YORUM | HASAN CÜCÜK
Bazı takımlar vardır, adı bile korkutur. Bu takımlara karşı sahaya adeta 1-0 geride çıkarsınız. İşte bu takımlardan biri, belki de birincisi Bayern Münih. Şampiyonlar Ligi gruplarında oynadığı 36 maçın 33’ünde sahadan üç puanla ayrılmış, üçünde ise beraberlik almış bir takım. Yenilgi nedir bilmiyor. Deplasmanda son 7 maçını kazanmış. Yenilmez armadayı konuk etme sırası Galatasaray’da idi.
Manchester United ve FC Kopenhag’ı yenip cebine koyduğu 6 puanla İstanbul’a gelmişti. Galatasaray ise, FC Kopenhag beraberliğini deplasmanda Manchester United’i yenerek telafi etmişti. Bir anda grupta iddialı duruma gelen sarı-kırmızılar, Alman devi karşısında puan veya puanlar alıp gruptan çıkma yolunda dev bir adım hedefliyordu.
Galatasaray taraftarları arasında maçtan önce ‘beraberliğe razı mısınız?’ sorusuna evet diyeceklerin oranı tahminlerin çok üstünde çıkardı. Gruplarda en son yenilgisini 2017’de Paris Saint-Germain karşısında almıştı. O yenilginin faturası teknik patron Niko Kovac’a kesilmişti. Bayern’den bir puan demek, ikincilik yolunda ciddi bir adımdı. Ancak hiçbir maç oynanmadan puanlar dağıtılmıyordu.
Bayern, İstanbul’a önemli eksiklerle geldi. Dayot Upamecano, Serge Gnabry, Raphael Guerreiro ve Leon Goretzka sakatlıktan dolayı kadroda yoktu. Keza sakatlığı geçen efsane eldiven Manuel Neuer’e de teknik patron Thomas Tuchel maç kadrosunda yer vermedi. Sakatlıklardan bezmiş bir Bayern vardı. Yedek kulübesinde, yedek kaleci dahil 6 oyuncunun olması Alman ekibinin sıkıntısını anlatmaya yetiyordu.
Derbi moraliyle Bayern’i karşılayan Galatasaray’da maç saatine kadar Icardi belirsizliği vardı. Kadrolar açıklandığında Icardi adını ilk 11’de olması taraftarı coşturdu. Arjantinli takımın en etkili gol silahı olmasının yanı sıra varlığı takım üzerinde motivasyon kaynağıydı. Okan Buruk son haftalarda bozmadığı ilk 11’i sahaya sürdü. Sürpriz olarak sol bekte Kazımcan vardı.
İlk düdükle birlikte sahanın her tarafında Galatasaray vardı. Rakip Bayern değil de isimsiz bir ülkenin isimsiz takımıydı. Kerem Aktürkoğlu ile pozisyonlarda bulduk. Rakibi boğan bir oyun anlayışımızla atak üstüne atak yaparken, rakibin adının Bayern olduğunu unutmamız gerektiği kalemize geldikleri ilk pozisyonda golü bularak hatırlattılar. Golden saniyeler sonra Kerem Aktürkoğlu’nun yarım volesini kaleci Ulreich inanılmaz bir şekilde kurtardı.
Yıllarca unutulmayacak bir gol olacaktı. Skor tabelasında 1-0 Bayern, sahada Galatasaray’ın inanılmaz üstünlüğü vardı. Kerem Aktürkoğlu, kaleci Ulreich’in çeldiği topu ağlarla buluştursa beraberlik için penaltıyı beklemeyecektik. Dakikalar 30’u gösterdiğinde Kimmich’in sebep olduğu penaltıda Icardi ‘Panenka penaltısı’ ile ağlarla buluşturdu.
İlk yarıda Bayern kalesini topa tutan bir Galatasaray vardı. Kaleye çekilen 14 şutun 4’ünde isabet vardı. Galatasaray, 2003- 04’ten bu yana bir Şampiyonlar Ligi maçının ilk yarısında Bayern Münih kalesine en fazla şut çeken takım oldu. Top ve oyun hakimiyeti Galatasaray’da idi ancak ani çıkışlarla kalemizde tehlikeli oldular. Harry Kane yokları oynarken, Leroy Sana iki kez topu kendi sahasından alıp kalemizde tehlike yaşattı. Devre bittiğinde skor tabelasında 1-1, dudaklarda ‘keşkeler’ vardı.
İkinci devre oyun hakimiyeti yine Galatasaray’ındı. Sahanın her tarafında pres ve hızlı oyun doğal olarak yorgunluğu getirdi. İlk yarıya nazaran daha az pozisyon bulmaya başladık. Bayern daha fazla topa sahip olmaya başlayıp, oyunda dengeyi sağladı. 73. dakikaya kadar sahada varlığı belli olmayan Kane sahneye çıkıp, skoru 2-1’e taşıdı. Baskılı oynayıp, pozisyonlar bulurken kalesinde gol gören her takımda motivasyon kaybı yaşar. Galatasaray’da bunu yaşadı. Artık kalemize daha rahat gelen bir Bayern vardı. Dahası geldikleri her pozisyonda tehlike yaşıyorduk. Kane – Musiala işbirliği golü getirdiğinde dakikalar 78’i gösteriyordu. Kane’in golü sonrası oyunda roller değişti. Pozisyonlar bulan taraf Bayern oldu. Okan Buruk’un yaptığı değişiklikler de golü bulmaya yetmedi.
Galatasaray, FC Kopenhag’ın yanlışını tekrarladı. Danimarka ekibi de Bayern’e karşı sahasında baskılı oynamıştı. FC Kopenhag kalesine az ve etkili gelip iki golle sahadan 2-1 galip ayrılmıştı. Aynı taktiği Galatasaray karşısında da sahnelediler. 70 dakika sahada varlığını hissettirmediler. İkinci golü bulduktan sonra ise oyunu istedikleri gibi yönlendirdiler. Biraz daha dikkatli olsalar skor çok daha ağır olurdu.
Skora bakıp, ‘Maçın hakkı bu değildi?’ demek teselliden öte bir anlam taşımıyor. Şans yanımızda olsa demenin de anlamı yok. Bu kadar çok pozisyon bulup, golü penaltıdan atmak, şansla açıklanmaz. ‘Atamayana atarlar’ maalesef bir kez daha gerçek oldu. Diğer yandan Bayern grubun tartışmasız bir numaralı favorisi. Kaybedilen puana üzülürken, bunu hatırdan çıkarmamak gerekir. Şansızlık, üst üste iki maçımızın Bayern’le olması. Artık beklentimiz FC Kopenhag’ın ManU’ya çelme takmasıdır.