Ana Sayfa HABER Real Madrid’in başarı sırrı: Soyunma odası, taktik ve zihniyet

Real Madrid’in başarı sırrı: Soyunma odası, taktik ve zihniyet

HASAN CÜCÜK | YORUM

İspanya La Liga’da şampiyonun adı bitime 4 hafta kala belli oldu. Milli yıldızımız Arda Güler’in de ilk 11’de sahaya çıktığı maçta Cadiz’i 3-0 yenen Real Madrid, en yakın takipçisi Barcelona’nın sezonun flaş ekibi Girona’ya 4-2 yenilmesiyle 36. şampiyonluğunu resmen ilan etti.

Son 10 yılda 4. kez şampiyonluk sevinci yaşayan Real Madrid, Şampiyonlar Ligi’nde de finale 90 dakika uzaklıkta bulunuyor. Başarının mimarı elbette teknik patron Carlo Ancelotti. Real Madrid’de ikinci dönemini geçiren Ancelotti, 12. kupasını kazanmış oldu. Real Madrid’i bu sezon sakatlıklardan başı dertten kurtulmamasına karşılık, hem lig hem de Avrupa’da zirveye oynamayı başardı. Rakiplerini çaresiz bırakan bir oyun anlayışını sahaya yansıttılar. Real’in oyununu ne tahmin ne de önlem almak mümkün oldu.

İtalyan teknik adam Carlo Ancelotti

Real Madrid’in oyununu analiz etmek isteyen rakipler ve uzmanlar bir noktaya geldiklerinde çaresiz kaldılar. Sahada ne yaptığını bilmeyen bir oyuncu topluluğu olarak gördüğünüz anda bedelini ağır ödüyordunuz. Şampiyonlar Ligi yarı finalinin ilk maçından önce Bayern Münih teknik patronu Thomas Tuchel bu çaresizliği şu cümlelerle açıklıyordu; ”Analistlerimle Real Madrid’i izledik. Attıkları gollere veya girdikleri pozisyonlara bakıp 10 saniye geri sardığınızda ortada hiçbir şey yok. Her şey kontrol altında bir görüntü veriyor. Ancak 5 saniye sonrasında bir anda karşınıza çıkıyorlar.”

Nitekim Tuchel’in dediği gerçeğe dönüştü. Orta alanda topla buluşan Toni Kroos, Vinicius’a öyle bir pas attı ki, bedeli Bayern’e ağır oldu. 10 saniye öncesinde sıradan bir orta saha pozisyonu, 5 saniye sonra gol oldu. İşte bu gizem bu sezon Real’in en büyük kozu oldu.

Real Madrid’in başarı sırrı; soyunma odası, taktik ve zihniyette saklı.

İtalyanların ünlü teknik direktörü Fabio Capello’ya göre, bir teknik adamın uzmanlaşması soyunma odasından geçiyor. Capello, Real Madrid’in birinci sınıf oyuncularla şampiyon olmasının kolay olduğuna inanmadığını ifade ettikten sonra şu tespiti yapıyor; ”Bir araya gelmiş egoları yönetmek sanıldığından daha zordur.” Ancelotti, farklı egolardan oluşan yıldızları avucunun içine alarak, güçlü bir birliktelik oluşturdu. Soyunma odasında ‘baba’ figürüne bürünen Ancelotti, kimsenin takım ve kulüpten üstün olmadığını zihinlere kazıdı.

Sahada bir sistem ve karakteristik bir oyun tarzına sahip olduklarında ısrar eden teknik adamlar var. Bir de uygun gördüğü şekilde değişen Carlo Ancelotti var. Bu sezon, elindeki takıma göre doğru taktikleri belirledi. Oyun sistemini değiştirmekten korkmadığı ortaya koydu. Geçen yıllarda 4-3-3 sistemini benimseyen Ancelotti, bu yıl kısmen Bellingham’ın gelmesiyle 4-4-2’ye döndü. Bu durum Real için aslında büyük bir değişim. Zira, her zaman net bir forvetle oynayan bir kulüpten bahsediyoruz. Barcelona’da önemli olan nasıl oynadığınız olurken, Real’de her şey kazanmakla ilgili.

Topa sahip olduklarında, tüm takım ne olacağına karar verenin Toni Kroos olduğunun farkında. Federico Valverde ve Jude Bellingham, takımın ne zaman baskı kuracağına karar veriyor. Ve günün sonunda, Vinicius veya Rodrygo’yu olağanüstü bir şey yapmaları için ayarlamak gol için yeterli oluyor.

Ancelotti kilit oyuncularının yaşadığı sakatlıklardan dolayı takımı bir stranç oyunuymuş gibi hareket ettirdi. Sezonun ilk yarısında, ileri uçta oynayan ve çok gol atan Bellingham’dı. İkinci devrede ise gollerin çoğunda  Vinicius Junior imzası vardı. Çünkü Bellingham sahada daha geride oynadı. Sezon boyunca oyuncularını mümkün olan en iyi pozisyonlara getirmeyi başardı.

Real Madrid, oyuncularından son düdük çalmadan önce asla çok geç olmadığını dikte eden bir iş ahlakı bekleyen bir kulüp. Jude Bellingham, Real Madrid’e ilk geldiğinde kendisini en çok etkileyen şeyin zihniyet olduğunun altını çizecekti. Kulüp kazanan bir zihniyetin standart taşıyıcısı. Bu Real’in kültürü. Diğer takımlar öldüğünde, onlar yaşamaya devam ederler.

Oyunlarında asla panik yoktur. Daha doğrusu zihniyetlerinde paniğe yer yok. Örneğin Bayern Münih karşısında ilk 15-20 dakika gerçekten kötü göründüler. Paniğe kapılmadan, Kroos’un bir pasıyla hem skoru hem de oyunun gidişatını değiştirdiler. Maçlarını seyrederken birdenbire gol atacakları hissine kapılıyorsunuz. Bunda yanılmıyorsunuz.

Real’in bu yıl Avrupa’da biraz küçümsendiğini söylemek mümkün. Buna cevabı Manchester City’yi devirerek verdiler. Real Madrid’de önemli olan Şampiyonlar Ligi olduğunu gösterdiler. Bu turnuva ile adeta eş anlamlılar. İyi işleyen soyunma odası, Ancelotti’nin satranç oyunu ve Real Madrid’in bu sezon İspanya liginde neden bu kadar üstün olduğunu açıklayan takımın güçlü zihniyeti başarının anahtarı oldu.

1 YORUM

  1. Franklin
    Cok guzel bir analiz. Fazla soze gerek yok. ha bu arada Arda'yi da cok seviyorlar takim arkadashlari ve taraftarlar da. Kendisi de tatli, efendi birisi. Orada Mesut Ozil'den de daha basarili bir kariyere imza atabilir. Senelerce kalip Real Madrid efsanelerinden biri olacaga benziyor inshallah.