Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer, Enis Berberoğlu davasını ‘garabetler zinciri’ olarak tanımladı.
Sözcü’ye konuşan Sözüer, yerel bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymamasının ve karar hakkında yorum yapmasının hukuken mümkün olmadığını aktardı. Prof. Sözüer şunları söyledi:
“Anayasa Mahkemesi ise yerinde olarak, ‘dokunulmazlığı kaldırılmadan yargılama yapılmamalıydı’ diyerek hak ihlaline hükmetti. Anayasa Mahkemesi ayrıca 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi ikinci fıkrası gereğince bu kararın nasıl yerine getirileceğine de hükmetti. Bu hüküm çok açık: ‘Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir.’ Yerel mahkemenin burada herhangi bir yorum yaparak kararı uygulamaması hukuken mümkün değil.”
BU BİR DEVLET KRİZİ
“Yerel mahkeme yeniden yargılamayla mahkumiyet hükmünün ortadan kaldırılmasına karar vermeliydi. Böylece hükümlü sıfatı ortadan kalkan Berberoğlu, milletvekilliğine devam edecek ve yine dokunulmazlık kazanacaktı. İlk derece mahkemesinin yargılamaya devam etmesi için ise TBMM’nin dokunulmazlığı kaldırması gerekecekti. Ama yasa ve Anayasa dışına çıkılarak Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmadı. Elbette bu hukuka aykırı karar da yine bir hak ihlalidir. Bu bir devlet krizi.”
Değerli Hocam,
11 Anayasa Mahkemesi üyesi bir karara imza atıyorlar. Verilen karar Anayasa Mahkemesinin kararı oluyor. Devletin başındaki adam (!) hem de kamuoyu önünde, bir basın toplantısında: “ben bu kararı tanımam, saygı da duymam” diyor.
11 Anayasa Mahkemesi üyesi bir karara imza atıyorlar. Verilen karar Anayasa Mahkemesinin kararı oluyor. Devletin bakanları, siyasi parti temsilcileri, o karar tanımayan yerel mahkemeyi değil, o mahkemenin başkanını değil, 11 Anayasa Mahkemesi üyesinin verdiği kararı değil, üyelerinden birinin tweetini konuşuyorlar.
Bu hukukun bittiği anlamına gelmez ama düştüğü seviye için önemli bir gösterge olabilir…