Rejimin sihirli lambası ‘FETÖ’

HABER ANALİZ | CUMALİ ÖNAL 

Türkiye her alanda iflas etmiş durumda. Adalet mekanizması gariban ve arkası olmayanlar için bir zulüm çarkına dönüştü. Ekonomi dibe vurmakla kalmadı, gelecek kuşakların dahi hayatları şimdiden harap edildi. Ülkenin doğası talan edildi, başta İstanbul olmak üzere betonlaştırılmayan tek bir köşe bırakılmadı. Yolsuzluk, adam kayırma, hırsızlık, fitne, din sömürücülüğü, mafyalaşma, mala çökme, tehdit, şantaj, mültecilerle toplumsal dokuyu tahrip etme, cinsel sömürü, ahlaki değerleri ayaklar altına alma, faizle ülke kaynaklarını yabancı ülkelere ve devlet içinde çöreklenmiş çetelere peşkeş çekme, kifayetsiz kişileri kritik görevlere getirme vs. akla gelebilecek tüm kötülüklerle ülkenin altına tahrip gücü çok yüksek bir nükleer bomba yerleştirildi.

Ülkeyi yönetenler çökmüş bir ülkeyi bir gül bahçesi gibi gösterme konusunda başarılı olduklarından, yaşanan yıkımın boyutları ancak rejimin gitmesiyle anlaşılabilecek.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Ülke bu durumdayken, rejimin tüm olup bitenlerin üstünü kapatmaktaki maharetinin şüphesiz en sihirli şifresi, ‘FETÖ’. Bu safsata öyle başarılı bir şekilde kullanılıyor ki, değil muhalefet, sivil toplum örgütleri, sanatçılar, işadamları, sıradan halk ve dahi Cemaat içindeki sözüm ona eleştiriciler dahi (her ne kadar bu kelimeyi kullanmasalar da bel altı vuruşlarıyla ‘FETÖ’ safsatasını kullanmaktan daha büyük bir hasar oluşturuyorlar) bu nakaratı tekrarlamakta adeta birbiriyle yarışıyorlar.

Halbuki bir muhalefet lideri ya da etkin bir figür çıkıp, “Hayır böyle bir şey yok, bu yafta rejimin bir safsatası” dese rejim büyüsünü bir anda yitirecek ve örülen zulüm duvarı büyük bir gürültüyle yıkılacak.

Ama her nedense kimse buna cesaret edemiyor ya da etmek istemiyor. Hatta kimi zaman bu sözü iktidardan daha fazla kullanarak rejimin dümenine su taşımakta bir beis görmüyorlar. Ya da iktidarı ‘FETÖ’cü olarak adlandırarak bu şekilde halk nezdinde küçük düşürmeye çalışıyorlar. Halbuki ‘FETÖ’nün bir safsata olduğu dile getirilse, 15 Temmuz darbe girişimiyle oluşturulan heyulanın üzerindeki perde düşecek ve tüm kötülükler bir bir ortaya dökülecek.

Peki muhalefet neden buna tevessül etmiyor? Korkuyorlar mı? Ya da tüm muhalif isimlerin kirli dosyaları rejimin elinde olduğu için tehdit mi ediliyorlar? Bence hiçbiri.

Evet korkuyorlar ama rejimden değil, rejimden ve dahi kendilerinden hesap soracak Anadolu insanından.

Rejim mafya ile iç içe girerek, kendilerine yakın şirketlere verdikleri ihalelerle devletin paralarını kendi kasalarına transfer ederek, devşirdikleri kifayetsiz isimlerle bürokrasiyi kontrol ederek ve bu şekilde tüm devlet mekanizmalarını işlemez hale getirerek büyük bir suç şebekesine dönüşmüş durumda.

Ama tüm bunları bilmelerine rağmen muhalifler sürece muhalefet ediyor görünmekten öte bir adım atamıyorlar. Gerçek bir muhalefet yapsalar rejimin kısa sürede çökeceğinin de aslında farkındalar. Ama yapmıyorlar. Hala rejimin masum insanları daha fazla baskı altına almasını, zulmetmesini istiyorlar. Neden mi?

Çünkü muhalefet partilerinin kilit noktalarını mevcut rejimden çok daha tehlikeli kişiler ya da klikler kontrol ediyor. Bu kişi ya da klikler CHP’de, İYİ Parti’de ve hatta HDP’de de mevcutlar. Türk siyasetinin belki de en az kirlenmiş isimlerinden biri olarak kabul edilen Ali Babacan’ın Deva’sında bile bu karanlık tipler Babacan’ın elini kolunu bağlamış durumdalar. Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi veya Temel Karamollaoğlu’nun Saadeti’nin en az iktidar partisi kadar kirli olduğunu söylemeye dahi gerek yok.

Muhalefetin iktidara yürüyebilmesi için halk üzerindeki bu ‘FETÖ’ büyüsünü yok etmesi gerekiyor. Bu büyü kalkmadan muhalefetin rejime karşı başarılı olması mümkün değil. Bunun için de başta 15 Temmuz senaryosu olmak üzere, masum insanların üzerine yıkılan tüm suçların bir bir irdelenmesi ve gerçeğe ulaşılması gerekiyor.

Çocuk yaştaki askeri lise öğrencilerinin 18 yaşına geldiklerinde tutuklandıklarını dahi göremeyecek kadar gözleri körelmiş muhalefetin, iki milyondan fazla insanı mağdur eden bu sürece dur demeden iktidara yürümesi bir hayalden ibaret.

Çünkü zulme uğrayan bu insanlar Edirne’den Hakkari’ye, ekonomiden, yargıya, çiftçisinden ev hanımına, Kürt’ünden Türk’üne, Alevi’sinden Sünni’sine toplumun her kesiminde varlar. 84 milyon insanın tamamının bir yakını, tanıdığı, komşusu veya iş arkadaşı bu insanlardan. Ve bu 84 milyon ya rejim ya da muhalefet partileri tarafından yoğun bir propaganda altında kaldıklarından, rejimin ‘FETÖ’ ile korkutmalarına boyun eğiyorlar. Rejim bu korku çarkını iki türlü kullanıyor: Bir yandan ‘FETÖ’ safsatasıyla insanların hayatlarını nasıl bitirdiğini göstererek, diğer yandan kendileri gittiğinde ‘FETÖ’nün geleceğini söyleyerek…

Ve bu mekanizme işledikçe de muhalefetin çabaları boşa kürek sallamaktan öte gidemeyecek.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. FETÖ basitçe “aaa bak kuş uçtu” deyiminden farklı bişey değil

    bu olağan üstü aldatma tekniği sayesinde Türkiyenin bütün gelirleri, değerleri soyuldu ve soyulmaya devam ediyor..

    Bu iş nezaman biter? soyulacak bişey kalmadığı zaman biter

    Bu işte kimler birlikte çalışıyor? 7de 70 şe bütün Türkiye, herkes payına düşeni almak için sırasını bekliyor…

    Bizler geleceğe bakabilmemiz için Türkiyenin çekim gücünden kurtulmalıyız, bütün yazarlar yatıyor Türkiye kalkıyor Türkiye… Haberler/yazarla okadar boş boş ki, yazık..

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin