HABER YORUM | HASAN CÜCÜK
İngiltere Premier Lig’in 2015-16 sezonu sona ererken şampiyon, alıştığımız takımlardan biri değildi. Leicester City 132 yıllık tarihinde ilk kez şampiyonluk yaşayınca, bu başarıya “peri masalı” dendi. Lig maratonunu lider tamamlamak artık birkaç takımın imtiyazında olduğu için, Leicester City’nin başarısı sıra dışıydı. Ona benzer bir başarıyı 1994-95 sezonunda Blackburn Rovers göstermişti. 91 yıl aradan sonra şampiyon olan Blackburn şimdilerde bir alt ligde mücadele ediyor. Gelin o sezona gidelim ve Blackburn’ün başarısındaki ilginç detaylara bakalım.
ÖNCE BİR BAŞKAN BULDU
1875 yılında 140 bin nüfuslu Blackburn şehrinde kurulan takım İngiliz futbolunda söz sahibi olacak sıklette bir desteğe sahip değildi. Buna rağmen 1912’de ve 1914’te iki kere şampiyonluk yaşamıştı ama sonra sessizliğe gömüldü. Son şampiyonluktan sonra kayda değer tek başarı 1928’de müzeye götürülen FA Cup oldu. Blackburn şehrinin talihini 1990’lı yıllarda değiştiren isim Jack Walker’dı. Önceki 10 yılını 2. ligde (Division Two) geçiren Blackburn Rovers, “şehrin çocuğu” işadamı Jack Walker’a satıldı. Çelik endüstrisinden kazandığı paralarla şehrine yatırım yapmak isteyen Walker, arkasında geniş bir taraftar kitlesi bulmuştu.
Walker takımı satın aldığında Blackburn adeta ölüm kalım savaşı veriyordu. Sezon sonunda ligde kalmayı kıl payı başardı. 22 takımlı 2. Lig’i on dokuzuncu sırada tamamlayıp direkten dönmüştü. Walker’ın ilk icraatı takımın başına Liverpool efsanesi Kenny Dalglish’i getirmekti. Herkes şok olmuştu. Liverpool’la 3 lig 2 kupa şampiyonluğu kazanan Dalglish’in 2. Lig’den bir ekibin başına geçmesi tenzili rütbe sayılırdı ama efsane İngiliz hocayı ikna eden Walker’ın gelecek vizyonuydu.
Kollar sıvandı. Manchester City’den Colin Hendry ve Norwich City’den Tim Sherwood takıma monte edildi. Dalglish’in takımda görmek istediği iki isim vardı: Bordeaux formasıyla parlayan Zinedine Zidane ve Christophe Dugarry. Dalglish’in bu öngörülü isteğine Walker hayır demişti ama ileride çok pişman olacaktı. Yine de kurt hoca takımı 1992’de sonradan adı Premier Lig olarak değişecek 1. Lig’e taşımayı başardı.
ARTIK ŞAMPİYONLUK YOLUNDA
Walker bunun üzerine kesenin ağzını açtı. O yaz takıma Stuart Ripley, Alan Shaerer, Henning Berg, Graeme Le Saux ve kaleci Tim Flowers katıldı. 1993’te Shaerer için 3,6 milyon Sterlin ödenirken, transferi için tam bir savaş yaşandı. Blackburn Rovers’ın rakipleri arasında Manchester United ve Arsenal de vardı ama Shaerer’in tercihi Blackburn oldu.
En üst ligdeki ilk sezonu Blackburn 4. sırada tamamladı. 2. Lig’den gelip de böyle başarı göstermek her takımın harcı değildi. Bu başarıda birçok faktör rol oynamıştı: Kenny Dalglish’in tecrübesi, genç ve başarıya aç oyuncular, Başkan Walker’ın vizyonu ve şehrin takımına sahip çıkması. İkinci sezonda da takımın performansı göz kamaştırıyordu. Üst üste gelen galibiyetler kadar parlayan yıldız Alan Shaerer de kendinden söz ettiriyordu. O sezon 31 gol atarak takımı üst sıralara taşıdı. Sezon ortasında lider Manchester United’ın 16 puan gerisine düşmüştü ama toparlanmayı bildi. Blackburn ikinci sezonunda başarı çıtasını yükseltmiş, ligi United’ın ardından 2. sırada tamamlamıştı. Geriye tek hedef kaldı.
Bunun için ilk hamle, Alan Shaerer’ın yanına bir forvet daha almaktı. Norwich City’den 5 milyon Sterlin’e alınan Chris Sutton, o dönem Ada’nın en pahalı transferi olacaktı. İlk 16 maçında 12 gol atan Sutton kalitesini ispat etti. Blackburn forvet hattı rakiplerin korkulu rüyasıydı. 1994-95 sezonunda her şey takımın lehine gelişiyordu. Shaerer ve Sutton ileride golleri sıralıyor, kanatta Stuart Ripley ve Jason Wilcox asistleriyle onları besliyor, orta sahanın beyni Tim Sherwood bir şef gibi oyunu yönlendiriyordu. Ve sonunda beklenen oldu. Shaerer 34, Sutton 16 gol atmıştı. Daha birkaç yıl önce 2. Lig’den çıkan Blackburn, şimdi Ada’nın şampiyonuydu.
MUCİZE DALGLİSH’MİŞ
Şampiyonluk geldi gelmesine ama takım son hafta adeta ölüp ölüp dirilmişti. Ligin son maçında Liverpool deplasmanında galip gelmesi gerekiyordu. Puan kaybı durumunda evinde West Ham’ı konuk edecek Manchester United şampiyonluğunu ilân edebilirdi. Alan Shaerer’in golü galibiyete yetmemiş, Liverpool John Barnes ve Jamie Redknapp’ın golleriyle lig liderini evinde 2-1 yenmeyi başarmıştı. Gözler Manchester’a çevrildi. West Ham kalecisi Ludek Miklosko, o gün hayatının maçını oynayacaktı. United’ın şutlarına geçit vermeyince 90 dakika 1-1 sona erdi. Blackburn mağlup olmasına rağmen United’ın puan kaybetmesi kupaya uzanmasını sağladı.
Rüya gerçeğe ulaşınca teknik patron Kenny Dalglish koltuğu Ray Harford’a bıraktı. Bu da Blackburn’ün altın döneminin sona erişi anlamına geliyordu. Zirve, yeniden hayal oldu. 2012’de takım Premier Lig’e veda edip Championship denilen 2. Lig’e düştü. 4 yıl önce bir alt lige daha düştü ama aynı sezon yeniden çıkmayı başardı. Blackburn Rovers artık Championship’in orta halli takımlarından biri…