YORUM | ERKAM TUFAN AYTAV
Sanırım sizin de dikkatinizi çekmiştir.
Son zamanlarda sosyal medyada sıklıkla sakallı cübbeli insanlar eşliğinde tuhaf tuhaf görüntüler yayınlanıyor.
Ortada biri sanki cezbe halinde, dansa benzer hareketler yapıyor, çevresindekiler tempoya uygun bir şekilde başlarını sallıyor.
İnsanları dinden soğutan, İslami bilgisi zayıf kişiler için “İslam buysa…” dedirtecek cinsten görüntüler bunlar.
Bu görüntüler piyasaya çıktı mı, sürüldü mü onun üzerinde biraz durmamız lazım.
Ben piyasaya sürüldüğünü, yani bir plan dahilinde bu görüntülerin hazırlandığını ve gündeme taşındığını düşünüyorum.
Tıpkı 28 Şubat’taki gibi.
O günlerde de Ali Kalkancı’ları, Fadime Şahin’leri, Müslüm Gündüz’leri piyasaya sürmüşlerdi. Neredeyse bütün Türkiye ekranlara kilitlenmiş, profesyonelce hazırlanmış senaryoları izlemişlerdi.
Fadime Şahin ile Müslüm Gündüz’ün canlı yayında basılması, Fadime Şahin’in gözyaşları ile yaşadıklarını anlattığı sahneler Türkiye televizyon tarihinin reyting rekorlarını kırdırmıştı.
O zamanlar da bugün gibi “tarikat ayinlerinin” benzerleri ekranlara taşınmıştı. Azcimediler birden türemiş, ülkenin gündemine oturmuştu.
Toplum üzerinde oynanan bu psikolojik harekât meyvesini vermiş, pek çok kimse o dönem “İslam buysa…” diyecek noktaya gelmişti. O yılın dini yayınlar fuarında kitap satışları hiç olmadığı kadar dip yapmıştı.
Bugün de benzer bir plan uygulanıyor diyor düşünüyorum. Bunu biraz açayım.
Dönüp geriye bir bakalım. Ortada şöyle bir fotoğraf var.
Şeytanlaştırılmış ve terör örgütü ilan edilmiş bir Hizmet Hareketi, hırsızlık ve zulümleri ile nam yapmış bir AKP, peşlerine takılmış cemaatler, tarikatlar…
AKP de, peşlerinden gidenler de Türkiye’de İslam düşüncesini tamamen bitirmek isteyen zihniyetin ekmeğine yağ sürdüler ne yazık ki!
Psikolojik harekât da zaten var olan bir ortamı, psikolojiyi büyütür ve yönlendirir. ‘Yok’u var edemez ve yönlendiremez. Bugün tam da bunu yapıyorlar.
Zaten Türkiye’de harabeye dönmüş, toplumdaki güven duygusunu yitirmiş tarikat ve cemaatlere piyasaya sürülen bu görüntüler üzerinden ölümcül bir vuruş yapılıyor.
“Ne yani bu tür görüntüler gerçekte olamaz mı?” diyecekler olabilir. Belki de vardır ama marjinaldir. Bu görüntülerdeki sahneler Türkiye’deki tarikatları ne kadar temsil edebilir? Bütünü için böyledir diyebilir miyiz?
Ama algı “bütünü böyle” yönünde dönüşüyor.
Bazı arkadaşlar da bu görüntülerin üzerine hemen atlıyor “bak işte Hizmet Hareketi gidince ülke bunlara kaldı” şeklinde tweet’ler paylaşıyorlar.
Açıkça söylüyorum bu görüntüleri piyasaya sürenlerin oyununa geliyorlar.
Tarikat ve cemaatlerin hırsızın peşinden gitmeleri, Hizmet Hareketi’ne yapılan zulümleri alkışlamaları veya sessiz kalmaları karşısında duydukları öfke bunu onlara yaptırıyor sanıyorum.
Ama yanlış.
Erdoğan sonrası tarikat ve cemaatlerin tamamen bittiği hatta yasaklandığı ama en önemlisi insanların dinden, dindardan nefret ettiği bir Türkiye’ye doğru hızla gidiyoruz.
Söyler misiniz bana toplumun bütün bu yaşananlardan sonra dindar olma ihtimali var mı?
Yeni nesil dinin ahlak üretemediği, “dindarların” her türlü hırsızlık ve zulümleri yüzleri kızarmadan yapabildikleri düşüncesiyle büyüyor. Piyasaya sürülen o görüntüler de zaten berbat olan imajın üstüne tüy dikiyor.
Mevcut tarikat ve cemaatlerin başlarına balyoz inmeden akıllanmayacaklarını düşünenler olabilir. Maalesef Türkiye’de dayak yiyen akıllanıyor, bu da bir gerçek.
Ama olan dine, dindar imajına oluyor.