Haberin başlığı şöyle: Fetö’ye tam isabet! İçerik ne peki? Zirve Üniversitesi’nin kampüsünde atış poligonu bulunmuş. Haberde kullanılan fotoğraflar da ilginç! Poligon hedef tahtaları ve önünü dizilmiş kitaplar! Poligon gizli! Biri hızını alamamış darbeye poligonda hazırlanmışlar başlığını atmış. Haber bomba! Neden? Çünkü bir sivil toplum hareketini silahlı örgüt ilan etmek için her unsur var.
‘Bunlar üniversite açtık diyorlar, ama bakın üniversitelerinde silah atış talim yeri var!’ demek için hazırlanan bu asparagas metin, haber demeyi bile hak etmiyor. Çünkü tamamı kurgudan ibaret. Ortada bunun gerçekliğini anlatacak üniversite yöneticileri yok. O üniversitelerin akademisyenleri zaten içeriye atılmış, hapsedilmiş, gözaltına alınmış. Gazeteciler nerede? 130 tutuklu, binlerce işsiz gazeteci var. Bunu araştırma arzusundaki yayın kuruluşlarının kapısına kilit vurulmuş. Meydan boş. Yaz yalanı okuyan var nasılsa!?
Gelelim asparagas habere. Zirve Üniversitesi’nin kampüsünde bu atış poligonunun ne işi var? Yalan haberle, Zirve Üniversitesi terör merkezi nasıl yapılır? Buyrun inceleyelim…
GAZETECİ BİR BİLGİ ELİNE GEÇTİĞİNDE NE YAPAR?
İzah edelim, şöyle ki: eli kalem tutan her gazeteci eline bir bilgi geçtiğinde önce onu sınar. 5N 1K. Ne, Ne zaman, nerede, nasıl, niçin, kim tarafından yapılmış… Bir de background araştırması yapar. Haberin arka planı geçmişi var mı bakar. Soru sormasını bilen biri ‘FETÖ’ye tam isabet’ başlığıyla manipülatif olduğu açıkca belli olan bu yalanı uydurmadan önce ‘Zirve Üniversitesi havalı silah’ şeklinde kısa bir google araması yapar mesela. Nelerler karşılaşır peki?
AA VE İHA, ŞAMPİYON ÜNİVERSİTELİLERİ HABER YAPTIĞINI NASIL UNUTTU!
Mesela bu asparagas metni uyduran AA ve İHA’nın 2016-2011 yılları arasında Zirve Üniversitesi öğrencisi Mehmet Abiş’in atıcılıkta Türkiye rekoru kırdığı haberini bulur. Yetmez! Abiş’in Avrupa Şampiyonası için Damimarka’ya gittiğini ve Türkiye’yi temsil ettiğini görür. Bu da yetmez! Aynı üniversitede bir şampiyon daha varmış bilgisine ulaşır. Havalı Tabanca dalında ise Zirve Üniversitesi öğrencisi Özge Özinan’ın da Türkiye rekoru kırarak en iyi derecesini elde ettiğini okur.
Bu bilgilere vakıf olan, özürlü ve paranoyak olmayan bir haberci, gazeteci, editör; karşısına düzmece bu fotoğraflar ve haber çıktığında bir dakika düşünür. Sonra bu metni çöpe atar.
Yahu beyler, hadi gözünüz kör, elleriniz kirli, gazeteleriniz-televizyonlarınız havuz yalanlarıyla dolu. Anladık. Ya arşivleriniz!? Kendi yazdığı haberlere bakmayan okumayan adamlara ne demeli? Gazeteci mi? Bunlar gazeteci olamaz. Bunlar olsa olsa 15 Temmuz’ları, 17-25 Aralık’ları kendi milli iradeleri için ‘darbe’ yalanına çevirenlerin propaganda makineleri, kurşun askerleri, Pravda’ları olabilir!
ŞAMPİYONLAR DANİMARKA’YA, ASPARAGAS HABERCİLER ÇÖPLÜĞE
Hadi iletişim okumadınız, kendi haberlerinizi, muhabirleriniz iki yıl önce yaptığı spor haberlerini de mi okumadınız? E okumadıysanız. Buyrun aşağıdaki linklerden okuyun.
Örneğin Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü basın özetlerine bakalım. Ne diyor? Ne yazıyor bütün dünyaya o gün övgüyle duyurduğumuz haberde?
“Zirve’li Milli Sporcu Danimarka’da’ başlığıyla şunlar yazıyor: “Zirve Üniversitesi öğrencisi Mehmet Abiş, atıcılıkta türkiye rekoru kırarak Avrupa Şampiyonası için Damimarka’ya gidiyor. Antalya Kemer’de 4-9 Şubat 2013 tarihlerinde Türkiye Atıcılık Federasyonu havalı silahlar yarışması kış kupasında havalı tüfek dalında Zirve Üniversitesi öğrencisi Mehmet Abiş, Türkiye ikincisi oldu. Havalı Tabanca dalında ise Zirve Üniversitesi öğreencisi Özge Özinanda Türkiye rekoru kırarak en iyi derecesini elde etti.”
http://www.byegm.gov.tr/turkce/haber/zrvel-mll-sporcu-dammarkada/30551
Neymiş Efendim gerçek? Zirve Üniversitesi’nde atıcılık şampiyonu öğrenciler varmış. Üstelik, dünya şampiyonluğuna oynayacak kabiliyette.
Sonra Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu internet sitesine ulaşıp, müsabakaların saatine, atış isabet çizelgelerine kadar hangi üniversite ve sporcunun ne kadar başarılı olduğuna kadar her detayı, bilgiyi görür, görebilir.
http://www.tusf.org/Data/Sites/1/2013_faaliyetler/2013_faaliyet_aciklamalari/aticilik_2013.pdf
Biraz daha detay merak ediyorsa. İHA’nın 9 Mart 2012 tarihli ‘Zirve Üniversitesi atıcıları madalya ile döndü’ haberini bulur. O haber şöyle anlatıyor iki öğrencinin başarısını: “Antalya’da düzenlenen Havalı Silahlar 18 Mart Zafer Kupasından Zirve Üniversitesi atıcıları kupalarla döndüler. Daha önce Türkiye Şampiyonu olan Zirve Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencisi Mehmet Abiş Havalı Tüfek Genç Erkekler kategorisinde ikinci olurken, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü öğrencisi Özge Özinan Havalı Tabanca Büyük Bayanlar kategorisinde üçüncü oldu. Zirve Üniversitesi’nde burslu okuyan Milli Sporcular önümüzdeki hafta Ankara’da Kara Harp Okulu’nda düzenlenecek olan şampiyonaya katılacaklar. Kuruldukları ilk yıldan itibaren öğrencilere kültür,sanat ve spor bursu verdiklerini söyleyen Rektör Prof.Dr. Adnan Kısa, “Karate, eskrim, judo, çim hokeyi, atıcılık ve basketbol branşlarında 13 öğrenciye burs veriyoruz. Bu sayı gün geçtikçe artıyor” diye konuştu. Çok küçük yaştan itibaren atıcılık sporuyla ilgilenen Özge ve Mehmet, üniversitenin onlar için hazırladığı poligonda antranör eşliğinde çalışmalar yapıyor.”
Neymiş gerçek? Şampiyonlar üniversite poligonunda antranör eşliğinde çalışıyormuş.
İHA’nın 9 Mart 2012 tarihli zirve şampiyonları haberi ile 1 Ekim 2016 tarihli asparagas haberi. İlk haberde öğrencilerin üniversitede hazırlanan poligonda antranör eşliğinde çalıştığı anlatılıyor.
5 KEZ ÜST ÜSTE ŞAMPİYON OLAN ZİRVE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİSİ NEREDE TALİM YAPMIŞTIR!
Bunlar da yetmez diyen bir haberci, bir de yakın tarihte ne varmış diye bakar. Daha 2016’nın başında 17 Mart 2016’da Üniversite Sporları Federasyonu tarafından 11-13 Mart 2016 tarihleri arasında Sakarya’da düzenlenen Türkiye Üniversiteler Atıcılık Şampiyonası’nda Zirve Üniversitesi adına katılan Milli Sporcu Mehmet Abiş’in 5. defa üst üste Türkiye Şampiyonu olduğu bilgisine ulaşır. Sizce 5 kez üst üste Türkiye Şampiyonu olan bir milli sporcunun okuduğu üniversitede atış poligonu olur mu? Olmalı mı?
ZİRVE’YE DEVLET ELİYLE ATANAN REKTÖR’ÜN (!) AKLINA BAŞKA ŞEYLER GELİYORMUŞ
Bir de habere konu Zirve Üniversitesi’ne devletin OHAL KHK’sı ile el koyup kapatmasından sonra atanan rektörün(!) açıklamaları var ki felaket. Ne diyor kendileri!? Ne amaçla kullanıldığını bilmedikleri bu poligonun öğrenciler için olamayacağını, emniyete suç duyurusu yaptıklarını anlatıyor. Ajanslara şöyle açıklama yapıyor; “Bütün binaları tararken rektörlük binasının alt katında atış poligonu bulduk. Bu poligonun hangi amaçla yapıldığını bilmiyoruz. Bu bir sosyal faaliyet değildir. Çünkü burayı öğrenciler kullanmamış. Çünkü bulunduğu yer rektörlük binasının altıdır. Buraya öğrenciler kolay kolay giremez. Hemen suç duyurusunda bulunduk ve emniyet birimlerimiz gerekli incelemeleri yaptı. Öğrencilerin kullandığı öğrenci merkezi var. Eğer burada olsaydı öğrencilere yönelik sosyal aktivite derdik. Fakat burası rektörlük binasının altında, dolayısıyla buraya öğrenciler elini kolunu sallayarak giremez. Buda bizim aklımıza başka şeyler getiriyor” diyor.
Zirve Üniversitesi’ni Ortadoğu ve bölgenin en iyi üniversitesi yapma vizyonundan alıp, kampüsteki atış poligonunun işlevini çözemeyecek kişileri rektör atarsanız, eğitimden ne bekleyeceksiniz! Yoruma dahi gerek yok. Bir yanda siyaset bilimi okuyan öğrencisini sporda Türkiye ve dünya şampiyonu yapma ideali ile çalışan rektör ve akademisyenler, öbür yanda kendine giydirilmiş Fetö gözlüğü ile herşeye düşman olmuş, atış poligonunun önüne kitap dizip bunları suç unsuru gibi medyaya servis eden bir garip adam!
NASILSA GERÇEĞİ SORAN YOK, YİYİN YALANI BEYLER YİYİN, AFİYET OLSUN
15 dakikalık kısa bir araştırmayı bile yapmadan, binlerce insanı terörist ilan etmek için asparagas yalanları uyduranlara yeter mi bu bilgiler? Bilmiyorum. Ancak bildiğim ve izlediğim bir şey var.
Yalan haberin adresi olduğu için kendilerine havuz medyası adı takılmıştı bir kısmına. Sabah, Takvim, Akşam, iktidar yanlısı yayın çizgisini 17-25 Aralık’tan sonra tamamen yalanın üzerine kurdu. Sonra bunlara Y.Şafak, Akit katıldı. 15 Temmuz’dan sonra bu koroya Hürriyet, Habertürk, Sözcü vb’leri katıldı. Havuzun kuyruğunda yalana doyamıyorlar. Ama emin olun, aralarında asgari habercilik araştırması yapacak, editör gibi editör, temel muhabir refleksine sahip gazeteci gibi gazeteci yok. Yalan makinesinin aşığı olmuş, paralarını alan, köşelerinde konforlarını bozmayan sözde gazeteciler var. O yüzden halk bu poligon manşetlerini yemeye devam eder.
Afiyet olsun.
Vallahi de billahi de insanın çıldırması işten bile değil. Ya arkadaş o üniversite de ki atış poligonunun aslı astarı ile alakalı bir soru sorabileceğiniz eski yetkililerin hepsi öldümü? Buharlaştımı? Niye birine sormadan taraflı haber yaparak saf zihinleri bulandırıyorsunuz? Bunun hesabının sorulabileceğini hiçmi düşünemiyorsunuz. El insaf! Binlerce insanın hakkını nasıl ödeyeceksiniz? Sizin insanlıktan hiçmi nasibiniz yok? Yolda ki bir kedi köpek haberini yaparken birsürü insan konuşturuyorsunuz. Böyle bir haber yaparken niye o poligonu kullanan birini çıkarıp konuşturmuyorsunuz? Kendinize küfür ve beddua edilmesi çokmu hoşunuza gidiyor? Yarın Ülke Fab. ayarlarına geri döndüğünde hangi yüzle ortalıkta gezeceksiniz? Sizleri Allah’a havale etmek en güzeli. Çünkü o bilir ne yapacağını!!!!
Hiç araştırma ihtiyacı duymadan bir poligon haberi yaparak seslerini duyurabilecekleri ve kendilerini savunabilecekleri imkanları ellerinden alınmış binlerce insanları Terörist ilan edenler; ancak ve ancak en âdî, şeref yoksunu, cibbilliyeti ve ne idüğü belirsiz kendine ve mesleğine dahi saygısı olmayan insan kılıklı varlık olabilir!!! İyi ki ebedî Ahiret ve hesap (mahkeme-i kübra) var.
Ne hallere düştün be Ali! Değer miydi?
Evet bu açıklamayı yapan Prof. Dr. Ali Gür kimdir diye bakmak lazım. Kendisi Y. Akit yazarı Mehtap Yılmaz’ın eşidir. Soyadlarının farklı olması sizi yanıltmasın. Ali Gür profesörlüğüne kadar Dicle Üniversitesinde çalışıyordu. Kendisinin elinden tutup üniversiteya alan kişi şimdi hapiste olan Dicle Üniversitesi Rektörü Ayşegül Jale Saraç’tır. Onu üniversiteye hem de ne büyük mücadelelerle aldı ve doçentliğini destekledi, ayrı bir yazı olarak yazmak lazım. Ali Gür ve eşi daha sonra siyaset alanına yöneldiler ve buralara savruldular. Allah kimseyi siyasetin, makamın ve kıskançlığın kölesi yapmasın. Hased insanı böylesine yoldan çıkarabiliyor.