CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İliç’te facianın yaşandığı madende kapasite artırımına izin veren dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’u aklamaya çalışan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye tepki gösterdi. Özel, ‘‘Eğer Bakan adına atılan imzayla İliç’te bunlar yaşandıysa ve hâlâ ‘Bakan sorumlu değil’ diyorsan ben bunu sizlerin vicdanınıza bırakıyorum.’’ dedi. Özgür Özel, Hatay’la ilgili de konuştu, neden ‘Lütfü Savaş’la devam’ kararı aldıklarını şöyle açıkladı: “Anketlerdeki seyre baktığımızda Hatay’da sayın Lütfü Savaş ile yola devam etme kararı verdik. Hatay Ak Parti’nin eline geçerse ne olacağı bellidir.”
Özgür Özel’in açıklamalarından başlıklar şöyle:
“Olayı felaket, heyelan, toprak kayması gibi göstermeye çalışan bir iktidar medyası var. Bu bir toprak kayması ya da heyelan değildir. Orada üst üste parayı istifleyenlerin insan hayatını hiçe sayarak maden atıklarını bir dağ şeklinde istiflemelerinin sonucudur. Birileri para kazanırken 9 vatan evladı bu para kazanma hırsının kurbanı oldular. Soma’da 301 madencimizi kaybettiğimizde 4 gün boyunca maden ocağının ağzında acılı anneler, eşler, çocuklar, babalarla beklerken ağıtları hala kulağımızda.
Orayla ilgili raporlar görüldüğünde nasıl bir felaketin daha kenarından geçtiğimizi iki Soma faciasından son anda kurtulduğumuzun bilincinde olmalıyız.
İliç olayı herhangi bir demokrasi turnusol kağıdı gibidir. İktidarın öz eleştiri yapması, onu da yapmıyorlar ama, özür dilemiyorlar ama özür de onları kurtaramaz. Değil bir bakan başka bir ülkede olsa Başbakan, Cumhurbaşkanı istifa etse ancak onları kurtarır. İliç’i ilk kez duymuyoruz. Yılların çevre mücadelesinin tehlikelere dikkat çektiği bir yerdir. Siyaset haklı çıkanın söylediği doğru olanın karşılığını gördüğü haksız çıkanın da hesabını verdiği bir müessesedir. Ama öyle bir medya düzeni, öyle susturulmuş seslerle karşı karşıyayız ki AKP, MHP’nin değerli seçmenleri yıllarca hain, marjinal dedikleri o çevre mühendisleri odası, çevreciler hep tehlikeye dikkat çekti.
3 yıl önce orada siyanür sızıntısı oldu. Ortalık ayağa kalktı. 3 ay durdular. O günkü durdurma kapatmaya yol açsa bugün bu felaket olmazdı. 16 milyon 440 bin TL ceza kesildi. Aylar sonra bu Meclis’te getirilen vergi affından bu şirket de yararlandı. Affedilen vergisi 222 milyon lira. İliç’i zehirlemenin cezası 16 milyon, yapılan kıyak 222 milyon lira. Recep Tayyip Erdoğan’ın haberi olmadan 222 milyon değil 2 milyon Türkiye’de yer değiştiremez.
İliç’teki madenin 5 kat büyümesine Murat Kurum izin verdi
ÇED raporu düzenlenmiş, sonra 4-5 kat büyümek için başvurduğunda ÇED raporunda Bakan Murat Kurum’un imzası var. Biz sorumluluğunu hatırlatıyoruz, hiç üstüne alınmıyor. Recep Tayyip Erdoğan hiç bu konulara girmiyor. Bahçeli diyor ki “Murat Kurum görevini yapmıştır. Murat Kurum’un konuyla alakası yoktur.” İstanbul’u yönetmeye talip Murat Kurum söz konusu olunca Bahçeli Kurum’u savundu. Bunu basın aracılığıyla Bahçeli’nin dikkatine ve Türkiye’nin vicdanına sunuyorum. Oradaki madenin 5 kat büyümesine, felakete neden olan o rapor burada. Altında Mehrali Ecer’in imzası var. Ancak ‘bakan adına’ ibaresi var.
Ey Devlet bey siz devleti bilen bir partinin başkanı olarak Bakanın “benim adıma imzayı sen at” dediği genel müdürün imzasından Bakan Kurum’un sorumlu olmadığını söylüyorsun. Tek sorumlunun tek Murat Kurum olduğu ortada. Bakan adına atılan imzayla İliç’te bunlar yaşandıysa bunu sizin vicdanınıza havale ediyorum.
Lütfü Savaş’la devam edeceğiz
Lütfü Savaş reklam filminde oynamak istemedi. Lansman toplantısında son güne kadar sahada olan bir anket istedik. Sayın Lütfü Savaş anlayış gösterdi, orada da yer almadı. Ertesi gün genel merkezimizde toplandık. MYK salonumuzda toplam 40 kişi oturduk. Bütün anketler değerlendirildi. Bir yanda AKP’nin şantaj yaptığı depremzedeler, bir yanda örgütümüz ve yapılan anketler doğrultusunda gece saat 03.00’te Lütfü Savaş’ın da yakınlarını kaybeden bir depremzede olarak, ilk gece yaptığı açıklamaları da not ederek, kendi özeleştirimizi de yaparak, Hatay’ı AKP’nin sultasına alıp bütün veriler, bilgiler ve anketlerdeki seyre baktığımızda Hatay’da sayın Lütfü Savaş ile yola devam etme kararı verdik. Hatay Ak Parti’nin eline geçerse ne olacağı bellidir. Türkiye’deki tüm belediyelerimiz ile Hatay ile dayanışma içinde olacağız. Hatay’ı mahsun bırakmakla tehdit eden birine boyun eğmeyecek bir şehir varsa o da Hatay’dır. Bunu da Erdoğan, 31 Mart’ta görecektir.”