Ana Sayfa Güncel Özel’den muhalefete çağrı: ”İktidarın istediği savrulmayı yaşamadan ülkenin geleceğine sahip çıkalım”

Özel’den muhalefete çağrı: ”İktidarın istediği savrulmayı yaşamadan ülkenin geleceğine sahip çıkalım”

CHP’li belediyelere yönelik başlatılan soruşturmalara tepki gösteren CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Belediye başkanlarımızın veremeyecek hesabı yok” dedi. Muhalefete çağrıda bulunan Özel, ”İktidarın istediği savrulmayı yaşamadan, yan yana durma kültürüne sahip olarak, geçen seferki hatalardan ders alarak bu ülkenin geleceğine bütün demokratların sahip çıkması elzemdir.” ifadelerini kullandı.

Özel, “AKP’nin aday sorunu var. İşiyle gücüyle meşgul son derece başaralı CHP’li belediye başkanlarını adaylık tartışmasının içine sokmak, ikili bir tartışma yaratmak, parti içi gündemler yaratma sadece sarayın ve Devlet Bahçeli’nin hesabına gelen bir meseledir.” diye konuştu.

Ülke Politikaları Vakfı (ÜPV), İkinci Yüzyıl Forumları kapsamında 4’üncüsünü Demokrasi Yoluna Dönüş konulu düzenledi. İstanbul’daki bir otelde yapılan foruma CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, CHP Genel Başkan Yardımcıları Gökan Zeybek, İlhan Uzgel ve Yalçın Karatepe, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, milletvekilleri, belediye başkanları ve çok sayıda akademisyen katıldı.

Demokrasi Yoluna Dönüş Forumu’nda konuşan Özel şu ifadeleri kullandı.

‘‘Geçen süreçte 6’lı masaya haksızlık yapmayalım. 2 bin 300 maddelik bir ortak mutabakatı vardı. Ama seçim için sahaya gittiğimizde şu eleştirilerle karşılaştık. ‘Milletin karnı aç, siz diyorsunuz güçlendirilmiş parlamenter sistem. Millet diyor ürünümü satıyorum sen diyorsun parlamenter sistem. İşsizlik var parlamenter sistem. Yoksulluk var parlamenter sistem. Siz esas milletin derdini niye konuşmuyorsunuz?’ Bu büyük bir haksızlık ama çağın algıyla olgunun yer değiştirdiği zorluğunu ve algı böyleyse olgunun ne olduğunun önemsizleşmesi gerçekliğini görmemiz lazım.

‘‘HER SEFERİNDE MİLLET KAZANMIŞTIR DEVLET DEĞİL’’

Bugün geldiğimiz noktada şunu ifade etmek isterim. Bu ülkede, bu topraklarda devletle millet karşı karşıya gelmek istemez. Ama karşı karşıya geldiği her seferinde millet kazanmıştır. Ben devleti böyle aklı olan, devleti kodları olan, derinliği olan bir mesele olarak tartışmanın demokrasinin en kronik ve en kan emici tümörü olduğunu düşünüyorum. Bunu terk etmek lazım. Devletin bir aklı olduğunu düşünmeye başladığınızda, aklı olduğuna göre kalbi de var, kalbi olduğuna göre dolaşım sistemi de var, o zaman enerjiye de ihtiyacı var. Atıkları var, atıklarını yönetmelisiniz, enerji ihtiyacını karşılamalısınız, bir şeyler yemesini kabullenmelisiniz. Devlet bir organizma falan değildir. Devlet binalardan, yapılardan, kurumlardan ve kurallardan müteşekkil bir aygıt sadece. Ama bu ülkede devleti kutsal gören, devlete saygı gösteren, devleti kendi zihninde cisimleştiren çok iyi niyetli insanlar var. Onları anlamak lazım. O iyi niyetli insanlar çağırdığında askere giden, onun için şehit olan, ona vergi veren, onun için canını veren insanlar var ve onların kafasındaki kutsal devlet tanımıyla kapışmamak, tartışmamak lazım. Ama günü geldiğinde o insanların devlete karşı saf tutabileceğini görüp doğru yerde saf tutmak lazım. Örneği şudur; 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Kenan Evren devleti cisimleştirir, kendi cismiyle devleti bitiştirip devleti milletin karşısına getirip ‘Bunu seçeceksin’ dediğinde bu millet onun dediğini değil Turgut Özal’ı seçti.

“DEMOKRASİ ALGISI ENDEKSİNDE 53 ÜLKE ARASINDA 47’NCİ DURUMDAYIZ”

CHP 31 Mart’ta devletin karşısında devlet gücünü haksız yere kendisine karşı orantısız kullananların karşısında milletin yanındaydı ve milletin arkasında buldu. Ben devlet millet konumlanmasında hep buna bakarım. Eğer devletle millet aynı yerdeyse o ülkede işler yolundadır. Zaten milletin dedikleri devleti yönetiyorsa o da millet tarafından denetlenebiliyorsa, istediği zaman değiştirilebiliyorsa millet bu kudreti kendinde görüyor ve kullanabiliyorsa burada bir sorun yok. Ama bir hakim parti ideolojisi ile seçimlerin bile bir sadece geçmişi ibra etme, bütün kötülükleri temize çekme, gelecek için mutlak bir meşruiyet yaratmaya dönüştürüldüğü araçsal durumda o zaman milletle devlet ayrışıp bir gün karşı karşıya geliyor işte orada milletin safında durmayı bilmek lazım. Bizim CHP olarak demokrasi anlayışımız budur. Demokrasi algısı endeksinde 53 ülke arasında 47’nci durumdayız. Economist Intelligence Unit’sin 2024’teki Küresel Demokrasi Raporu’nda 167 ülke arasında 102’nci sıradayız. Yine 2024’te Hukukun Üstünlüğü Endeksi raporuna göre 142 ülke arasında 117’nci sıradayız. Ve içinde bulunduğumuz günlerde bambaşka bir demokrasi tarifiyle karşı karşıyayız. Ülkede bir sorunun olduğunu inkar edip o sorunun doğurduğu bir meseleyi çözmek için kişisel ilişkilere, kişisel pazarlıklara girilen akıl dışı bir dönemdeyiz. Gelsin, konuşsun, bitirsin, özgürlüğünü kazansın. Bu sırada da cumhurbaşkanı yeniden seçilme hakkı alsın. Bunu bir paragrafta, bu somutlukla söylenebilecek kadar meselenin çığırından çıktığı bir süreci yaşıyoruz. O yüzden burada sağlıkla tartışmalar yapmak mümkün değil.

Burada sağlıklı düşünmeye devam edebilmek, sağlıklı bir zemini savunabilmek ve bu sağlıklı zemine davet etmek mümkün. Onların çizdiği yerde, onların çağırdığı yerde, oraya katkı vermeye çalışmak, o septik gündeme teslim olmak, ortak olmak ve maalesef tarihin yanlış tarafında durmak olur. Tarihin doğru tarafı sorunun varlığını tespit eden, bunu meşru bir zemine davet eden, bu zemini TBMM olarak gören ve tarif eden ve toplumsal mutabakattan taviz vermeyen bir doğru pozisyona davet etmek lazım. Onların gündemine ya da onların beklenti yönetimine hizmet edecek hiçbir şeyin içerisinde olmadık bundan sonra da olmayacağız. Ama bu var olan bir sorunu inkar eden anlayışı teşhir etmeyeceğimizin ve o anlayışın yapamadıklarını yapacak, söyleyemediklerini söyleyecek, ülkeye öneremediklerini önerecek bir demokratik olgunlukta ve bir özgüvende olduğumuzu ifade etmekten geri duracağımızı da kimse beklemesin.”

Biz parti içinde adaylık tartışmalarını bir kenara bıraktık. Muhalefete de çağrım, iktidarın istediği savrulmayı yaşamadan, yan yana durma kültürüne sahip olarak, geçen seferki hatalardan ders alarak bu ülkenin geleceğine bütün demokratların sahip çıkması elzemdir.’

2 YORUMLAR

  1. Murat
    ‘Milletin karnı aç, siz diyorsunuz güçlendirilmiş parlamenter sistem. Millet diyor ürünümü satıyorum sen diyorsun parlamenter sistem. İşsizlik var parlamenter sistem. Yoksulluk var parlamenter sistem. Siz esas milletin derdini niye konuşmuyorsunuz?’ Bu konuda sana hak veriyorum, bu toplum kuvvetler ayrılığının ne işe yaradığını umursamaz, anlamaz. Anlamak da istemez, teba zihniyeti devam ediyor. Hal böyle olunca siz de haklısınız.