Rusya, Türkiye seçimlerine müdahaleye böyle başladı

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2023 Haziran seçimlerini kazanmak için her türlü altyapıyı hazırlıyor. Hem içte hem dışta… Dıştaki hazırlıklarını belli bir aşamaya getirdikten sonra içeriye dönecek. Uluslararası arenada kilit rolü şüphesiz Rus lider Vladimir Putin oynayacak. Rusya, Türkiye seçimlerine müdahale etmeye başladı bile…

Rusya’nın bir başka ülkenin seçimlerine müdahalesi, Kasım 2016’da Donald Trump’ın kazanması sonrasında dünya gündemine geldi. Cumhuriyetçi aday Trump’ın kazanmasını istemeyen çevreler, Moskova’nın ABD seçimlerine müdahale ettiğini öne sürdüler.

Bu tartışma aylarca sürdü. Hâlâ da farklı nedenlerle gündeme getiriliyor. İddianın sahibi Demokrat çevrelere bakarsanız, Putin, Trump’ın kazanması için pek çok farklı yönteme başvurdu.

ABD seçimlerini boş verelim biz. 10 ay içinde yapılacak olan kendi ülkemizdeki seçimlere bakalım. Daha önce farklı vesilelerle ifade ettim. Erdoğan’ın bu zamana kadar seçimden kaçmayacağını, tüm kazandığı seçimleri de (2017 referandumu hariç) kazandığı seçimleri sandığa gitmeden işi bitirdiğini anlattım.

6 Ağustos tarihli dünkü yazımda da içeride nasıl hazırlık yaptığının bir boyutunu ifade etmeye çalışmıştım. Bu yazınınsa konusu içeride yapılan çalışmalar değil. Dışarıda, özellikle de Rusya cenahında yapılanları paylaşmak istiyorum.

Moskova, Beştepe Sarayı, 2016’dan sonra bugün aynı isimle devam ediyorsa bunu Putin’e borçlu olduğunu Erdoğan ve çevresine “ispat” etmiş durumda. Ankara, Kasım 2015’te Suriye’de bir Rus savaş uçağını düşürmenin pişmanlığını yaşadığı dönemin ardından Putin’in Erdoğan’a koltuğunu hediye etmesi unutulacak bir jest değildi.

Düşürme olayından sonra Putin, “Terörün işbirlikçileri tarafından sırtımızdan vurulduk” açıklamasının ardından devreye aracılar girdi. Erdoğan’ın bu açıklaya karşılık, “Ben yaptım sen yapma” diyen mektubundan sonra işler rayına oturtulmaya çalışıldı.

İki ülke ilişkileri görünüşte inişli çıkışlı gitti. Putin, bu gelgitler sırasında Kremlin Sarayında Erdoğan ve heyetini iki dakika kapıda bekletti. Dahası bu bekleyişin görüntüleri Rus televizyonlarında, mizah ve aşağılama amacıyla kronometre konularak ekrana taşındı.

FARKLILAŞMA TAHRAN GÖRÜŞMESİNDE BAŞLADI

20 Temmuz’da İran’ın başkenti Tahran’da yapılan üçlü zirve çerçevesinde liderler ikili görüşmeler de yaptı. Bu sırada basına bir görüntü servis edildi. İşin garibi, görüntülerin Rusya tarafından Türk gazetecilere verilmesiydi.

Görüntülere göre Erdoğan, Putin’i bekletiyor. Rus lider bu sırada 15-48 saniye kadar (rivayetler muhtelif) volta atıyor görünüyordu.

O günlerde bu görüntünün ardında yatabilecekleri paylaşmayı gündemime aldım ama başka konular daha ağır bastığı için ihmal etmiştim.

Bu video aslında Rusya’nın Türkiye seçimlerine müdahale etmeye başladığının görüntüleriydi. Erdoğan ve yandaşlarına, “büyük lider intikamını aldı” dedirtme fırsatı tanıdı.

Bunun hazırlığı anlamında bir adım daha atıldı. Savaş halindeki Rusya ile Ukrayna arasındaki tahıl koridoru anlaşması İstanbul’da imzalandı. Biz “dünyanın en verimli toprakları” iddiasında olduğumuz Anadolu’nun tahıl ambarında buğday ekmeyi artık gereksiz görürken, saldırı altındaki Ukrayna, ürettiği buğdayı (buğdayın büyük kısmı geçen yılki hasat) dünya pazarlarına ulaştırma yolunda adım attı.

İşin bu tarafına bakmayı hiç akıl etmeden biz, “Ukrayna buğdayını dünyaya ulaştıran lider” olarak orta yerde övünmeyi seçtik.

Ardından ne mi geldi. Ankara ve yandaşlar bu zevkin doruklarındayken Rus şirket Rosatom, Akkuyu Nükleer Santralinden, yüzde 50 hisseye sahip olan Türk ortağı çıkardı. Türkiye’ye çok ihtiyaç duyduğu nakit 5,2 milyar dolar verdiler ve yerli ortak IC-İçtaş devre dışı bırakıldı.

IC-İçtaş çalışanları, 28 Temmuz sabahı gittiklerinde giriş kartlarının devre dışı bırakıldığını gördüler.

Putin’e göre, artık “Akkuyu Nükleer Santrali Türkiye’nin değil, Rusya’nın Türkiye’deki santralı” konumunda. Ruslar, Akdeniz’de 5,2 milyar dolarla Suriye’den sonra sıcak denizlere inecek ikinci bir üs elde etmiş oldular.

Akkuyu santrali tartışması zaman içinde biraz tırmanır, sonra yine arka plana atılır, böyle devam eder gider.

PUTİN, ERDOĞAN’IN SIRTINI FENA SIVAZLADI

Erdoğan, Tahran buluşmasından 16 gün sonra 5 Ağustos’ta çalışma ziyareti amacıyla Putin’le görüşmek üzere Soçi’ye gitti. Burada Putin, Erdoğan’ı görüşme yapacakları binanın girişinde karşıladı. Görüşme de Covid-19 gerekçesiyle Batılı liderlerle yaptığı gibi 4 metrelik masada değil samimi bir havada yapılmasının ortamda gerçekleştirildi.

Putin, sadece bununla kalmadı Erdoğan’ı onore eder görünerek Batıya mesaj verdi. Putin, Erdoğan’ı dünyayı açlıktan ve doğalgaz sıkıntısından kurtaran lider olarak sundu. “Avrupalıların Rus doğalgazı için Türkiye’ye minnettar olması gerek” dedi:

Moskova, Putin-Erdoğan görüşmesinin sadece Rusya-Türkiye ilişkileri açısından değil, Batılı ülkeler için de çok önemli bir buluşma olduğu ortaya koydu.

Türkiye’nin içine sürüklendiği döviz krizine çözüm üretme elbette öncelikli konulardandı. Rusya’dan alınan doğalgazın bir bölümünün (ne kadarı olacağına ilişkin iki ülkeden de henüz net bir açıklama yok) Rus para birimi Ruble üzerinden ödenmesi kararlaştırıldı. Bu konuda iki ülke Merkez Bankası başkanlarının görüştüğünü bizzat Erdoğan açıkladı.

Dahası, Putin’in Ukrayna ile devam eden savaşın sona erdirilmesi yolunda ikili görüşmelerin Türkiye’de yapılması konusundaki teklifi değerlendireceği de yine Erdoğan tarafından duyuruldu. İki lider arasında her konuda mutabakat sağlanmadığı yine Erdoğan tarafından açıklanan konu başlıklarından oldu. Putin, Suriye’ye operasyon yapma yerine, “rejimle birlikte çözme yolunu tercih ederseniz daha isabetli olur” mesajını açık verdi.

Yakında Suriye konusunda Esad-Erdoğan görüşmelerinin altyapısı hazırlanırsa şaşırmayın. Yandaşlar bunu Erdoğan’ın büyüklüğünün göstergesi olarak sunulur elbette.

Erdoğan da Putin’den aldığı övgülerle, Batıya karşı bir adım daha attı. Putin, Erdoğan’ı Eylül ayında Özbekistan’da yapılacak Şangay Beşlisi (şimdi adı Şangay Çalışma Grubu ve 8 üye ülke var) zirvesine davet etti. Erdoğan da “Nasip olursa biz de inşallah oradaki toplantıya katılacağız” karşılığını verdi.

RUS ASKERİ UZMANIN SÖYLEDİKLERİ

Rus askeri uzmanı olarak ekranlarda yorum yapan İgor Korotçenko, katıldığı bir programda iddialı laflar etti. Korotçenko’ya göre bu seçimlerde Tayyip Erdoğan’ın kaderi Putin’in elinde.

Eski Duma üyesi Evgeny Popov, Korotçenko’nun Türkiye’ye müdahale ettiğine karşı çıktı ve Rusya’nın şimdiye kadar yalnızca Trump’ın kazandığı seçimlere müdahale ettiğini söyledi.

Korotçenko’nun sözleri ne kadar ciddiye alınır bilmiyorum. Ama bu olup bitenlerin içeriye nasıl satılacağına eminim. Soçi görüşmelerini, Türkiye’nin emperyalizmden kurtulma zirvesi olarak sunulacak.

“Büyük dünya liderinin uluslararası siyaset sahnesine damga vurması” olarak topluma sunulması için her türlü altyapı desteği Moskova’dan gelecek.

Erdoğan’ı dünyaya böyle sunan Moskova, Yunanistan ve Suriye ile savaş halinde olan Türkiye’yi I. Balkan Savaşı öncesindeki Osmanlı devleti olarak görüyor ve politikalarını buna göre şekillendiriyor.

Erdoğan liderliğindeki Türkiye, Batı’nın olduğu gibi Putin’in de işini kolaylaştırıyor. Neye nasıl tepki vereceği bilinen bir lider, her zaman büyük güçlerin en kolay çalıştıkları isim olur.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Tayyip Suriye topraklarını bu sefer İngilizler yerine Ruslara kaptırdı. Tayyip Suriyede Ruslara ve İrana yenildi. Oturup oturup toplantı yaptığı üçlü zirvelerde Ruslar ve İran galip devletler Tayyip ise yenik devletin lideridir. Tayyip anlaşma sağlayarak Kuzey Suriyede Kürt Bölgelerde toprak talep ediyor. Dikkat edilirse bu pazarlık Batı ile yapılmıyor. Ama daha da ilginci pazarlığa söz konusu toprakların bir kısmında ABD askerleri var. Yani üçlü zirvede eksik olan bir şey var. ABD bu zirvede eksik. Normalde Kürt bölgesi için ABD ve Rusyanın görüşmesi gerekir. Yani Türkiye Kürt Bölgesi için Ruslardan toprak istiyor ama ABD den de toprak istemesi gerekecek. Türkiye bu kozu ABD ye bir kere verdi. Işidi destekleyerek Kürt bölgesinde PKK yı kahramanlaştırdı ve uluslaştırdı. Türk tehditi Kürtler için bölgede aynı zamanda ışid tehditi olarak algılanıyor. Türkler ışidi destekleyerek çok büyük ‘hata’ yaptılar. Silah ve petrol ticareti motivasyonu bölgede PKK nın kahramanlaşmasına ve özerk bölgenin hakimi olmasına neden oldu. Yani para karşılığında ‘yanlışlıkla’ oldu. Zamanında Ruslar bölgedeki Türkiye planlarını yada çıkarlarını bozduğu için yani ışidi vurduğu için hedef alındı. Sonuca bakıldığında ışidin bir ölü doğum olduğu anlaşılıyor. Belki İdlib, Hatayda küçük bir Devlet kurarlar. Bu sayede dünyaya islamın reklamını yaparlar. Yani Işid Suriye’de Esad’a yardım ederek bütün sünnileri bölgeden uzaklaştırmasını sağladı. ABD ye yardım ederek Kürt bölgesinin kurulmasını sağladı. Türkiyeyi de yani müslüman devleti de ışid destekçisi, terör destekçisi olarak reklamını yaptı. Herkes sonucunu almış gibi görünüyor. Esad toprakların büyük çoğunluğunun hakimiyetini sağladı, Kürtler özerk yönetim kurdu, PKK sağ gösterip sol vurdu. Yani sanki davası Türkiyedeymiş gibi göstererek Suriyede hakimiyet sağladı. ABD ve İsrail bir kürt parçasını daha halletti. Türkler, Osmanlının torunları, Terör Devleti olarak gösterildi. Yani Tayyip sayesinde bunların hepsi başarıldı. Herkes payına düşeni alırken bir tek tayyip istediğini alamadı. Herkese istediğini verdi ama kendisi yani şahsı suriyeyi de türkiyeye katarak daha büyük bir devletin lideri olacaktı. Hatta plana göre Müslüman Kardeşler üzerinden ona Mısırı da vereceklerdi. Tayyip sarayını yaptırırken ortadoğunun liderine uygun olarak yaptırdı. Oran estetikte çok önemlidir. Küçük bir Türkiyede büyük bir saray çok şekilsiz durmaktadır. Yani kaşı, gözü bir orantı içinde olmalıdır. Türkiyede Saraya bakınca sanıyorsun ki uçsuz bucaksız arazilere hükmeden bir Sultan var sanıyorsun. Üstüne üstlük Türkiyeyi sürecin başında bıraktığımız gibi de bulamadık. Türkiye sanki Suriyeye müdahale eden taraftı ama bir bakıyorsun ki müdahale edilen taraf Türkiyeymiş. Yani Esadı devireceğim diyen Adam Esada benzetildi. Yani Türkleri Kürdistan benzeri tek adam yönetimine benzettiler ki Kürtler Türklere özenmesin diye. Önlerinde örnek bir rejim olsa Kürtler bu örnek rejimi kendi devletlerinde de isteyeceklerdir. Türkler onlara kötü örnek olmasın diye Türklerin rejimini tek adama çevirdiler ki Kürtlerin başına Apo geçerse Kürtler itiraz etmesinler. Ordu bu uğurda dağıtıldı, Meclis susturuldu, gerçi pek itiraz etmedi türkiyeliler, hukuk baskı altına alındı, yürütme yok edildi, anayasadan çıkıldı. Bunların hiçbiri Türkiyeliler için sorun teşkil etmedi. Türkiyeliler bu sürece ortak olarak tek adam rejimini inşa ettiler. Ama bu rejimin başında tek adam yok. Muhalefet de darbeden beri Tayyipin iktidar ortağıdır. Yani üçlü zirveye benzer bir zirveleri söz konusudur. Bu zirve ortakları içinde İngilizci de var, Maocu da var, İsrail dölü tepkisi arkasına saklanan siyonisti de var. Bunlar aralarında Suriye konusunda hangi konuda anlaştılar ki, anlaştılar çünkü tezkereye el ele çıkarıyorlar, arada bir tanesi yalandan tezkereye hayır diyor ama aslında tezkerenin geçeceği kesinleşmiş oluyor, tezkereyi gerçekleştirebilmek için Putinden izin istiyorlar. Yani İngilizci, Maocu, Apocu, Siyonisti hangi konuda anlaştı?, bu konu nedir ki Putine gidiyorlar. Yani Suriyede Kürt bölgelerini işgal etmek konusunda İngilizci, Maocu, Apocu, Siyonistçi anlaştılar, tezkereye evet diyorlar, bu işgalin amacı nedir ki bu amaç uğruna Tayyipi temsilci olarak Putinin yanına gönderiyorlar. Bunu netleştiremedim. Yani Batı koalsiyonu ve Avrasyacı koalisyon birlikte Meclisi fesih ettikten sonra neden Suriye topraklarını işgal etmek istiyorlar? Bu işgal bir an önce gerçekleşmeli ki o yüzden çok hızlı hareket ediyorlar. İran ve Rusya Batının hangi teklifini ret ediyor? Yani Batının Türkleri Suriye topraklarına sokmak istemesi çabasını Rusya ve İran nasıl okuyor? Türkiyenin Suriyede Kürtler ile çatışması yani Suriyeyi işgalini Batı neden istiyor? Türklerin Suriyede Kürtler ile çatışmasını Putin neden engel olmaktadır. Putin onay verse Türkler Suriyeye girecek ve Kürtler ile çatışacaktır. Sahne Türk ve Kürt çatışması şeklinde olacak. Bunun arkasından gelecek propagandalar Türklerin Kürtler ile çatıştığı şeklinde gösterilecek. Türkler de içeride her öldürdükleri Kürte Pkk lı diyecek. Bu tezkere sayesinde kürtler ve türkler tamamen ayrışacak. Daha önceki Suriye iç savaşında da Emevi caminde namaz kılacağız diyorlardı. Ama Kürtler özerk bölgelerinde namaz kılıyorlar artık. Şimdiki tezkerenin önemi çatışmadır. Çünkü bu tezkereci ittifak içinde Maocular var ki onlar zaten çatışmadan ve kaosdan beslenen darwinizmcidir. Milliyetçiler de çatışmadan üstün ırkın çıkacağını savunmaktadır. Müslümanlar ise herkesi terörist gördüğünden, kutsal devlete düşman gördüğünden, kutsal devlet adına cihata katılırlar. Kemalist ve ulusalcıların zaten varoluşu çatışma üzerine kuruludur. Çatışma olsun ki türkler ve kürtler birbirinden ayrılsın, bizde kürtleri tanımak zorunda kalmayalım düşüncesindeler. Bu yoğunlaşmış nefsani düşünceler bu çatışmadan ilahlarını güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Amaç aslında dünyaya bir Kürt ilahı getirmektir. Bu Kürt ilahı batıya ve siyonistlere hizmet edecek, müslümanlığı unutacak. Bu yeni kardeş diğer ilahların bir kısmını rahatsız ederken bir kısmı ise memnun olmaktadır. Putin ilahı nedense bu çatışmayı çıkarlarına aykırı görmektedir. Yani yeni bir kürt ilahın doğmasını, kendi kontrolünde olmadığı müddetçe kendi yani Suriye topraklarında istememektedir. Yani Putinin operasyona onay vermemesi iyi Türkiyelilere zaman kazandırmaktadır. Yoksa Putin de operasyona yeşil ışık yakmayarak Kürtler gözünde iyi görünmeye çalışmaktadır. Yani Putin de Kürtlere oynuyor aslında ama şimdilik ilahlar arasında kanı geciktiren lider olarak nefes aldırmaktadır. Türkler Putine o kadar bağımlı olmuş ki, Putin otur dediğinde kimse kalkıp işgale girişemiyor.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin