YORUM | SEMİH ARDIÇ
En basit bilgiyi bile “sır” diye halktan kaçıran Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükûmeti böylece krizi unutturacağını zannediyor.
Halka hesap vermekle mükellef bürokratlar halkın vergileri ile o mevkileri işgal ettiklerini bir kenara bırakıp Saray dalkavukluğunda göze girmek için bilgi ekranlarını karartıyor.
DEMOKRASİ KILIKLI TOTOLİTER REJİM
“Krize sansür” başlıklı makalede (https://www.tr724.com/krize-de-sansur/) şeffaflık ilkesine yerle bir eden bu temayülün krizden çıkış ihtimalinin yanı sıra resmi verilere olan itimadı da bertaraf ettiğine temas etmiştim.
Ne söylesek boş. AKP lideri ve reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan tarz-ı idaresi ile demokrasi kılıklı totaliter bir rejim inşâ ediyor. Muhalefetinden sivil toplum kuruluşlarına kadar her şahıs ya da müessese halinden memnun görünüyor.
Dolayısıyla şeffaflıkmış, denetimmiş, kuvvetler ayrılığıymış, bağımsız kurum ve kurullarmış, halka hesap vermekmiş, tutarlılıkmış, anayasa ve kanunlarmış hiçbiri Erdoğan’ın umurunda değil.
Memleketi aile şirketi gibi idare edeceğini söylemedi mi? “Şu kardeşinize yetkiyi verin, görün bak nasıl idare ediliyormuş.” dediği halde yüzde 52 halk desteğiyle seçildiğine göre niye kendisine sınırlar çizsin ki!
ESAS KAYNAĞI KURUTUYOR
Erdoğan tahtını tahkim etmenin yolu halkı giderek hakikatten koparmaktan geçiyor. Karartma dün gazete ve televizyonlar için akla geliyordu.
Artık kitle iletişim vasıtalarının beslendiği kaynak kurutuluyor. Erdoğan ne kadar lütfederse o kadarı halka arz edilecek.
Bunun içindir ki Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) her ay açıkladığı veriler sene başından beri sır gibi saklıyordu.
2019’un ilk beş aya ait sigortalı çalışan sayısını, gelir ve aylık durumlarını ihtiva eden rakamlara SGK’nın internet sitesinden nihayet ulaşılabiliyor. Fazla yazılıp çizilince geri adım attılar.
SGK’NIN BEŞ AYLIK AÇIĞI 20,2 MİLYAR TL
Ocak-mayıs döneminde SGK’nın açığı geçen senenin aynı dönemine kıyasla yüzde 34 artarak 20,2 milyar Türk Lirası’na yükseldi. Muhtemelen sene sonunda kara deliğin büyüklüğü 50 milyar liraya yaklaşacak.
Açık niye artıyor? Kriz var. İş yerleri kapanıyor. Faaliyetini zar zor devam ettirenler de sigorta primlerini vaktinde ödeyemiyor. SGK’nın en önemli gelir kalemi bu şekilde darbe alırken SGK’da açığın artmaması sürpriz olurdu.
Aynı dönemde hiçbir sosyal güvencesi olmayan kişi sayısı 9,8 milyondan 11,1 milyona çıktı. Bu da gösteriyor ki 1,3 milyon kişi daha kriz yüzünden işsizler ordusuna dahil oldu.
Düz bir istatistik olarak görünen 11,1 milyon kişinin hangi şartlarda hayatını idame ettirmeye çalıştığını biraz berrak hâle getirelim: Sosyal güvencesi olmadığı için hastaneye gidemiyor. Gitse de masrafları cebinden ödemek mecburiyetinde.
AYLIK GELİRİ 700 LİRA BİLE OLMAYAN KİŞİ SAYISI 400 BİN ARTTI
Eczaneden ilaç alamıyor. Çalışmadıkları için gelir veya aylıktan mahrumlar. Hepsi 18 yaş ve üzerinde. Öğrenci de değiller.
SGK verilerine göre geliri 2.020 TL’lik asgari ücretin üçte birinden bile az olduğu için “mutlak yoksul” kategorisinde yer alan kişi sayısı 396 bin kişi arttı.
“Mutlak yoksul” sayısı 2018’de 8 milyon 262 bin 402 kişi iken 2019’un ilk beş ayında 8 milyon 658 bin 959’e tırmandı.
18 yaşın üzerinde 10 milyona yakın kişinin aylık geliri 700 lira bile değil! Mutlak yoksulların genel sağlık sigortası (GSS) primi devlet tarafından ödeniyor.
İŞSİZLER PARTİ KURSA BARAJI GEÇECEK
İşsizler ordusunun nüfusu devlete göre 4,7 milyon, geniş tanımlı verilere göre 7 milyon. Her geçen gün nüfusu artan işsizler yarın bir parti kursa yüzde 10 barajını geçebilir.
İşsizler başta iktidar partisi AKP olmak üzere Türkiye’de siyaset yapan her kişiden alacaklı vaziyette.
AKP’yi 2002’de iktidara getiren kriz şartlarında bile işsizlik yüzde 9’u geçmemişti. O gün 1,9 milyon olan işsiz sayısı iktidardaki 18’inci senesini kutlayan AKP döneminde 5 milyonun eşiğine geldi.
Türkiye’de işsizliğe, hassaten yüzde 25’i bulan genç işsizliğe çare bulmadan ne istikrarlı bir kalkınmadan ne reel refah artışından bahsedilebilir.
Bu mesele öyle SGK verilerini saklayarak, Merkez Bankası’na para bastırarak çözülebilseydi hem işsiz hem de “mutlak yoksul” sayısında böylesine büyük bir patlama yaşanmazdı.
İşte bunları bilmeyelim diye o rakamları açıklamıyorlar…