Ana Sayfa Manşet Racon, komünizm, faşizm…

Racon, komünizm, faşizm…

HABER-YORUM | SEFER CAN | @can_sefercan

Tek parti döneminin kudretli adamlarından biri 17 yıl aralıksız Ankara Valiliği ve Belediye Başkanlığı yapan Nevzat Tandoğan’dı. Kendinden daha meşhur olan ise “ülkeye komünizm gelecekse, onu da biz getiririz” cümlesiydi. Tek parti dönemini çok haklı gerekçelerle eleştirdik. Ancak bugünleri görünce sütten çıkmış ak kaşık gibi gelmeye başladı. Aynı kalıbı, full time AKP Genel Başkanı, part time Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da komünizm yerine raconu koyarak kullandı. “Racon kesilecekse onu da biz keseriz” dedi. Komünizmden racona kadar düştük.

2011’den beri ‘racon devleti’nin taşları birer birer döşendi. Önce AKP’de sonra bütün ülkede tek adam yönetimi inşa edildi. AKP İstanbul İl Danışma toplantısında Erdoğan, fiili durumunun adı koymuş oldu. Erdoğan’ın Cem Küçük’e ayar verdiğini sananlar yanılıyor. AKP Genel Başkanı, rejimin adını, yönetim biçimini ilan etti. Bu, hâlâ anlamamakta direnenler için son uyarıydı. Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın alkışı doğruydu. Jargona hâkim olduğu için usulüne uygun biatını gösterdi. Ahmet Davutoğlu kanadının gazetesi olarak sunulan ve onun Pelikan yemi yapılmasından sonra rotasız kalan Karar’ın sevinci ise yanlıştı. Reis, ‘Pelikanlara ters yaptı’ demek için her fırsatı değerlendiriyorlar. Lakin sonu hep hayal kırıklığı. Zira onların raconu, Erdoğan’ın sesinin aksi sedası ve Reis o sesi kısmayı düşünmüyor.

YANDAŞ OLMAK ARTIK DAHA PAHALI

Erdoğan eskiden kapalı kapılar ardında kestiği raconu artık açık açık kesecek. Bunun ilk işaretini Star ve Akşam gazetelerinin de yer aldığı medya grubuna yeni patron atarken verdi. Erdoğan’a yakın iş adamlarının nöbetçi patron olarak üstlendiği bu görev şimdi Hasan Yeşildağ’a tevdi edildi. Erdoğan’ın dört aylık cezaevi tatilinde koruması ve özel kalemiydi, Yeşildağ. Önceden hapse girip koğuşu boyayan, dayayıp döşeyen ve randevuları ayarlayan kişiydi. Mehmet Ali Ağca ile de iltisaklı olduğu iddia edilen ve Ülkücü Mafya parantezine alınan biri. Şimdi Erdoğan’ın sözcüsü konumundaki medyanın yeni ‘patronu’.

Eskiden de bu gruptaki değişiklikler bıyık altı tebessümlerle karşılanırdı. Gidenin niye gittiği, gelenin nasıl ve hangi ödemeleri yaparak aldığı bilinmezdi. En azından Fettah Tamince, Ethem Sancak gibi iş adamı profiline uygun isimler seçiliyordu. Erdoğan artık sütre kullanmaya gerek görmüyor. Hem de yeni dönemin şifrelerini çözen bir atama yapıyor. Önceden aşikâr olmayan şekilde racon kesiyordu. Erdoğan Demirören’in ağladığı telefon görüşmesi bunun en somut örneğiydi. Babası yaşındaki adamın ağlaması dönemin başbakanında en küçük bir etki oluşturmamıştı. Acaba bizzat mı sızdırdı şüphesini hep taşıdım. Şimdi daha fazla ihtimal veriyorum.

Sabah-ATV Grubu’nun alınmasındaki kayıtlar da tipik bir mafya filminin replikleri gibiydi. 680 milyon doların toplanacağı havuzun nasıl oluştuğu, iş adamlarının psikolojik açmazları ve ihale vaatleriyle nasıl moral düzeltmeye çalıştıkları kamuya mal olmuştu.

Hasan Yeşildağ ataması yeni bir çıta. Erdoğan medya patronluğu çıtasını oraya kadar indirdi. Mevcut patronlar da o kadar eğilmek zorunda. Yoksa bir savcılık işleri var. Demirören zaten dünden teslim. Turgay Ciner, bu dönemin gölge iktidar odaklarından Mehmet Ağar’la geçmişe/kasaya dayalı yakınlığının avantajını kullanır ve az yıpranır. En büyük dayağı Aydın Doğan yiyecek. Mehmet Y. Yılmaz ve Ertuğrul Özkök gibi muhalif kırıntılarını temizlemek zorunda kalabilir. Hürriyet’i CNN Türk sığlığına çekmekten başka çaresi kalmayacak. Racon çıkışından dolayı, ‘en azından kendi dövecek, kapıcılarına dövdürmeyecek’ diye boşuna heveslenmesin. Cem Küçükgillerin Aydın Doğan’a hakaret etmesinden ayrı bir haz alıyor Erdoğan. Ona olan kini öyle böyle değil. Doğan alçak sürünme yapsa -ki zaten yapıyor- tatmin olmayacak ve ‘burnun da toprağa değsin’ diye üsteleyecek.

Ülkeye komünizm gelmedi ama mafya kılığında faşizm geldi. Artık racon kesen bir Cumhurbaşkanı, pardon Reis var ülkenin başında.

HENÜZ YORUM YOK