TARIK TOROS | YORUM
CHP, 31 Mart’tan sonra iktidara verdiği adeta “koşulsuz desteği” izah etmeye çalışıyor.
“Koşulsuz” derken bunu düşünerek yazdım.
CHP’nin BBP’leşmesi beklenemez tabi. Her partinin kendine göre politika geliştirme biçimi var.
CHP için, seçim zaferinin tetiklemesiyle “erken seçim” talep etmemek ve iktidara temel politikalarda dahi sert muhalefetten kaçınmak, bunun temel iki ayağı.
Parti tabanı yeni durumu sindirmekte güçlük çekse de özellikle bu tabana tesir edecek medyadaki kimi unsurlar politika değişikliğini şöyle gerekçelendiriyorlar:
-Genel Başkan Özgür Özel yeni oyun kuruyor.
-Bak 28 Şubat paşaları çıktı; sırada Gezi tutsakları var. İçerideki arkadaşlarımızı teker teker kurtaracağız.
-Öncelikle bize dokunan kimi sıkıntıları gidereceğiz. Bu bir kazanımdır.
-Erken seçim istemiyoruz çünkü bunun dinamikleri yerel seçimden farklı ve Erdoğan anketlerde önde görünüyor.
-AKP tabanı bize ısınıyor, Özgür Özel meşrulaşıyor, “sorun çözen lider” imajı güçleniyor.
-Saray ve basını, düne kadar “CHPKK” diyordu, geride kaldı bu. CHP lideri iki kere Sabah’a manşet oldu.
-Kayyım politikası Kürt belediyelerle sınırlı. Bizde başkan gitse bile belediye meclisi yenisini seçecek.
-Rasyonel siyasete dönülüyor, cumhurbaşkanı görüşüyor. Bakanlar, gölge bakanlarımızla görüşüyor.
***
Temel gerekçeler bunlar.
Genel merkez katında üretilen bu politikalar, belli başlı YouTube yayıncıları ve reytingleri yükselen Halk TV, Sözcü TV gibi kanallar aracılığıyla muhalif tabana anlatılıyor.
“Anlatılıyor” diyorum çünkü anlatanların da “yüzde 100” içine sinmiş değil bu.
***
Devlette 2014, 2015 ve 2016 yıllarında üç yıl üst üste varılan mutabakat “ortak düşmanlar korunarak” tazelenmiş görünüyor.
Peki bu süreç sürdürülebilir mi?
Soru budur.
Özgür Özel çok konuşuyor.
Bu konuşmaları alt alta koyup bir kritiğe tabi tutmak şu ara anlaşılır bir sonuç vermez, buna emin olabilirsiniz.
Asıl, metin dışına çıktığı anlar bir fikir veriyor.
Birkaç hafta önce TBMM grup kürsüsünde bir çiftçinin laf atmasına sinirlenip, “Sırası gelmeden laf kesenin konusunu atlayacağım!” demiş, “Sus, sus, sus! Akışı kesenin sorununa değinmem!” diye paylamıştı.
Buna, “yakışmadı” deyip geçebilirsiniz.
Manisa’daki bayram namazında ise daha enteresan bir şey oldu.
Özgür Özel, cami çıkışında, “Hamas’ı terör örgütü olarak değerlendirmesine” içerleyen bir kişiye cevap verirken Saray’ı referans gösterdi: “Cumhurbaşkanı bana teşekkür etti, “Sen Filistin için mücadele ediyorsun” diye. O yüzden bayram sabahı ne konuştuğunu bil de konuş, tamam mı?”
***
3 Mart 2023’te Altılı Masa’yı deviren Meral Akşener’in, “Devletime karşı son görevimi yaptım.” dediğini İYİ Parti kurucusu Aytun Çıray aktarmıştı. 3 Mart’a kadar Akşener, bu yönde pek bir işaret vermemişti. O günkü büyük şok ve kırılmanın nedeni de buydu. Akşener, ajandasını ustaca saklamış, renk vermemişti.
Bugün Özgür Özel’in yadırganması, benzer bir sarsıntıya artık tahammülün kalmayışındandır.
Bu ne “felaket tellallığı” ne de “CHP’ye bindirmenin karşı konulmaz hazzı”dır.
Duyumlarımı bilgiyle kıymetlendirip öyle kaleme alıyorum. Temkinli olmakta yarar var. Türkiye son 10 yılı kaybetti. Akşener ve Özgür Özel sonraki dönemi şimdiden satın almış olabilir. Bunun 1 yılı geçti, kaldı 4 yıl.
***
Adalar’da vatandaş günlerdir ayakta. “Azman” minibüslere karşı eylemler yapılıyor. Fayton krizinden bu tarafa uzun yıllardır çözülememiş bir problemdir bu.
Belediye düzeyinde yapılan halk oylamaları için “plebisit” kelimesi kullanılır. Büyükşehir CHP’de, İlçe belediyesi CHP’de, İETT CHP’de… Kimse, plebisit yapmayı düşünmedi.
Üstüne, İETT Ulaşım Dairesi Başkanı, “Yaptığınız işi beğendiniz mi?” diyen bir vatandaşa karşı savcı ya da emniyet müdürüymüş gibi “Alın bunu!” dedi.
***
“Rejime muhalif” ile “rejimin muhalifleri” arasında ince bir çizgi vardı.
Artık bu çizgi yok.
Rejim, 10 yıldır sistematik biçimde muhalefeti böldü, ayrıştırdı, kimini kendine benzetti.
10 yıl sonra bir kez daha şu oluyor: Düzene itiraz edenler birleşiyor. Buna müdahale de yine sert olacak belki ancak başarısızlığa mahkum.
Mücadele ülke bir dönem daha kaybetmesin mücadelesi.
Evet senin de söylediğin gibi Özgür Özel çok konuşan, ama boş konuşan ZEVZEĞİN TEKİ…Tayyip bunu kıtır yer….
Özgür Özel, Selanik göçmeni, Ülkemizde Selanik siyonist hanedanlığı hamlelerini ustaca kullanıyor. Yıprananın, yerine yine kendi aktörlerini sürüyor. İsrail’in devlet statüsü kazanmasının yegane faktörü Türkiye’dir. Siyonizm Devlet tahsil ve tecrübesini, Osmanlı Devleti nizamında edindi?
Ne kadar alçakça, aptalca, ırkçı bir yorum. Özgür Özel Selanik göçmeniymiş. Yani? Gizli bir Yahudi, gizli bir ajandaşı var. Adamın böyle bir geçmişi olsa ne olur, olmasa ne olur?
Müslüman kültürü almış insanların okuduğunu kabul ettiğim bu sitenin okuyucuları arasında böyle insanların çıkması şaşırtıcı doğrusu.
Bu mantıkla Almanya´daki Türkler hiç bir zaman güvenilir vatandaş olmayacaktır. Alman devleti bunları her an fişlemeli, toplumda yayılmalarının, ev almalarının önüne geçmeli, hiç bir zaman da yüksek bir makama getirmemeli.
Hatta kimliklerine özel notlar düşüp onları göz altında tutmalı.
Bu kafadan, bu mantıktan böyle bir sonuç çıkıyor.
Sosyal Demokrasi demek kabesi Kıblesi duruma göre kalabilen,yerdeğiştirebilen siyasi anlayış demektir.Bu siyasi yapılanmanın en kaypağı, muhteris-kifayetsiz Ecevit ile Baykal idi.Ama hiç değilse kişisel olarak iki namuslu adam da geldi.Biri aynı zamanda Türk siyasetinin en beklentisiz figürü Erdal İnönü.Diğeri ise hem mesleğini iyi yapabilen hiçbir akçeli pisliğe bulaşmamış Kılıçdaroğlu idi.Tayyip sağ kaldığı,İmamoğlunun fırıldaklarını göremediği sürece Özgür Özelin siyasette iz bırakma ihtimali yok.Ama eş geçilen 100.yıl Affını gündeme getirip gerçekleşmesini sağlamaya çalışırsa kalıcı olur.Yoksa yok olur gider.Ecevit bile Rahşanın zoruyla da olsa 75.Yıl Affını gerçekleştirdi.