danimarka milli formasını şubat 2013’te giymeye başlayan Kasper Schmeichel, 36 maçta görev yaptı. 31 yaşındaki Kasper kariyerinin en verimli dönemini yaşıyor. Peru karşısında ortaya koyduğu performansla herkesi kendine hayran bıraktı. Babasına ait milli forma ile 470 dakikada gol yememe rekorunu Peru maçının 22. dakikasında kırmayı başardı.

Kasper’in babası Peter gibi başarılara imza atması oldukça zor hatta imkansız. Kariyerinde sadece bir Premier Lig şampiyonluğu bulunuyor. Kariyer olarak babasına yetişemeyecek ama Schmeichel soyadına layık olarak yeşil sahalarda boy göstermeye devam edecek.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin