HABER ANALİZ | ADEM YAVUZ ARSLAN
Televizyonlarda dün, gün boyu dönüp duran görüntüleri izlemişsinizdir.
Ukrayna’da beklemediği bir direnişle karşılaşan Putin’in ordusu artık yaygın bir şekilde sivillere saldırıyor.
En çarpıcı görüntülerden birisi ülkenin ikinci büyük şehri olan Kharkiv’den geldi.
Özgürlük Meydanı’ndaki tarihi yönetim binası vuruldu.
Güvenlik kameralarına yansıyan görüntüler şurada:
Bu görüntüye dayalı olarak farklı bir analiz yapacağım için dikkatli izlemenizde fayda var.
Görüldüğü gibi yıkım devasa boyutlarda.
Bu fotoğraf ise videodan alınma bir detay. Mühimmat açıkça gözüküyor.
Güvenlik kamerası görüntülerinden de açıkça görülebildiği gibi tek bir füze korkunç bir hasara neden oluyor. Binada ve civarında çok sayıda can kaybı yaşandı.
Ajanslardan gelen görüntüler yıkımın büyüklüğünü bütün boyutlarıyla ortaya seriyor. Bir füze devasa bir binayı ve çevresini yerle bir etmeye yetmiş.
MECLİSE ATILAN BOMBA İLE AYNI ÇAPTA
Görüntüleri değerlendiren pilot albay Yüksel Akkale’ye göre söz konusu bomba yaklaşık 2000 libre yani yaklaşık 1 ton. Yani neredeyse TBMM’ye atıldığı iddia edilen bombalarla aynı büyüklükte.
Fakat TBMM’de olan hasar ile Ukrayna’da yaşanan hasar arasında büyük farklar var. Mesela TBMM’de benzeri bir delinme, aşağı doğru açılma yok. İşin uzmanları meclisteki hasarın hava mühimmatı ile olmayacağı görüşünde.
Mühimmatın düşerken ardında duman bırakmaması nedeniyle füze olmadığı da rahatlıkla söylenebilir. Uçaktan atılmış lazer güdümlü bir bomba ve 70 derecelik açıyla düşüyor.
OTORİTER LİDERLERİN İŞİ ARTIK DAHA ZOR
Günlerdir konuştuğumuz gibi: Putin’in Ukrayna’yı işgale girişmesi tarihi bir dönüm noktası.
Pek çok açıdan artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Putin tarzı otoriter liderlerin işi artık daha zor.
Muhtemel gelişmelere dair alt başlıklar açıp uzun uzun analizler yapmak gerekiyor ki zaten TR724.com yayınlarında bunları buluyorsunuz.
O yüzden ben doğrudan dikkat çekmek istediğim konuya geçiyorum.
Kharkiv belediye binasının vurulma görüntüsünü izlerken benim aklıma 15 Temmuz geldi.
Özellikle de TBMM’nin uçaklarla bombalandığı iddiası.
Çünkü aradan geçen bunca zamana rağmen tam olarak ne olduğu ortaya konamayan 15 Temmuz olaylarının en kritik anlarından birisi TBMM’nin bombalanmasıydı.
O gece meclisin çatısında ve bazı bölümlerinde bir şeylerin patladığı net ama bu patlama uçaklardan atılan bombalarla mı, yoksa ‘bombalandı’ süsü vermek için önceden yerleştirilen patlayıcılarla mı yapıldı hala muamma.
İnsan ister istemez iki görüntüyü karşılaştırıp soruyor “Eğer TBMM de iddia edildiği gibi uçaklardan atılan zırh delici GBU bombaları ile vurulmuşsa ortaya Kharkiv benzeri bir görüntünün çıkması gerekmez miydi?”
Gelin görseller ve mahkeme tutanaklarına yansıyan veriler üzerinden analize devam edelim.
Bu görseller Akıncı Davası’ndan.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın danışmanı Albay Orhan Yıkılkan anlatıyor:
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik ise Yıkılkan’ın anlatımlarını teyit amaçlı eski Hava Kuvvetleri Komutanı Org Akın Öztürk’e soruyor.
Özetle, TBMM’ye atıldı denen GBU’nun etki alanı 750 metre. Eğer gerçekten öyle bir bomba atılmış olsa sadece TBMM değil, başta Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere kuvvet komutanlıkları da hasar görmüş olmalıydı. Bir başka ifadeyle Kharkiv’den gelen görüntünün benzeri TBMM ve civarında yaşanmalıydı.
Oysa bırakın bombanın düştüğü alanın 750 metre çevresini, düştüğü yerde bile yapması gereken hasar yok.
Hatta Genelkurmay Başkanı ve Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin olduğu iddia edilen yerde bir tek şarapnel bile yok.
Camlar bile kırılmamış.
Bilindiği gibi Ankara ofisi TBMM’nin hemen yanında olan ve o akşam canlı yayında gelişmeleri anlatan FOX TV muhabiri Umut Yertutan TBMM’nin çatısında patlama olduğunu ama havada herhangi bir uçak görülmediğini anlatmıştı.
Genelkurmay Çatı Davası’nda konuşan pilotlar TBMM’nin uçaklarla vurulmuş olamayacağını detaylı bir şekilde anlattılar.
Geçtiğimiz aylarda gazeteci Fatih Yılmaz o dönem mahkemelerden gizlenen hava radar görüntülerini bulup yayınladı.
O görüntülere göre Meclis’in bombalandığı ileri sürülen anlarda, bomba atabilecek bir uçak yok. Zaten 15 Temmuz gecesi TBMM’nin uçaklar tarafından vurulduğu iddiasına kanıt teşkil edecek, atış anını gösterir hiçbir VTR/DVR kaydı ortaya konamadı.
İddianamelere göre mecliste yaşanan iki patlamadan birisi 16 Temmuz 02.35’te 105 numaralı uçaktan atılan 1 adet GBU-10 lazer güdümlü bomba ile yapıldı. 105 numaralı uçağın kayıtlarına göre uçak 02.33’te Akıncı’dan kalktığı için bu uçağın bombalamış olması fiziken mümkün değil.
İkinci patlamanın ise 03.24’te ve 2 adet MK-82 genel maksat bombası ile yapıldığı iddia ediliyor. Ancak güvenlik kamera kayıtlarında bu bombanın patlama anı 03.22 olarak görülüyor.
Patlama anı kamera kayıtlarında açıkça gözüktüğü için referans alınması gereken zaman dilimi 03.22.
Uzmanlarının anlatımlarına göre F-16’nın güdümsüz bir mühimmatı hedefe bırakması (izleme, bomba uçuş süresi vs.) için 15 saniyelik sürede hedefe doğru uçması gerekiyor.
Ancak hava radar kayıtlarına göre bu zaman diliminde TBMM’nin 1 mil çapında, havada uçak yok. Hava resimlerinden açıkça görülebileceği gibi patlama zamanı ile 20 saniye öncesindeki aralıkta TBMM’ye doğru hareket eden bir iz yok. Bu yüzden TBMM’nin havadan uçaklarla bombalandığı iddiası fiziken mümkün değil.
Hava resimlerine göre patlama anında havadaki uçakların hepsi 5 mil çapın dışında. Oysa ki dalış yapılarak yapılan atışlarda patlama öncesi ve sonrası uçakların görülmesi, duyulması gerekirdi.
Bir diğer nokta şöyle: Savaş uçaklarının hava saldırılarında kullandıkları bombalar 900 kg.
Düştükleri binayı paramparça edebilir. Eğer düz bir alana düşmüşse büyük bir çukur açar.
Ancak meclis binasında ne böyle bir hasar ne de çukur oluştu.
Uzmanlarına göre mecliste yaşanan patlama bir uçak saldırısından çok muhtemelen plastik patlayıcı ile desteklenmiş bir patlayıcı düzeneği ile yapıldı.
Bir diğer ihtimal de uçaktan güdümlü füze atılmış olması ihtimali. Ancak uzmanlarına göre bu da mümkün değil.
Çünkü bu durumda da sütunlar içe doğru parçalanacak ya da yıkılacaktı. Yani sütunlardaki hasarın durumu uçak saldırısı ihtimalini devre dışı bırakıyor.
Eğer iddia edildiği gibi uçaktan atılan bombalarla TBMM vurulmuş olsa, ne bombanın düştüğü iddia edilen yer ne de meclis kulisinin böyle olması mümkün olurdu.
Çünkü yaklaşık 900 kilo olan bomba düşmüş ama düştüğü yerde ne yanma izi var ne de çukur. Normalde olması gereken 20-25 metre çapında 7-8 metre derinlikte bir çukur. Bombanın düştüğü iddia edilen yerde hiç yanma izi de yok ki teknik olarak bu imkansız.
Normal şartlarda patlamanın etkisiyle binanın tabanında hasar olması gerekirken fotoğraflarda böyle bir durum gözükmüyor.
Bu da basıncın yönünün üstten değil alttan tavana doğru olduğunun delili olarak görülebilir.
Şüpheli bir diğer nokta ise patlama sonrasında dağılan cam, tahta vs. eşyaların dağılma yönü. Eğer dışarıdan atılan bir bomba olsa eşyalar binanın içine doğru yayılacakken aksine dışa doğru dağılmışlar.
Bu aşamada TBMM’nin içinden gelen fotoğraflara bakalım. Burası dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın kullandığı makam odası.
Görüldüğü gibi hiçbir yanma izi yok.
Duvardaki tablolar yerinden bile oynamamış. Cam vazo dahi kırılmamış. Eğer TBMM’ye gerçekten F-16’lardan 900 kiloluk bir bomba atılmış olsaydı hasar böyle mi olurdu?
Bu nasıl bomba ise tül perdeleri bile yakmamış, camları bile kıramamış.
Sonuç olarak: Ukrayna’dan gelen görüntüler bize gerçek bir füze-bomba saldırısı sonrası neler olduğunu gösteriyor.
Eğer Erdoğan rejiminin iddia ettiği gibi TBMM F-16 savaş uçaklarından atılan bombalarla vurulmuşsa Kharkiv’den gelen görüntülere benzer sahnelerin olması gerekirdi.
Şimdi dönüp tekrar Kharkiv’den gelen görüntüyü bir daha izleyin. Birileri 15 Temmuz’a dair kesinlikle yalan söylüyor!