Ramazan’ın son 10 günü ve itikâf

YORUM | CEMİL TOKPINAR

Kur’an’da ve hadislerde Ramazan’ın kıymet ve ehemmiyeti anlatılırken Kadir Gecesinin faziletine dikkat çekildiği için “Ramazan’ı ihya demek, bir Kadir Gecesi arayışıdır” diyebiliriz.

Aslında koca bir ömür Kadir Gecesi arayışıdır. “Her geceyi Kadir, herkesi Hızır bil” anlayışıyla hareket eden ibadet kahramanları her geceyi, her gündüzü ibadetle geçirmeye çalışmışlardır.

Ancak herkes bunu başaramayacağı için Rabbimiz rahmet ve inayet buyurmuş, Kadir Gecesini Ramazan’da saklamıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise, “Siz Kadir Gecesi’ni Ramazanın son on gününde tekli gecelerde arayınız.” (Buhârî, Leyletü’l-Kadir: 3) buyurarak bizlere bir kolaylık daha sunmuştur.

Müslümanlar ise asırlardır 27. geceyi Kadir Gecesi olarak kabul etmiştir.

Bu durumda ne yapmalıyız?

30 gün boyunca namaz, oruç, mukabele, teravih, dua gibi temel ibadetlere gücümüz yettiğince sarılmalı, son on günü ise ilave ibadetlerle ihya etmeli, 27. Geceyi ise özel bir programla tamamen uhrevî bir gece olarak yaşamalıyız.

Herkes işi gücü mesaisi elverdiği ölçüde Kadir Gecesini yakalayıp ibadetle geçirmeye çalışmalıdır. Kadir Gecesinin nasıl muazzam bir feyiz ve bereket fırsatı olduğunu kavrayabilmek için şu yazımızı tekrar hatırlatıyoruz: https://www.tr724.com/bire-30-bin-verilen-gece-kadir-gecesi/

İşte Ramazan’ın son on gününü ihya etmek, adeta 83 yıl ibadet etmek veya 30 bin geceyi namaz, Kur’an, dua, salavat ile değerlendirmek demektir.

Bunun için kendimizde ve ailemizde gevşeme varsa tekrar harekete geçmeli, ihmal edilen ibadetler varsa telafi edilmeli, hatta yeni ibadetlerle takviye edilmelidir.

EVDE İTİKÂFA GİRİLEBİLİR

Müsait olanlar bu 10 günü itikâfla değerlendirebilir. Geçen yıl olduğu gibi bu sene de salgın hastalıktan dolayı camilerde itikâf yapılamıyor.

Bunun için evin bir odası mescit hâline getirilip tıpkı camideymiş gibi itikâfın şartlarına uyarak yapılması gereken ibadetler burada yerine getirilir.

İtikâfa girmeyi düşünenler, yarın akşam yani 2 Mayıs Pazarı 3 Mayıs Pazartesiye başlayan akşam evlerinde başlayabilirler.

İtikâf, yılın her gününde, bilhassa Ramazan’ın son on gününde Allah’ın evi kabul edilen camiye çekilip, zarurî ihtiyaçların dışında sürekli ibadetle meşgul olmaktır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine’ye hicret ettikten sonra her yıl Ramazan’ın son on gününü Mescid-i Nebevî’de itikâfla geçirirdi.

İtikâfın sahih olması için bazı şartlar vardır. İtikâf yapan kimsenin Müslüman, akıllı, temiz olması ve itikâfa niyet etmesi gerekir. İtikâf, normal zamanlarda ve bir engel yoksa beş vakit namaz kılınan bir camide yapılmalıdır. Büyük camilerde yapılması faziletlidir. Kadınlar, kendi evlerinde mescit edinecekleri bir odada itikâfa girebilirler.

Ancak yukarıda dediğimiz gibi bu sene camilerde yapmak mümkün olmadığından erkekler de evde yapabilir.

Tam ve mükemmel bir itikâf, Ramazan’ın son on günü boyunca yapılmalıdır. Ancak fıkıh âlimleri bir gün, hatta bir saat veya birkaç dakika bile itikâf yapılabileceğini belirtmişlerdir.

Dileyen böyle bir itikâfı senenin farklı günlerinde, ne zaman müsaitse yapabilir. Böylece camide, birkaç dakikadan tutun birkaç güne kadar farklı sürelerde kalıp bütün varlığıyla Rabbine yönelebilir. Bunu hatırlatmak için bazı camilerin kapılarında Arapça, “Neveytü’l-itikâf” yani “İtikâfa niyet ettim” ifadesi yazılıdır.

Böylece dünyanın farklı ülkelerinde eğer camiler vakit namazlarında açılıyorsa, o ülke salgınla mücadelede başarılıysa, sosyal mesafe ve diğer şartlara dikkat ederek kısa süreli itikâf yapılabilir.

Eğer itikâf yapmak isteyen on gün boyunca yapamayacaksa, bazı zarurî ihtiyaçları gidermek için meselâ evde başka kimse olmadığından alış veriş vb. işler yapması gerekiyorsa, o takdirde her defasında niyetlenerek kısa süreli itikâflar yapabilir. Bunların uzunluğu yarım gün, bir gün, birkaç gün olabilir.

İTİKÂFTA NELER YAPILMALI?

İtikâf namaz, oruç, Kur’an okuma, tefekkür, dua ve zikir gibi bütün ibadetleri içine alan kapsamlı bir ibadettir. Bu süreçteki ibadetler çeşitlilik bakımından zengin olduğu kadar kalitesi, niteliği ve derinliği bakımından da muhteşemdir. Namazlar daha huşûlu, oruçlar daha kaliteli, Kur’an okumak daha anlamlı, zikirler daha içten, dualar daha derinlikli ve feyizlidir.

Ramazan’ın son 10 gününü ihya etmek isteyenler, ister itikâfta olsunlar, ister olmasınlar şu ibadetleri yapmaya gayret etmelidir:

1: Beş vakit namaz tüm zamanların en büyük, en sevaplı ve en faziletli ibadetidir. Bunun için mümkün mertebe vaktinde, cemaatle, tâdil-i erkanla, huşu içinde, anlayarak, hissederek, yavaş yavaş kılmaya gayret etmek gerekir. Namazın arkasındaki kısa ve uzun tesbihatı yapmak, duayı ihmal etmemek ve sünnet olan aşırları okumak çok güzel olur.

2: Oruç, nefsi terbiyeye vesile olan ve insanı adeta melekleştiren özel bir ibadettir. Daha bir özen göstermek, ağız ve mide ile beraber bütün organlara, hatta hayal ve tefekküre dahi oruç tutturmak gerekir.

3: Bu 10 günde sünnet namazlar olan başta teravih olmak üzere kuşluk, evvabin, teheccüd ve hacete tavizsiz sarılmalı, imkân oldukça tesbih namazı da kılınmalıdır. Peygamberimiz (s.a.v.) amcası Hz. Abbas’a (r.a.), “Bak amca, sana on faydası olan bir şey öğreteyim. Bunu yaparsan günahlarının ilki-sonu, eskisi-yenisi, bilmeyerek işlediğin-bilerek işlediğin, küçüğü-büyüğü ve gizli yaptığın-açıktan yaptığın on türlü günahını Allah bağışlar” buyurmuştur. Tesbih namazı bu on gün içerisinde her gün olmasa da hiç değilse 27. gece kılınmalıdır.

4: Kur’an’ı mealiyle birlikte okumaya gayret edilmeli, eksik cüzler varsa tamamlanmalıdır. Fırsat varsa her gün Yasin, Fetih, Rahman, Mülk gibi çok sevaplı sureler okunabilir.

5: Evrad ve ezkâr adına Büyük Cevşen’den, Kulûbüddâria’dan seçtiğimiz bölümler okunmalıdır.

6: Bu 10 günde infak adına bütçemizi ve imkânlarımızı zorlayarak mazlum ve mağdur muhtaçlara yardım edilmelidir.

7: Bu son 10 günde duanın hakkıyla yapılabilmesi ve kabule karin olması için gerekli olan zamanın kudsiyeti, mekânın ulviyeti, muhtevanın etkili ve zengin olması, hâlet-i rûhiyenin kalitesi en mükemmel bir şekilde vardır. Çünkü dualar bilhassa camilerde ve namazlardan sonra, bilhassa Cuma günlerinde, mübarek gecelerde ve Ramazanda, halis bir kalple, kabul edileceğinden ümit besleyerek, muhtevaları Kur’an ve hadisten alınırsa kabule yakın olur. Bununla birlikte kendi özel durumlarımızı kalbimizden geldiği gibi Rabbimize en içli bir şekilde arz etmek, adeta Onunla sohbet eder gibi dertlerimizi açmak, boynumuzu bükerek bütün aczimiz, fakrımız ve zayıflığımızla Onun kudretine ve rahmetine sığınmak mümkündür. İnanıyoruz ki, böyle samimi dualara Rabbimiz, en güzel bir şekilde cevap verecektir.

Duada en büyük yeri başta Türkiye olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki mazlum ve mağdur kardeşlerimize vermeliyiz. Onların kurtuluşu, parçalanmış ailelerin birleşmesi, mahpusların hürriyetine kavuşması, işsizlerin helal rızık elde edeceği bir iş bulması, muhacirlerin değerlerini koruyarak uyum sağlaması, evrensel barış ve kardeşliğin tesis edilmesi, iman ve Kur’an hizmetinin başarıya ulaşması için yüreğimiz yanarak, gözlerimiz dolarak dua etmeliyiz.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin