YORUM | MEHMET YILDIZ
17 Aralık günü paraları sıfırlayan Bilal, bir gün sonra babacığıyla yaptığı telefon görüşmesinde yolsuzluk operasyonunun arkasında olduğunu düşündüğü Cemaat’ten hesap sormak gerektiğini söylüyordu. Aynı konuşmada ertesi günün Takvim ve Sabah gazetelerinin manşetlerini aktarıyor, babacığına bağlı olan MİT’ten gazetelerinde haber yapmak için daha fazla destek talep ediyordu.
Erdoğan’dan medya desteği talimatını alan havuz gazetelerinin o günden sonra tek gündemi oldu. Bütün manşetlerini Cemaat’le ‘mücadeleye’ ayırdılar. O aralar yaklaşık 1 milyon satan Zaman Gazetesi başta olmak üzere iktidar önünde henüz diz çökmemiş muhalif medya, en büyük rahatsızlık konusuydu Erdoğan için. Her gün kameralar önünde yaptığı yüzlerce konuşmada bunu dile getirmekten çekinmedi. Hatta 22 Mart 2014 tarihinde Ankara’da yaptığı bir konuşmada, “Bunların gazetelerini, yandaş gazetelerini de okumayınız. Gazete mi yok ya!” diyerek Zaman gibi gazeteleri hedef göstererek, abonelerini tehdit etmekten çekinmedi. Bir yandan bütün devlet kurumlarında Zaman, STV, Bugün gibi gazetelere akreditasyon uygulayarak gazetenin haber kaynaklarını kesiyor, bir yandan da gazetenin mali açıdan köşeye sıkıştırılmasını hedefliyordu. Reklam veren iş adamları tehdit edilerek reklam gelirleri, aboneler tehdit edilerek tiraj geliri kesiliyordu. Buna rağmen yayınlarda istedikleri sonucu alamayınca bir ileri aşamaya geçildi.
3 YIL ÖNCE BUGÜN YAPILAN MEDYA BASKININI PLANLAYAN İSİM
17 Aralık’ın birinci yıldönümüne 3 gün kala, Zaman Gazetesi ve Samanyolu Yayın Grubunun tepe yöneticileri, Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca gözaltına alındı. 5 günlük gözaltı süresinin sonunda hakim karşısına çıkarılan Ekrem Dumanlı adli kontrolle serbest bırakıldı, Hidayet Karaca tutuklandı. Hidayet Bey o gün bugündür Silivri cezaevinde.
Bu olay AKP iktidarının Cemaat’e yakın medyaya yaptığı ilk operasyon olarak kayıtlara geçti. Yaklaşık 5 yıl önce (2009 yılında) polisin El Kaide’ye yakın bir gruba yaptığı operasyonun gazetecilerle ne ilgisi olabilirdi? Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca’nın avukatları bu sorunun cevabını uzun süre bilemediler. Aylar sonra yaptığı hizmetler (!) karşılığında beklediği terfiyi alamadığı için iktidara küsmüş AKP’li bir yargıcın, bir meslektaşına anlattıklarından öğreniyoruz olayın perde arkasını. Halen de Çağlayan adliyesinde görev yapan bu yargı mensubunun iddiasına göre 14 Aralık 2014’te yapılan bu operasyon, İstanbul Başsavcı vekili Mehmet Akif Ekinci ve Mustafa Doğan İnal adlı bir avukat tarafından planlanmış!
Hadi savcıyı anladık, çünkü işi gereği yapabilir. Bir başsavcı vekiliyle kafa kafaya verip Türkiye’nin en büyük iki medya grubuna operasyon yaparak tepe yöneticilerini hapse tıkacak kadar ‘etkili ve yetkili’ bir avukat kimdir?
O dönemde sadece Yeni Şafak Grubunun avukatı ve yöneticisi olarak bildiğimiz Avukat İnal, bugünlerde tekrar popüler. Meğer sadece Yenişafak’ın avukatı değilmiş. İnal’ın müvekkillerine baktığınızda sıradan bir avukat olmadığını hemen anlıyorsunuz zaten.
En başta Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı olduğunu öğreniyoruz. Erdoğan’ın avukatı olarak öne çıkan Ahmet Özel ve Mustafa Doğan İnal, 2016 yılında ortak bir hukuk şirketi kurmuşlar. İnal’ın ünlü müvekkilleri arasında bir dönem El Kaide örgütüne malî destek sağladığı gerekçesiyle bir dönem Birleşmiş Milletler’in terör listesinde yer alan Yasin El Kadı var. Halen ABD’de devam eden Halkbank yöneticisi Mehmet Hakan Atilla’nın yargılaması esnasında 17 Aralık’tan sonra Reza Zarrab’ı temsil ettiğini de öğrenmiştik. Avukat İnal sadece Reza’nın avukatı olmamış, aynı zamanda avukatlığını yaptığı Erdoğan’la Zarrab arasında kuryelik de yapmış. Mahkemeye sunulan WhatsApp mesajlarına göre, 17 Aralık’ta gözaltına alındıktan sonra iktidarın baskıları sonucu (Reza’nın ifadesine göre kısmen rüşvetle) serbest kalan Zarrab, Halkbank üzerinden kurdukları para aklama sistemini tekrar devam ettirmek istemiş. Bu sistemin yeniden hayata geçmesi için gereken desteği, Erdoğan’la ilişkileri yürüten avukat Mustafa Doğan İnal sağlamış.
Şimdi tekrar başa dönelim. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Yasin El Kadı’nın, Reza Zarrab’ın ve aynı anda Albayraklar’ın avukatlığını aynı anda yapabilen ve aralarındaki irtibatı sağlayan bir avukat, elbette bir savcı ile kafa kafaya verip Türkiye’nin en büyük iki medya grubuna operasyon da yapar, kayyım da atar, malına mülküne el de koyar.
3 yıl önce bugün, Zaman ve Samanyolu’na kumpas kuran iki kişiden biri Avukat İnal, diğeri dönemin Başsavcı vekili Mehmet Akif Ekinci demiştik. Savcı Ekinci şimdi nerede? O şimdi başkanlık referandumuyla sonra yeniden yapılandırılan HSK’ya Erdoğan tarafından üye olarak seçildi. Varın gerisini siz düşünün.