Afyonkarahisar’da 2,5 yıldır cezaevinde tutuklu bulunan ve pankreas kanseri teşhisi konulan eski Cihan Haber Ajansı muhabiri Mevlüt Öztaş’ın kızı Büşra Öztaş, babasının durumunu gündeme getirmeye devam ediyor.
Sosyal medya hesabı Twitter’den bir kez daha seslenen Öztaş, “Babamı göremiyor, hakkında yeterince bilgi alamıyoruz. İstinafta bulunan dosyasından umutluyuz. Babamın bu zor dönemde sağlık durumu göz önüne alınarak tahliye olmasını, tedavisine en azından kemoterapiden çıktıktan sonra alınacağı hücrede değil evinde devam etmesini istiyoruz.”
^”Babamın kanser gibi zorlu bir hastalıkla herkesin sahip olduğu şartlarla, kelepçesiz, demir parmaklıksız bir odada tedavi görecek kadar insan hakkı olduğunu düşünüyorum. İnsan hakkını talep etmek zorunda kaldığım için çok üzgünüm. Sesimi duyuracak herkese şimdiden teşekkür ederim” ifadelerini kullandı ve yardım istedi.
İşte Büşra Öztaş’ın o paylaşımları;
Merhaba ben Büşra. Bir süredir içinde bulunduğumuz bir sıkıntıdan bahsetmek için bunları kaleme alıyorum, sesimi duyurmaya ihtiyacım var destek olursanız çok sevinirim. Babam Mevlut Öztaş 24 senedir muhabirdi, 2018 Şubat ayından beri tutuklu. pic.twitter.com/jTLKTCQDVD
— Büşra Öztaş (@schrodingerk42) May 10, 2020
“Merhaba ben Büşra. Bir süredir içinde bulunduğumuz bir sıkıntıdan bahsetmek için bunları kaleme alıyorum, sesimi duyurmaya ihtiyacım var destek olursanız çok sevinirim. Babam Mevlut Öztaş 24 senedir muhabirdi, 2018 Şubat ayından beri tutuklu.
4 hafta önce ameliyat olmuş. Olmuş yazıyorum çünkü babamın ameliyat olması hakkında bize bilgi verilmedi. Cezaevine geldiğinde yeni ameliyattan çıkmış olan babamı hücreye almışlar karantinada kalması gerektiğini söyleyerek. Kendisi telefon görüşünde anlatınca öğrenmiş olduk.
Sonraki telefon görüşünü iple çekerken babam bizi aramadı.Neden aramadığını, hastaneye tekrar kaldırıldığını bile uzun uğraşlar sonucunda öğrenebildik. Bu sefer hastane durumu hakkında bilgi vermeyip buraya gelmeniz gerekli dendi ancak biz şehirdışı yasağı sebebiyle gidemiyorduk.
Hastane ve cezaevi bize rapor vermediği için Ankara’ya gitme iznini emniyetten alamadık. Sadece haber almak hastaneye kaldırılış sebebini öğrenmek istiyorduk ancak ailesine, bizlere bu bile çok görüldü. Raporu hastaneye gidince almak üzere emniyetten izni aldık, hastaneye gittik.
Zaten cezaevinde bulunduğu süre içinde böbrek ve karaciğer yetmezliği hipertansiyonu başlayan babama bu sefer de kanser teşhisi konduğunu, tehlikeli bir bölgede olduğunu ve 4. evre olma ihtimalini de hastaneye gidince öğrenmiş olduk. Kanser türü itibariyle hızlı yayılıyormuş.
Sadece bunları öğrenip cam arkasından bile görmemize izin verilmeden dönmek zorunda kaldık. Babam şuan hastanenin bodrum katında demir parmaklıklı bir odada, yatağına bağlanarak, kelepçeyle kemoterapi tedavisi görüyor. Bizim için babama konulan tanı zaten yeterince zor.
Babamı göremiyor, hakkında yeterince bilgi alamıyoruz. İstinafta bulunan dosyasından umutluyuz. Babamın bu zor dönemde sağlık durumu göz önüne alınarak tahliye olmasını, tedavisine en azından kemoterapiden çıktıktan sonra alınacağı hücrede değil evinde devam etmesini istiyoruz.
Babamın kanser gibi zorlu bir hastalıkla herkesin sahip olduğu şartlarla, kelepçesiz, demir parmaklıksız bir odada tedavi görecek kadar insan hakkı olduğunu düşünüyorum. İnsan hakkını talep etmek zorunda kaldığım için çok üzgünüm. Sesimi duyuracak herkese şimdiden teşekkür ederim”