Tartışmayı MHP lideri Devlet Bahçeli başlattı. Tayyip Erdoğan ile Doğu Perinçek arasında tercih yapmak zorunda kalırsa Erdoğan’ı tercih edeceğini söyledi.
Tuhaf bir açıklama.
Durduk yerde niye Erdoğan ve Perinçek arasında sıkışıp kalsın ki Bahçeli?
Bahçeli’nin dar düşünce dünyasını uzaktan seyredenler Perinçek figürünü ülkücü tabanı ikna için kullandığını, sinsi bir manevra ile kendi kitlesine ölümü gösterip sıtmaya razı etmeyi denediğini düşündü.
Doğru, ancak sebep sadece o değil.
Ülkücü hareketin Perinçek nefretini kullanmak istiyor Bahçeli.
‘Erdoğan’ı tercih ederiz’ diyor ama bir gerçeği atlıyor: Erdoğan ile Perinçek arasında hiçbir fark kalmadı ki!
Bu fotoğrafı görmüyor mu MHP Genel Başkanı? Uzun zamandan beri Erdoğan’ın içine Perinçek kaçmış durumda. O yüzden “Hangisini tercih etsem acaba?” şeklinde yaptığı papatya falı Devlet Bey’i komik bir duruma düşüyor.
Nitekim en ağır (ve bir ülkücü için en utandırıcı) cevabı aldı Bahçeli.
Ne dedi Perinçek? “Erdoğan’a destek veren bana destek vermiş olur.”
Ve daha keskin gerçek: “Ha Erdoğan ha ben!”
MHP lideri Saray’a tutsak hale getirildi. Saray ne dese onu yapıyor. Ve bu haliyle ülkücü hareketi ikna edebilecek tek bir gerekçe söyleyemiyor. Bu nedenle Perinçek üzerinden kendini meşrulaştırmak istiyor.
İyi de ortada çok dramatik bir durum var. Perinçek’in onlarca yıldır hedeflediği ne kadar kötü proje varsa bunların tamamını Erdoğan devralmış durumda.
Karşımızda Erdoğan görünümlü bir Perinçek var.
O yüzden Erdoğan’a sahip çıkıyor havası ile sağdaki bütün kitlelere şirinlik yapmak Bahçeli’yi vebalden kurtarmaz. Sağ kitle Doğu Bey’i uydurduğu yalan haberler nedeniyle “fabrikatör” diye niteler ve onunla Erdoğan arasındaki karanlık ittifakın farkındadır. Ayrıca Perinçek karşıtlığı sadece sağcılarda değil solcularda da bir hayli köklüdür.
Yaşı genç okurlarımız bilmez; ama 80 darbesini yaşayanların tanık olduğu manzara hep şöyle gerçekleşti: Perinçek bir kişiyi kendi gazetesinde hedef gösterir, fotoğrafını basar ve o kişiler bir süre sonra faili meçhul cinayete kurban giderdi.
Sağdan soldan öldürülen insanların haddi hesabı bilinmezdi o günlerde.
Bir keresinde Cengiz Çandar’ın da fotoğrafını basıp hakkında verip veriştirince Çandar ‘katilimi gördüm’ türünde bir yazı kaleme almış, Perinçek’in maske arkası kimliğinden biraz bahsetmişti.
Her neyse.
Anlayacağınız, öteden beri Perinçek faili meçhul cinayetler, karanlık örgütlerle ilişkiler, provokatif eylemler, askeriye adliye, istihbarat gibi birimlerde yaptığı gizli örgütlenmelerle anılırdı.
Gizli belgeler yayınlar, akla hayale gelmedik hedefler gösterir, tüyler ürpertici hadiselere imza atardı da kimse bu adama dokunamazdı.
Ta ki Ergenekon soruşturmasına kadar… Ergenekon örgütünün üstü kapatılınca Perinçek yine dokunulamaz bir duruma erişti!
Ve bu dokunulmazlığına sebep olan kişi bizzat Erdoğan değil mi?
Perinçek bangır bangır bağırıyor: “Erdoğan bizim yanımıza geldi, biz onun yanına gitmedik” Haksız mı?
Doğu Perinçek neyi arzulamışsa Erdoğan onları tek tek icraata geçirdi. Perinçek o yüzden “Hayatımın en mutlu günlerini yaşıyorum” diyor.
Doğru söylüyor. Erdoğan Türkiye’yi Perinçek’e teslim etti. Peki, ne karşılığında?
Perinçek, TV ekranlarına konuk oluyor, “Ne Cemaati! Erdoğan’ı biz dinledik daha elimizde bir suru konuşma tapeleri var” türünden ifşaatlarda bulunuyor da Erdoğan’ın gıkı çıkıyor mu?
Ya MİT TIR’ları davasındaki Perinçek korkusuna ne demeli?
“MİT TIR’ları ile Suriye’ye silah taşındığını ilk defa biz yazdık” diye güm güm gümlüyor; Cumhuriyet Gazetesi’ne ve onun eski yayın yönetmenine dava açtıran Erdoğan, Perinçek’i ısrarla duymazdan geliyor. Konuşmuyor. Konuşamıyor…
Perinçek- Erdoğan örtüşmesinin en büyük mağduru AKP’li tabandır aslında.
AKP tabanı da öteden beri Doğu Perinçek’ten haz almaz. Nasıl alsın ki? Tabandaki rahatsızlığı bildiği için AK Troller pek çok insanı “Perinçek ile işbirliği yapmakla” suçlamışlardı.
Hatırlayacaksınız Perinçek vaktiyle Zaman Gazetesi’ni ziyaret etmiş, gazete yetkilileri ile görüşmüştü. Gazete o görüşmeyi haber yapmış, görüşmeden bir de fotoğraf yayınlamıştı.
Cemaat ile partinin arası açılınca AKP tetikçileri, uzun zaman önce yapılan o ziyaretin fotoğrafını tepe tepe kullanmıştı mesela.
Hâlbuki o ziyaret Zaman’a özel değildi. Perinçek aynı günlerde Yeni Şafak başta olmak üzere ‘İslamcı gazetelere’ de ziyarete gitmişti. Tabii AKP tetikçilerinin gerçekle ilgisi yoktu, onlar algı oluşturmak için “Zaman- Perinçek işbirliği” peşinde koşuyordu.
Peki, olay nasıl gerçekleşmişti?
Keşke Zaman kurmaylarından biri şu an hapiste çürütülüyor olmasaydı da ondan dinleseydik benim dinlediklerimi.
Anlattığına göre Perinçek ekibi muhafazakâr medyayı dolaşma kararı alır, bu çerçevede Zaman’ı da ararlar. Zamancılar önce kuşkulanır bu talepten. Sonra bir hamle yaparlar.
Zamancılar der ki: “Güvenlik nedeniyle araba plakalarınız ve gelecek kişilerin kimliklerini önceden bildirin.”
Perinçek isteneni aynen yapar. Listeler gelir. Gelenlerin önemli bir kısmı emekli subay.
Zaman yöneticileri ile oturduklarında Doğu Bey “Kendimizi anlatmaya geldik” diye lafa girer. Vaktiyle namaz kıldığından bile bahseder. Zaten o sıralar cenaze namazlarında fotoğraf çektirmekte, kendilerinin de dine saygılı olduğu mesajını vermektedir.
Zaman yöneticileri nezaketle susmayı tercih ederken misafirler bol bol kendilerini anlatır. O kadar ki, emekli generallerden biri Zaman binasını çok aydınlık bulduğunu, duvarların daha koyu renklere boyanması gerektiğini söyler.
Perinçek mahcup olup durumu düzeltmeye çalışınca Zaman yöneticilerinden biri, “Bizim geleneklerimizde misafir ne isterse onu der” gibi bir cevapla olay kapatır.
İşte bu yüzden Mehmet Gündem’in “Zaman’da nasıl karşılandınız?” sorusuna Perinçek “Türk geleneklerine göre ağırlandık” diyordu.
Perinçek’in İslamcı basını ziyaretini gizleyerek sadece Zaman’ı mercek altına alan zavallı troller AKP tabanına, “İşte gördünüz mü bu Cemaat Perinçek’le bile işbirliği yapıyor” diyebilmek için çok çırpındı.
Şimdiki Perinçek sevdası ve itaati AKP’lilere acı vermiyor mu? İçinde zerre kadar ‘dava düşüncesi’ kalan bir AKP’li “Yahu biz ne yaptık, ne yapıyoruz: resmen Perinçek’in elinde oyuncak olduk!” diyemiyor mu?
Evet, acı gerçek bu: Erdoğan ile Perinçek arasında hiçbir fark kalmadı. Geçmiş olsun. Hem Bahçeli’ye hem AK Parti’ye.
Çünkü Perinçek doğru söylüyor: Ha Erdoğan ha Perinçek…